Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Güneşe Yaklaştıkça Hava Neden Isınmaz ama Soğur?

1 3.303

Başlıkta bahsedilen şey aslında uzay boşluğunda Güneş’e yaklaşmak değildir; yeryüzünde yukarılara çıkıldıkça, yani mesafe olarak az da olsa da Güneş’e yakınlaştıkça oluşan soğumadır. Tahmin edildiği üzere bu durum genel geçer bir durumdur ve yükseklik arttıkça hava da soğur. Peki ama neden?

Dünya ile Güneş’in Arasındaki Mesafe Değişimleri

8576_shutterstock_250729213Dünya gezegeninin ısı kaynağı Güneş’tir. Ancak yüksek bir dağın tepesine çıkıldığında, yani aslında Güneş’e biraz daha yaklaşıldığında hava daha da ısınmaz; aksine soğur. Buradaki yakınlaşma mesafesi elbette ki Dünya’nın Güneş’e olan mesafesi ile kıyaslandığında son derece küçük ve hatta komik kalır. Çünkü Güneş ile Dünya arasında yaklaşık 149,5 milyon kilometre gibi bir mesafe vardır. Yeryüzünde ise bilinen en yüksek nokta Everest, o da yaklaşık 9 kilometredir.

Aslında her gün, her birey ya da her coğrafi nokta Güneş’e yaklaşık 12.000 kilometre yakınlaşıp uzaklaşmaktadır. Çünkü Dünya’nın çapı aşağı yukarı bu kadardır ve Dünya kendi ekseni etrafında döndükçe sabit bir noktanın Güneş’le olan mesafesi de gezegenin çapı kadar değişir. Buna ek olarak Dünya’nın Güneş etrafında dönmesi sırasında bir de elips yörünge gerçeği vardır. Bu yörünge üzerinde Dünya Güneş’e zaten en yakın 147 milyon kilometre, en uzak 152 milyon kilometre olacak şekilde pozisyon almaktadır. Bunun özeti şudur ki, Dünya her sene Güneş’e yaklaşık 5 milyon kilometre kadar yakınlaşıp uzaklaşmaktadır. Ancak söz konusu durum genel ısıyı çok derinden etkilemez, asıl olan Güneş ışınlarının Dünya’ya geldiği açılardır.

Her 1 Kilometre Yükseklikte 6-7 Derece Sıcaklık Düşüyor

Konuya geri dönecek olursak, Güneş’in Dünya’yı ısıtmasının altından aslında gelen ışınların yeryüzünden yansıması durumunun etkin olduğu söylenebilir. Yüksek noktalara çıkıldıkça hava sıcaklığının düşmesi de bununla ilgilidir. Çünkü nemli bir havada ışınların yansıyıp yukarı yükselmesi sırasında her 1 kilometrelik irtifada neredeyse 6-7 derecelik bir sıcaklık düşüşü gerçekleşir. Örneğin Everest’in dip noktası ile en tepesi arasında 50 derecelik sıcaklık farkı ve hatta daha fazlası ölçülebilir. Bahsedilen sıcaklık düşüşleri atmosferin ilk katmanına kadar geçerlidir. Somut olarak ortaya koymak gerekirse, yer yüzünde hissedilen 25 derecelik bir sıcaklık var iken, 11 kilometre tepede ise -50 derecelik bir sıcaklık hissedilir. Atmosferin ilk katmanının ardından ise sıcaklık değişimleri çok daha fazla olmaktadır.

Atmosferin İlk Tabakasından Sonra Sıcaklık Değişimleri

8576_87483Atmosferin birinci tabakasının ardından ikinci tabakası yer alır. Bu tabakada ozon tabakası da bulunur. Yine bu tabaka 11 ile 48. kilometreler arasındadır. Ancak burada sıcaklık değişimi yükseldikçe azalmaz, tam tersine artar. Ardından da 0’ın altındaki sıcaklık tabaka sonlarına doğru sıfır dereceye yaklaşır.

48. kilometreden sonra 3. tabaka devreye girer ve 88. kilometreye kadar bu tabaka sürer. Bu tabakada da en yüksek noktalarda sıcaklık -80 dereceye düşer. İşte buradan itibaren de Güneş’e yaklaştıkça kesintisiz bir sıcaklık artışı yaşanır.

Bu kadar sıcaklık değeri anlatılmışken, Güneş’ten çıkan ışınların ilk anda 2 milyon derece sıcaklıkta olduğundan da bahsetmek gerekir. Bu sıcaklık değeri 149,5 milyon kilometre yol kat ederek dünyaya ulaşır ve yaşanabilir sıcaklıklar yeryüzünde oluşmuş olur. Doğanın bu mucizeleri inanılmazdır.

Isınan Hava Yükselir Ama Yükselirken Isı Enerjisini Kaybeder

Yeryüzünde ısınan hava yükselir, bu sıkça gündeme gelen ve yaygın şekilde bilinen bir durumdur. Ancak ısınan hava yükselmekte iken, sahip olduğu ısı enerjisini harcar ve örneğin bir dağ tepesine ulaşan hava kütlesi çevre ısısıyla aynı değerlere ulaşır. Bu durum da yüksek mesafelere çıkıldıkça havanın soğumasına belli bir ölçüde etki eder.

Öte yandan dağların tepe noktalarının soğuk olmalarının bir diğer nedeni de yüzey şekilleridir. Güneş’ten gelen ışınların dik alınamaması sonucu bu noktalar soğuk kalır ve yeterince ısınmaz. Çünkü tam bir ısınma sağlanması için ışınların dik şekilde alınması gerekir. Bundan dolayı da dağ eteklerinin bir miktar serin olduğu fark edilir.

Ek olarak bulutlardan da bahsetmek şarttır. Çünkü yeryüzünün ısınmasında bulutların da ciddi bir rolü vardır. Bulutsuz gecelerin bulutlu gecelere göre daha soğuk olmaları da bunun bir göstergesidir. İşin özünde ise bulutların yerden yansıyan ısıyı yeniden yeryüzüne döndürmeleri, bir nevi izolasyon görevi görmeleridir.
Kaynakça:
http://www.forumlordum.net/egitim-ogretim-genel/13712-gunese-yaklastikca-hava-neden-sogur.html

Yazar:Baran Akçok

Bunları da beğenebilirsin
1 yorum
  1. Erdal diyor

    Yerden yükseldikce Günese daha fazla yaklasilmaz. Günes yukarida degil. Dünyayla ayni hizada. Günes isinlari yerrküreye carparak yüzeyleri isitir. Isinmis olan yüzeyin sicakligi belli bir yükseklige kadar cikar. Soguk havanin agir olmasindan dolayi yeryüzü sürekli sogur. Dünya yumurta seklindedir. Eger günes tepemizde olsaydi yumurtanin tepesi buz olmazdi. Dünyanin en sicak yeri ortasidir. Yani günese paraler olan tarafidir.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku