K
adının cinsel kimliğini vurgulayan en önemli organı memedir. Memenin kadın vücudunda omuz genişliği, bel ve kalça çevresi ile orantılı boyutlarda olması vücut estetiği açısından oldukça önemlidir. Meme küçük olduğunda vücut konturu eksik kalır ve bu durum özellikle 20’li yaşlardan itibaren özgüven eksikliğine sebep olabilir. Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte güvenilir bir şekilde yapılan ve hastalar için tatminkar sonuçlar elde edilen meme büyütme ameliyatı bu sorunu ortadan kaldırmaktadır.
Kadın güzelliğinin en hassas noktalarından olan meme estetiği, estetik ameliyatlar arasında en çok başvurulan alandır. Yapısal ve genetik sebeplerle küçük olabilen memeler, meme protezi kullanılarak ideal ölçülere getirilebilirler. Protezlerde kullanılan temel madde silikon veya silikon türevlerinden olan jellerdir. Yuvarlak ya da damla şeklinde üretilen meme protezleri; meme altından, meme başından ya da koltuk altından yapılan kesimlerden birisiyle yerleştirilebilir.
Meme başından girmek yok denecek kadar az iz bırakırken, meme altı kolayca iyileşerek zar zor farkedilir hale gelir. Koltuk altından yerleştirilen protezlerde kol hareketleri sırasında üç veya dört gün süren kas ağrıları oluşabilir.
Protezler memenin tipine ve yapısına göre seçilir. En iyi sonucu alabilmek için hastanın meme dokusunun hacmi özel bir aletle ölçülerek, karar verilen ölçüdeki deneme proteziyle provalar yapılır. Hastaya üç boyutlu ortamda kendisinde oluşacak olan değişiklik, farklı açılardan gösterilir.
Ameliyat öncesinde eğer 40 yaşın üstündeyseniz meme ultrasonu ve gerek duyulursa mamografi istenilebilir. Ameliyat hastanelerde yapılmakta ve genel anestezi altında 1 saat kadar sürmektedir. Ameliyat sonrasında 2-3 gün ağrı ve ödem olabilir. Ancak bunlar normal yan etkilerdir. Hasta 4-5 gün sonra sağlıklı bir şekilde normal hayatına dönebilir.
Memenin olgunlaşması en erken 18 yaşında olmaktadır. Bu nedenle çok özel tıbbi bir durum yok ise 18 yaşının altında olan kişilere meme ameliyatı yapılmamalıdır. Ayrıca psikolojik durumu kötü olan, vücudunda yaygın olarak bağ dokusu hastalıkları ve damar iltihapları bulunan, kontrolsüz diyabet sorunu yaşayan ve sağlık durumu anestezi olmaya izin vermeyecek hastalara protez takılmaması önerilmektedir.
Yazar: Dilara Yeten