İnsanlar olarak birçok yeni icat üretiyoruz. Hayatımızı kolaylıştıracak birçok cihaz, sistem ortaya koyuyoruz. Fakat şunu bilmeliyizki, dünyayı kendi ekseni etrafında biz döndürmüyoruz. Mevsimleri biz yapmıyoruz. Malesef insanoğlu olarak yaptığımız teknolojileri, bir türlü bu dünyaya uyduramıyoruz. Bu da insanların ve doğanın hayatını tehdit eden bir takım tehlikeleri doğuruyor.
Neyseki uzaya çıkabiliyor, dünyayı uzaktan görerek ters giden şeyler hakkında bilgi edinebiliyoruz. Dünyaya kendi verdiğimiz zararı yine kendi teknolojimizle çözecek potansiyelimiz var. Eğer daha güvenli bir dünyada yaşamak istiyorsak, dünyanın bu gerçeklerini görebilmeli ve yönetebilmeliyiz. Gittikçe kirlenen, kaynakları azalan bu dünyayı doğru yönetebilirsek yeni bir çağ başlatabiliriz. Çevre kaynaklarımızın varlığını sürdürmeli ve genişletmek için tedbirler almalıyız.
İyi giden şeylerde var. Bebek ölümleri gittikçe azalıyor. İnsan ömrü artık daha uzun. Besin üretimi insan sayısından daha fazla. Bununla beraber dünyada kesif bir yoksulluk sürmekte. Dünyadaki aç insan sayısı herzamankinden daha fazla ve gittikçe artmakta.
Çevredeki sorunlar ise tüm canlıları tehdit ediyor. Her sene 6 milyon hektar arazi çöl olmakta. Her sene 11 milyon orman yok olmakta. Avrupada meydana gelen asit yağmurları, tarihi dokulara zarar vermekte, orman ve gölleri yok etmekte. Sanayi gazları ozon tabakasına zarar vermekte. Bu da insanlarda kanser riskini artırıyor. Sanayi atıkları, besin kaynaklarımız ve sularımızı kirletiyor. Ve bunları temizlememiz mümkün değil.