Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Belirsizliğe Karşı Tahammül Azaldıkça Politik Kutuplaşma Artıyor Mu?

0 253

1950’lerden bu yana siyaset bilimciler, siyasi kutuplaşmanın yani dünyaya ideolojik bir önyargıyla bakan artan sayıda siyasi partizanlığın belirsizliğe tahammül edememe ve dünya hakkında öngörülebilir inançlara tutunmayla ilişkili olduğunu teorileştirdiler.

Ancak bu tür önyargılı algıların ortaya çıktığı mekanizmalar hakkında çok az şey biliniyor. Acaba bu mekanizma nasıl işliyor? Gelin birlikte bakalım.

Bu soruyu araştırmak için; Brown Üniversitesi’ndeki bilim adamları, gerçek siyasi tartışmaları ve haber yayınlarını izlerken kararlı partizanların(hem liberaller hem de muhafazakarlar) beyin aktivitelerini ölçtü ve karşılaştırdı. Yakın tarihli bir çalışmada belirsizliğe tahammülün azalması durumunda siyasi kutuplaşma eğiliminin daha da kuvvetlendiği bulundu. Yani belirsizlik ortamında siyasi olarak liberal olanlar bakış açılarında daha da liberal olma eğilimindeydiler.  Bu özelliğe sahip muhafazakarlar ise bakış açılarında daha da muhafazakar olma eğilimindeydiler.

Yine de partizanları farklı ideolojik kamplarına iten yine aynı mekanizmalar iş başındaydı.

Brown’da bilimsel, dilsel ve psikolojik bilimlerde yardımcı doçent olan ortak yazar Oriel Feldman Hall, ‘Bu, hoşgörüsüzlüğe tahammül ile siyasi kutuplaşma bağlantısını her iki koridor bağlamında ele alan ilk araştırmadır’ diyor.  Yani 2016’da mesele bir kişinin güçlü bir Clinton destekçisi ya da güçlü bir Trump destekçisi olup olmadığı değildir. Burada tek mesele belirsizlikte zihin, siyasi içerikle meşgulken her iki beyin yapısının da yani muhafazakar olanın ve liberal olanının benzer tepkiyi göstererek görüşünün daha da şiddetlenmesidir.

Çalışmanın ortak yazarı ve Brown’da eski bir doktora sonrası araştırmacı olan Jeroen Van Baar, bulguların önemli olduğunu çünkü siyasi faktörlerin dışındaki faktörlerin bireylerin ideolojik önyargılarını etkileyebileceğini gösterdiğini belirtiyor.

Hollanda Ruh sağlığı Enstitüsü Trimbos’ta Araştırma Görevlisi olan Van Baar, ‘aynı gerçekliğin ideolojik olarak çarpıtılmış algılar olan kutuplaşmış algının genel olarak belirsizliğe toleransı en düşük olan insanlarda en güçlü olduğunu bulduk’ diyor. Buradan, toplumda gördüğümüz bazı düşmanlık ve yanlış anlamaların siyasi inançlardaki uzlaşmaz farklılıklardan kaynaklanmadığını, bunun yerine, insanların günlük hayatta deneyimledikleri belirsizlik gibi şaşırtıcı ve potansiyel olarak çözülebilir faktörlere bağlı olduğunu gösterdiği çıkarımında bulunulabilir.

Belirsizliğe tahammülsüzlüğün beyinde siyasi bilginin nasıl işlendiğini siyasal değerlendirmeyi şekillendirip şekillendirmediğini ve nasıl şekillendirdiğini incelemek için araştırmacılar 22 kararlı liberal ve 22 kararlı muhafazakarı incelemeye aldı. Katılımcılara üç tür video izletilirken beyin ölçümü için fMRI teknolojisi kullanıldı. İzletilen videolar bir haber bölümü, ateşli bir tartışma bölümü ve politik olmayan bir doğa belgeseliydi.

İzleme oturumunun ardından katılımcılar, videoları anlamaları ve değerlendirmeleri hakkındaki soruları yanıtladılar ve belirsizliğe tahammülsüzlük gibi özellikleri ölçmek için tasarlanmış beş politik ve üç bilişsel anket içeren kapsamlı bir anketi tamamladılar.

Feldman Hall, ‘Belirsizliğe tahammülsüzlük gibi bir özelliğin kutuplaşmayı şiddetlendirip arttırıp arttırmadığına bakmak ve beyin aktivesi kalıplarındaki bireysel farklılıkların benzer düşüncelere sahip diğer bireylerle senkronize olup olmadığını incelemek için nispeten yeni yöntemler kullandık.’ diyor.

Araştırmacılar, videoları işlerken katılımcıların beyin aktivitelerini analiz ettiklerinde, nöral tepkilerin liberaller ve muhafazakarlar arasında farklılık gösterdiğini ve bu da görüntülerin öznel yorumundaki farklılıkları yansıttığını buldular. Güçlü bir şekilde liberal olarak tanımlanan insanlar, politik içeriği aynı zamanda ve aynı şekilde işlediler. Araştırmacılar bu durumu eşzamanlılık olarak adlandırıyor. Aynı şekilde kendilerini muhafazakar olarak tanımlayanların beyinler de siyasi içeriği işlerken senkronize oldu.

Feldman Hall, ‘Politik olarak kutuplaşmış bir insansanız, beyniniz siyasi bilgileri aynı şekilde algılamak için partinizdeki benzer düşünen kişilerle senkronize olur.’ diyor.

Belirsizliğe tahammülsüz kişilik özelliği kutuplaşmış algıyı şiddetlendirmekteydi. Günlük yaşamda belirsizliğe daha az tahammüllü olan herhangi bir ideolojiye sahip katılımcılar(anket yanıtlarında bildirildiği gibi) belirsizliğe daha iyi tahammül edebilenlere göre ideolojik olarak daha belirginleşmiş beyin tepkilerine sahipti.

Araştırmacılar bu, belirsizlikten kaçınmanın, beynin siyasi bilgileri, kışkırtıcı siyasi içeriğin siyah-beyaz yorumlarını oluşturmak için nasıl işlediğini yönettiğini gösteriyor diyor.

İlginç bir şekilde araştırmacılar, siyasi olmayan bir video esnasında, kürtajla ilgili tarafsız bir tonda sunulan bir video sırasında bile kutuplaşmış algı etkisini gözlemlediler.

Öyleyse önceki diğer araştırmacıların iddia ettiği gibi ‘liberal ve muhafazakar beyinlerin’ beyin yapısı ve içeriği işleyiş sürecinde istikrarlı bir farklılık olmadığını gösteriyor. Beyin süreçlerindeki ideolojik farklılıklar, Van Baar’ın da vurguladığı gibi çok özel durumlara maruz kalmaktan kaynaklanıyor. Yani bu durum kutuplaştırıcı öğeye maruz kalınca açığa çıkıyor.

Buradan çıkan olumlu bir sonuç da iletişim kurmanın doğru yolu bulunduğu sürece siyasi partizanlar göz göze gelebilir.

Kaynak:

https://www.sciencedaily.com/releases/2021/05/210513173538.htm

Yazar: Nil GÜREL

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku