Bir eğitim öğretim döneminin daha sonuna geldik. Çocuklarımız karnelerini aldılar. Kimi üzülecek, kimi sevinecek kimi mutsuz olacak ya da öfkelenecek. Kimi de sevinç, mutluluk, hüzün, kaygı, öfke gibi çok insani duyguları bir arada yaşayacak. Günün ilk heyecanını üzerinden atan bazı çocuklar tatil dönemini doyasıya eğlenerek, bazı çocuklar ders çalışarak, bazıları da kaygı ve endişeyle tamamlamaya çalışacak.
Peki biz veliler ne yapmalıyız? Öncelikle karneyi başarının göstergesi olarak görmemeliyiz. Ancak o zaman çocuklarımızın dönem boyunca hangi derslere katılımlarının olup olmadığını, hangi derslere karşı istekli olup olmadıklarını, hangi dersleri sevdiklerini ve nelere ilgilerinin olduğunu anlayabiliriz. Böylece çocuklarımızın özelliklerini ve gerçekten neye ihtiyaçları olduğunu görme fırsatı yakalayabiliriz.
Çocuklarımızın karnelerini değerlendirmeye öncelikle iyi notlalarını görerek başlamalıyız. Daha sonra zayıf olan dersleri üzerinde konuşmalıyız. Konuşma sırasında çocuklarımızın onurunu kırıcı sert ve ağır yorumlarda bulunmamalı, tehdit içeren sözler kullanmamalıyız. Unutmayalım ki kırıcı, sert ve ağır yorumlar; arkadaşları ve kardeşleriyle karşılaştırmalar çocuğumuzu da okula ve öğrenmeye karşı isteksizlik yaratacak, içinden çıkılamaz durumlara yol açacaktır.
Özellikle ergenlik çağında bulunan çocuklarımızın böyle durumlar karşısında tepkisel davranışları da aynı nispette ağır olabilecek, istenmeyen durumlarla karşılaşabileceğiz. Çocuklarımızın karnelerini yorumlarken bir dönem veya bir yıl önceki durumuyla karşılaştırmalıyız. İyiyken kötü mü olmuş, yoksa kötüyken iyi mi? Durumuna göre bu günden sonra neler yapılabileceğiyle ilgili plan yapmalıyız. Onların başarı veya başarısızlıklarını bir dönemle sınırlamamalıyız. Öğrenmenin, sürekliliği olan bir eylem olduğunu düşünerek daha sonraki döneme veya yıla odaklanmalıyız. Başarılı olan çocuklarımızı kutlamalı ancak başarısızlığı da dünyanın sonu olarak görmemeliyiz.
Çocuklarımızı; zorlukları yenmeleri için cesaretlendirmeli, öğretim başarılarının yanı sıra yaşam kalitelerini de artırmaya çalışmalıyız. Onlardaki gelecek kaygısını ve başarısızlık hissini gidermek için kardeşleriyle veya arkadaşlarıyla kıyaslamamalıyız.
İlgi ve yeteneklerin, başarıyı etkilediğini unutmamalıyız. Matemetik dersine ilgi duymayan bir çocuktan veya müzik yeteneği olmayan bir çocuktan o dersten ileri bir başarı beklememeliyiz.
KARNE ALAN ÇOCUKLARIMIZA ÖDÜL VERMELİ MİYİZ?
Başarılı ya da başarısız her çocuğa tatil hediyesi adı altında ödül verilebilir. Maddi ödülün değerinden çok, sembolik anlamı önemlidir. Ödül çocuğun yaşına, cinsiyetine, yeteneklerine, zevklerine ve ailenin maddi durumuna göre seçilebilir. Çocuğu mutlu etmek için abartılı hediyeler almanın doğru olmadığı bilinmelidir. Kitap, hatıra defteri, resim defteri, boya kalemleri de çocuğu mutlu eden sembolik hediyeler olarak düşünülebilir.
ÇOCUKLARIMIZ KARNE TATİLİNİ NASIL DEĞERLENDİRMELİ?
Karnesi iyi veya kötü tüm çocuklar iyi bir tatili hak ederler. Ancak tatil; boş vakit geçirilecek, doyasıya eğlenilecek, dinlenilecek bir zaman dilimi olarak da düşünülmemelidir. Çocuklarımızın hoş vakit geçirirken aynı zamanda öğrenmelerini sağlayacak planlamayı ailece birlikte yapmalıyız. Planlama yaparken onların sevdikleri, istedikleri aktivitelere yer vermeliyiz.
Kitap okumak, satranç, tenis gibi sporları öğrenmek, yüzmek, ev işleri tüm aile bireylerinin birlikte zevk alarak yapabilecekleri aktivitelerden bazılarıdır. Bu aktivitelerle ailecek hoşça vakit geçirebileceğimiz gibi çocuklarımızla aramızdaki bağın da güçlenmesini sağlamış oluruz.
Yazar:Leyla Fidanay