Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Covid-19 Pandemisiyle Karbon Emisyonu Ölçüm Yönteminde Gelen Yenilik

0 309

Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST)’in yeni araştırmasına göre Los Angeles ve Washington DC/Baltimore bölgelerinde COVİD-19 pandemisi nedeniyle yollar boşaldığı ve ekonomik aktivite yavaşladığı için Nisan 2020’de karbondioksit(CO2) emisyonları önceki yıllara göre yaklaşık yüzde 33 düştü. Diğer yandan, emisyon azalımlarının ölçümü için kullanılan yeni araştırma yöntemi daha uzun vadeli etkiye sahip olabilir.

Geophysical Research Letters’da yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, Los Angeles’taki karbondioksit emisyonları, COVID-19 pandemisi nedeniyle yollar boşaldığı ve ekonomik aktivite yavaşladığı için Nisan 2020’de önceki yıllara kıyasla %33 düştüğü görüldü. Washington, DC / Baltimore bölgesinde ise, karbondioksit ya da CO2 emisyonları aynı süre boyunca% 34 düştüğü sonucuna ulaşıldı.

Çalışma, NASA’nın Jet Propulsion Laboratuvarı (JPL), Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) ve Notre Dame Üniversitesi’ndeki bilim adamları tarafından yönetildi.

Emisyon Ölçümünde Nasıl Bir Yöntem İzlendi?

Emisyon azalımları önemli olsa da, bilim insanlarının bunları ölçmek için kullandıkları yöntem daha uzun vadeli etkiye sahip olabilir.

Her iki konumda, bilim adamları, öncelikle havadaki CO2 konsantrasyonunu izlemek için çatılara ve kulelerin üzerine sensör ağları yüklediler. Emisyonlardaki düşüşü tahmin etmek için bu sensör ağlarından gelen verileri kullandılar.

Bu, emisyonları tahmin etmenin açık bir yolu olarak görünebilir, ancak genellikle  böyle bir tahmin yöntemi izlenmez. Çoğu şehir, kat edilen araç kilometresi sayısı veya ısıtılan ve soğutulan binaların metrekareleri gibi emisyonlara neden olan faaliyetlerin etkilerini hesaplayarak emisyonlarını tahmin eder. Bunlara “aşağıdan yukarıya” yöntemler denir çünkü bunlar çoğunlukla yerdeki faaliyetlere dayanır.

Bu yeni çalışma, CO2 konsantrasyonunun “yukarıdan aşağıya” ölçülmesine dayanan yöntemleri göstermektedir. Yani havada, güvenilir emisyon tahminleri üretebilir. Bilim adamları, COVID-19 nedeniyle emisyonlar aniden düştüğünde bu yöntemleri test edebilme imkanı bulmuşlardır.

Baş yazar ve JPL veri bilimcisi Vineet Yadav, “Bu tamamen beklenmedik bir deneydi ve bir daha yapmak istemediğimiz bir deneydi” diyor. “Ancak sonuçlarımız, emisyon düşüşlerinin başlangıcını birkaç gün içinde tespit edebildiğimizi gösteriyor.” diye sözlerine ekliyor.

Bilim insanları, birkaç yıldır CO2 emisyonlarını ölçmek için yukarıdan aşağıya yöntemleri geliştirmekteydi. NIST bilim insanı ve yardımcı yazar Kimberly Mueller, “Bu çalışma, teknolojinin güvenilir sonuçlar üretecek kadar olgunlaştığını ve araştırma yöntemi olarak kapsama alınabileceğini gösteriyor” diyor. Bu, şehirlere emisyonları azaltma çabalarında önemli bir yeni araç sağlayacaktır.

Yukarıdan aşağıya tahminlere ulaşmak zordur çünkü şehirlerin üzerindeki havadaki CO2 ‘nin çoğu yerel emisyonlardan değildir. Çoğu doğal olarak oradadır ve bir kısmı şehrin sınırlarının dışına yayılır ve rüzgarla gelir. İşin püf noktası, şehrin üzerindeki havadaki CO2’nin ne kadarının yerel olarak üretildiğini bulmaktır.

Yeni Araştırma Yönteminin Avantajları Nelerdir?

Mueller, “Doktora danışmanım, atmosferi büyük bir fincan kahve olarak tanımlardı.” diyor. Kremayı kahveye karıştırdıktan sonra kremayı kattığınız yeri tespit etmek imkansız hale gelir.

Atmosferik kahveyi tespit etmek için bilim adamları rüzgar hızı, yönü ve diğer faktörlerle ilgili verileri kullandılar. Bu, emisyonların bir şehrin neresinde ortaya çıktığını ve ne kadar büyük olduğunu tahmin etmelerine izin verdi.

Elde edilmesi zor olsa da, yukarıdan aşağıya ölçümlerin birçok avantajı vardır. Birincisi, emisyonları azaltma çabalarının işe yarayıp yaramadığı konusunda nispeten hızlı geri bildirim sağlayabilirler. Örneğin bir şehir trafik düzenini değiştirirse veya toplu taşımayı artırırsa, yukarıdan aşağıya tahminler, bu çabaların gerçekten emisyonların azalmasına yol açıp açmadığına dair veri sağlayabilir.

Buna ek olarak, Mueller’le ortaklaşa yazılan yakın tarihli bir çalışma, ABD şehirlerinin yalnızca aşağıdan yukarıya yöntemleri kullanırken emisyonlarını genellikle hafife aldıklarını gösterdi. Yakın tarihli bir başka çalışma, aşağıdan yukarıya yöntemlerle yukarıdan aşağıya yöntemlerin birleştirilmesinin doğruluğu artırdığını gösterdi. (Her iki çalışma da kısmen NIST tarafından finanse edilmiştir.)

NIST’in sera gazı ölçümleri grubunun lideri ve çalışmanın ortak yazarı James Whetstone, “Doğru ölçümler, sera gazı emisyonlarını yönetmek için herhangi bir stratejinin anahtarıdır” diyor. Bu, hedeflere doğru ilerleyip ilerlenmediğini bilmenin tek yolu olarak görünüyor.

 NIST, NASA ve diğer araştırma ortakları, daha doğru emisyon tahminleri elde etmenin bir yolu olarak yukarıdan aşağıya yöntemleri geliştirmek ve test etmek için Los Angeles ve Washington, DC/Baltimore bölgesindeki sensör ağlarını kullanıyor. Bu araştırma projesi kısmen şehirlere odaklanıyor çünkü şehirler dünyanın CO2 emisyonlarının büyük ve giderek artan bir payını oluşturuyor .

Los Angeles ve DC/Baltimore bölgesindeki %33 ve %34 emisyon düşüşleri, önceki iki yılın ortalama Nisan emisyonlarına göre düşüşleri temsil ediyor. Araştırmacılar, atmosferik ölçümlere dayalı olarak emisyonlardaki değişimi tespit etmek için üç farklı yöntem kullandılar ve bunların tümü aynı anda meydana gelen düşüşü tespit etti.

Notre Dame Üniversitesi hesaplama bilimcisi(İstatistikçi) ve ortak yazar Subhomoy Ghosh, “Yapbozun farklı parçaları üzerindeki bu bağımsız istatistiksel testler tutarlı sonuçlar verdi” diyor. Bu, bulguların güvenirliliğini sağlayan bir sonuç olarak görünmekte.

Ayrıca, yöntemlerin çok farklı çevresel koşullara rağmen her iki lokasyonda da iyi çalıştığı görülüyor. Los Angeles’ta Pasifik’ten nispeten temiz hava geliyor. DC ve Baltimore ise batıdaki şehirlerden ve enerji santrallerinden düzenli olarak emisyon alıyor. Ayrıca DC ve Baltimore’de, emisyon modelleri, bitkilerin yeniden yeşile döndüğü ve havadan CO2 çekmeye başladığı baharın etkileri hesaba katılmalıdır. Los Angeles bitkiler tarafından alımında daha az mevsimsel etkiler yaşar. Mueller, “Bu yöntemler çok farklı ortamlarda çalışacak kadar sağlamdı.” diyor.  Yöntemlerin her iki yerde de işe yaraması, sonuçların tesadüf olmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Kaynak:
https://www.sciencedaily.com/releases/2021/06/210607161020.htm

                                                                                       Yazar: Nil GÜREL

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku