Kar etme amacı ile var olan tüm ticari işletmeler, bünyelerinde istihdam ettikleri çalışanlara sahiptirler. Kurum ve kuruluşlar, kendilerine çalışan bu insanların yaptıkları işler oranında başarılı olurlar ya da olamazlar. Zaten başarısız olduğunu anlayan şirketlerin ilk refleksi de, bir takım çalışanlarını değiştirmektir. Çalışanların başarısı ve motivasyonu, bu nedenle oldukça önemlidir. Bu motivasyonu ve iş verimliliğini, psikolojik anlamda sağlayan işletmelerde pozitif gelişmeler yaşanırken, sağlayamayan işletmelerde işler kötüye gitmektedir.
Çalışanın psikolojik durumu, iş yerinde bulunduğu süreler içinde çok önemlidir. Her ne kadar özel hayatındaki psikolojisi ve mutluluğu önemli olsa da, özellikle çalışma ortamının enerjisi bakımından iş yerlerinde bu psikolojik durumların önemi daha fazladır. İşverenler, çalışanlarını mutlu etmek zorundadırlar. Suratı asık, yaptığı işi sevmeyen, hayata bakış açısı negatif olan, şevksiz ve isteksiz çalışan insanlar hata yapmaya meyillidirler. Hatalar, zincirleme hataları doğuracak, ayrıca bir çalışanın mutsuzluğu ve isteksizliği, bir başka çalışanı da bu yönde etkileyecektir. Tüm bu negatif hava içinde, işlerin iyi gitmesi neredeyse imkansıza yakındır.
Çalışanların mutlu, çalışmaya istekli, başarmaya arzulu, iş ve para tatmini sağlanabilmiş şirketlerin büyümesi ve başarıyı yakalaması ise kaçınılmaz bir mutlu sondur. Çalışanların her geçen gün şevki artacak, başarma arzusu bünyeleri saracak, olumlu gelişmeler maaşlara da yansıyacak ve hem bireysel, hem de kurumsal mutluluk yaşanacaktır.
İş hayatı, insanların hayatının neredeyse yarısını, belki daha fazlasını oluşturmaktadır. Sadece normal mesainin 8 saat olduğu, ve iş çıkışı dahil zihin olarak ertesi gün yapılacak olan işlerden kopulamadığı düşünüldüğünde, insanların hayatlarını çalıştıkları işe adadıkları gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de, hayatı işi olmuş insanların psikolojileri ne kadar düzgünse, işin pozitif yönlü ivme kazanması da o kadar iyi olacaktır. Normal bir çalışan, mesai saatini en az şekilde yorularak tamamlamak ister. Çalışanlar, aynı zamanda yeteri kadar paranın da kendilerine ödenmesini arzularlar. Bu anlamda, çalışanların kafalarında kurdukları adalet dengesinin sağlamlaştırılması için, iş tanımları ve buna göre ödenecek para miktarı belirgin ve net olmalıdır. Çalışan, iş yerinde kendini kötü hissetmemeli ve sürekli olarak yaptığı işler ile aldığı paranın kıyasını yapmamalıdır. Mutlu ve sorunsuz bir çalışan, çok az hata yapacaktır.
Çalışanların iş yeri ile ilgili olan psikolojik durumları, salt iş tanımı ve maaş ile ilgili değildir. İş arkadaşları tarafından tacize ya da mobbinge uğrayan çalışanlar, işverenler ve sorumlu idarecilerce korunmalıdır. Kendisini mutsuz ve huzursuz eden bir başka çalışana, gereği yapılmalıdır. Bu sayede, çalışanların tümü kendini güvende hissedecek ve iş yeri ile ilgili kafalarda soru işareti kalmayacaktır. Bir başka psikolojik faktör, motivasyondur. Her ne kadar günümüzde, bireylerin motivasyonu sırasında ilk akla gelen maddenin para ile ilgili olduğu düşünülse de, güler yüzlü ve rahat bir ortamın bu anlamda işe yarar bir araç olduğu unutulmamalıdır. Çalışanlar, sürekli olarak kendilerine sert davranılmasını, asık suratlarla karşılaşmalarını ve daimi bir cezai işlemler silsilesini düşünmeyi istemezler. Bu durumda kalırlarsa, yeni işler bakacaklardır. Eğer iş yeri ortamı rahatsa, motivasyon da o oranda iyi olacaktır.
Çalışanların psikolojik durumu, direkt olarak kalite ve verimlilik istatistiklerini yansıtmaktadır. İşlerin yolunda gittiği, çalışanların şevkle işlerini yaptığı şirketlerde, verimlilik analizleri oldukça iyi sonuçlar sunmaktadır. Buna bağlı olarak artan kalite, rahat iş yaşamı, süreklilik ve istek ise, maddi olarak da şirketi kalkındıracaktır. Bu kalkındırma ise, yine çalışan kesime zam olarak yansıyacak ya da yeni ve iyi şartlar çalışanların hayatına girmiş olacaktır.
Kaynakça:
http://ciiv.net/2014/09/isletmelerde-calisan-psikolojisi/
Yazar:Baran Akçok