Yılmaz Güney, 1 Nisan 1937 tarihinde Adana’nın Yenice Köyü’nde dünyaya geldi. Asıl adı Yılmaz Hamitoğlu Pütün olan ve yoksul bir ailenin çocuğu olan Yılmaz Güney, 7 yaşına kadar mutlu bir hayat geçirdikten sonra babasının ikinci bir eş almasıyla zorlu günler geçirir. İlkokuldan sonra eğitim hayatı boyunca pamuk işçiliği, gazete satıcılığı, gazoz satıcılığı gibi işlerde çalışarak ailesine yük olmadan okumaya devam eder.
Yılmaz Güney, sinema ile 14 yaşında tanışır. Film dağıtım şirketlerinde çalışmaya başlayan ve izlediği filmler ile ilgili notlar tutan Yılmaz, Sosyalizm ile 17 yaşındayken tanışır. Nazım Hikmet şiirlerine hayranlık duyan Yılmaz Güney, artık düşünce hayatına da yön vermiştir. Bu noktadan sonra sinemayla beraber öğrenme aşkıyla yanıp tutuşur ve o zamana kadar çevrilmiş tüm Dünya Klasikleri’ni okur.
Hapis Hayatı Başlar
Yazmaya başlayan Yılmaz Güney, 1956 yılında yazdığı “Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri” adlı sistemi eleştiren hikayesinden dolayı hapse girer. Aynı yıl hapisten çıkar ve üniversiteyi kazanır ancak fakirlik yakasını bırakmaz ve okulu bırakmak zorunda kalır.
Yılmaz Güney, birkaç yıl sinema şirketi Dar Film’de çalışmaya başlar ve şirketin payını toplamak için doğu ve güney doğu illerini gezme imkanı bulur. Bu gezilerde karşılaştığı insan manzaraları da onu derinden etkiler.
Yılmaz Güney, 1959 yılında Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı “Bu Vatanın Çocukları” ve “Alageyik” isimli filmlerin senaryosunu kaleme alır, aynı zamanda filmlerde rol almaya başlar. Aynı dönemde “On Üç” isimli dergide yazdığı bir öykü nedeniyle tutuklanır ve 1,5 yıol hapse mahkum edilir.
Yılmaz Güney, hapisten çıktıktan sonra macera filmlerinde rol almaya başlar. Özellikle Lütfi Akad’ın yönetmenliğini yaptığı “Hudutların Kanunu” filmiyle ön plana çıkar ve bu dönemde “Çirkin Kral” lakabını alır. Bu dönem, özellikle oyunculuğunu geliştirme aşaması olmuş ve tüm ülkede tanınan bir isim haline gelmiştir.
Yılmaz Güney, 1972 yılında yeniden yargılandı ve “devrimcilere yardım” suçundan 2 yıl hapse mahkum edildi. 1974 yılında cezaevinden çıktı. Bir yıl içinde çektiği “Arkadaş” filmiyle adından söz ettirdi. Aynı yıl içerisinde “Endişe” adlı filmin çekimleri sırasında Yumurtalık’ta bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu’yu öldürmekten tutuklandı ve 19 yıl hapse mahkum edildi.
Hapisten Firar ve Son Yılları
Hapisteyken de sinemaya olan ilgisi devam etti. Bu dönemde yazdığı, Zeki Ökten tarafından çekilen “Sürü” filmi ve Şerif Gören tarafından çekilen “Yol” filmleri büyük bir ilgi gördü. Yurt dışına kaçtıktan sonra ise, “Duvar” filmini çekti.
Yılmaz Güney, 5 yıl hapis yattıktan sonra, izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevinden firar etti. Önce Antalya’nın Kaş İlçesine oradan da Yunanistan’a bağlı Meis Adasına ve oradan da İsviçre’ye kaçmıştır. Sonrasında da Fransa’ya gitmiş ve hayatının geri kalanını burada geçirmiştir.
Hayatı mücadele ve hapis cezalarıyla geçen Yılmaz Güney, başta Cannes Film Festivali Altın Palmiye Ödülü olmak üzere birçok ödül almıştır. Yılmaz Güney, 9 Eylül 1984 tarihinde, 47 yaşındayken mide kanaması nedeniyle Paris’te hayatını kaybetmiştir. Paris’te bulunan Pere Lachaise Mezarlığı’na gömülmüştür.
Kaynakça:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C4%B1lmaz_G%C3%BCney
http://www.turkcebilgi.com/y%C4%B1lmaz_g%C3%BCney#bilgi
Yazar:Ensar Türkoğlu