Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Freud Psikoseksüel Gelişim Kuramı

3 1.493

5739_by72_sigmund_freudFreud, karakter oluşumunda bebeklik ve çocukluk yıllarının önemini vurgulayan ilk kuramcıdır. Freud, kişiliğin ilk 6 yılda oluştuğunu söyler. Bu kuram ihtiyaçların ve dürtülerin çevre ile nasıl etkileşime girip şekillendiğini vurgular. Yani ihtiyacın çevre ile karşılanma düzeyine bakılır. İhtiyaç az mi karşılanmış, çok mu karşılanmış?

Bu kuram; Oral Dönem, Anal Dönem, Fallik Dönem, Gizil Dönem, Genital Dönem olmak üzere 5 evreden oluşur.

İlk Evre “Oral Dönem” : (0-1 yaş) Haz kaynağı ağızdır. Çocuk bu dönemde anneden ayrılmak istemez. Anne çocuğunu sevgi ve şefkatle beslerse, çocuk sevgi ile paylaşmayı öğrenmiş olur. Bu dönemde çocuk pasiftir, sürekli dışarıdan alan bir yapısı vardır. Anne çocuğa sadece süt vermez, sevgisini, ilgi ve şefkatini de verir. Yetiştirme yurdundaki çocuklarda gelişim geriliği olmasının sebebi, çocuğun anne ilgi ve sevgisinden yoksun olmasındandır. Çocuk ilk olarak kendilik değerini burada oluşturur. Anne sevgi gösteriyorsa çocukta “ben değerliyim düşüncesi oluşur.”

5739_gelisimAnal Dönem”: (1-3 yaş) Bir önceki dönemde çocuk anneden ayrılmak istemiyordu, bu dönemde ise ilk defa ayrışma vardır. Bellek gelişir. Artık dış dünyadaki nesne ve sembolleri sözel olarak ifade edebilir. Bu dönemde nesnelerle nasıl iletişim kurulduğunu, anne babadan model alma yolu ile öğrenir. Bu durumda anne babanın tutarlı olması gerekir. Çünkü çocuk, anne baba ne yaparsa aynısını yapacaktır. Bu dönemde irade kavramı karşımıza çıkar. Bu duygu çocuğun ilk defa hissettiği bir duygudur. Bu dönemde tuvalet eğitimi çok önemlidir. Kaslar olgunlaşır ve çocuk tuvaletini tutabilir. Tuvalet eğitimi ne çok esnek ne çok katı olmalıdır.

“Fallik Dönem”: (3-6 yaş) Çocuk ilk defa cinsiyetini fark eder. Cinsiyet ve kimlik ayrımı yapar. Bunu yaparken sosyal rolleri de öğrenir. Kız çocuğu, anneden yemek yapımı, ev işleri gibi rolleri öğrenir. Erkek çocuğu, babadan sosyal rolleri öğrenir. Sevgi ile ilgili sorunların kaynağı annedir. Güç, iktidar, kontrol gibi sorunlar ise babadan kaynaklanır. Bu dönemde çocuğun bilişsel yapısı olgunlaşmamıştır.

5739_images_(2)“Gizil Dönem”: (7-12 yaş) Çocuğun ilk defa çevresinin oluşmaya başladığı dönemdir. Çocuk enerjisini okul, ders ve arkadaş gibi sosyal ortamlara yönlendirir. Bu dönemde çocuk üzerinde çevre ve arkadaş çok etkilidir. Çocuk yaptığı davranış için onaylanma, beğeni bekler. Bu karşılanmazsa çocukta aşağılık duygusu ortaya çıkar. Bu dönemde ilkokul öğretmenlerine çok rol önemli rol düşmektedir. Çocuğa yetenekleri ölçüsünde görev verilmelidir. Verilecek görev dilimlere ayrılarak verilmelidir. Çocuk görevi parçalara bölünce daha kolay yapabilir. İlkokul dönemindeki başarı, gelecekteki akademik başarı için çok önemlidir. Çocuk kimse ile kıyaslanmamalı, bireysel olarak değerlendirilmelidir. Çocuk için olumlu geri bildirimler önemlidir. İlkokul döneminde kişiliğin temelleri atılır, sorumluluk, planlama, işbirliği gibi yetiler bu dönemde kazanılır.

“Genital Dönem”: (12-20 yaş) Bu dönemde ergende hızlı bir değişim görülmektedir. Hormonlar hızlıdır, cinsel olgunlaşma vardır. Ergen zihinsel olgunlaşma, olasılıklı düşünce, varsayımsal düşünce, hipotetik düşünce, göreceli düşünme gibi yetiler kazanmıştır. Ergen bu yetileri kullanmak ister, test eder, sınırlarını öğrenmek ister, risk alır. Ergenin anne babasıyla çatışması normaldir. Çatışan ergen sağlıklıdır. Her şeye evet diyen, çatışmayan ergen problemlidir. Ergenin her şeyden kavga çıkarması, kişiliğinin sınırlarını oluşturmakta olduğu içindir. Arkadaşlık, sırdaşlık, sadakat, vefa bu dönemde ergenler için oldukça önemlidir. Aile çok otoriter, baskıcı ise ergenin onlara karşı bir duruş sergilemesi ters kimlik olarak adlandırılır. Çocuk, aile ne yaparsa tersini yapar. Bu tersini yapma davranış, düşünce, tutum, inanç gibi alanları kapsar. Bu terslik tamamen bilinçsiz yapılır, çocuk farkında değildir.

Yazar:Nur Altn

Bunları da beğenebilirsin
3 Yorumlar
  1. Esra diyor

    Yazdigin cümle tam bir komedi. Sen önce bilimin neyi açıklayıp açıklandığına bak. Bilim var olan düzenin sıralamasını incelemekten ibaret. Yoksa bilim hiçbirşey açıkladığı falan yok.

  2. İbrahim diyor

    İnanç kısmına katılmıyorum. İnanç, bilimsel bilgilerin çoğalmasıyla otomatikman sarsılan bir kurumdur.

    1. SEDA diyor

      İnanç bir kurum değildir yalnız. Bir olgu olarak ele alabilirsiniz ya da bir sistem olarak değerlendirebilirsiniz. Bir bakış açısı, bir değerlendirme alanı vs. bunların hepsi inanç kelimesini tamamlayabilir. Bir şeyin kurum olması içinse gerekli başka şartlar aranır. İnanç ayrıca bilimsel bilginin çoğalmasıyla sarsılır tezinizi de doğru bulmuyorum. Özellikle İslami açıdan baktığımızda bilakis bilimsel bilgi dini duyguları güçlendirir benim tezime göre. Çünkü İslamiyet’de bilimi yalanlayan, aşağılayan ya da ters düşen hiçbir şey görmedim şu ana kadar. ”Oku” emriyle başlayan bir kutsal kitaptan daha güzel ne olabilir bilimsel bir açıdan bakmaksa amaç. Kalmış ki Kuran bilimin yıllar sonra keşfettiği altın oranı kalbinde taşıyan bir kutsal kitaptır. Bir tek bu değil evrenin sürekli genişlediği bilim adamları tarafından uzun süren çalışmalar sonucu keşfedilmiş ancak halihazırda Kuran-ı Kerim içinde aynı bilgi yer almaktadır. Buna benzer birçok bilgiye ulaşmak için sadece Kuran’ı meali ile okumanız yeterlidir. Bu yorumu görme şansınız olacak mı bilmiyorum ama paylaşmak istedim. Ben ki bilime son derece güvenen bir klinik psikolog olarak din ve bilimin bunca ayrışmaya maruz bırakılmasını doğru bulmuyorum. Saygılar…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku