Her ebeveyn çocuğunun sağlıklı beslenmesini ister. Ancak Türkiye’de fast-food tarzı yiyeceklerin, gerek fiyatının uygun olması; gerek reklamlarının televizyon, dergi ve gazete gibi yayın organlarında sıklıkla yer alması sebebiyle, çocuklar ve gençler tarafından tüketiminin her geçen gün artmasına neden olmuştur. Türkiye’de fast-food tüketiminin 4-5 yaş grubuna kadar inmesi, çocukların ileriki yaşlarda kalp hastası olma riskini arttırmaktadır.
Fast-food kategorisinde yer alan yiyeceklerin çıkış yeri olan Amerika’da çoğu insan çok fazla fast-food tükettiği için obezite hastalığına yakalanmış durumdadır. Amerika ve Avrupa ülkelerinde fast-food firmaları şikayetlerin artması sebebiyle, bu ürünlerin yapımında kullanılan, sağlıksız ve zararlı yağların kullanımına son vermeye başladılar.
Fast-food tarzı yiyeceklerin içerisinde, iç yağı bulunması sebebiyle alışkanlık yapmaktadır. Bu nedenle bir kere yenilmesi, sürekli yeme ihtiyacı doğurmaktadır. Özellikle hamburger içerisinde bulunan et ya da tavuk ürünlerinde iç yağı %60 gibi ciddi bir oranda bulunmaktadır. Fast-food gibi abur cubur yiyeceklerde de iç yağı bulunması lezzeti arttırmakta ve onları çekici hale getirmektedir. Bu yiyeceklerin tüketilmesi ise vücudumuzda tahribatlara neden olmaktadır. Dolayısıyla anne ve babalar, sağlıksız yiyeceklerden çocuklarını uzak tutmalı ve örnek olmalıdır. İşte çocuklarınızdan uzak tutmanız gereken 10 sakıncalı yiyecek.
Hamburger: En zararlı yağ türü trans yağıdır. Hamburger trans yağı içermesi sebebiyle, çocuklarda obeziteye zemin hazırlamaktadır. Ayrıca başta kalp hastalıkları olmak üzere bir çok hastalığın oluşmasında etkili olmaktadır.
Patates Kızartması: Çocukların yememesi gereken yiyecekler arasında listenin başlarında yer alan patates kızartması, yüksek oranda akrilamid maddesi içermesi sebebiyle; damar sertliği, obezite ve kansere neden olabilmektedir. Fast-food kategorisinde yer alan patates kızartmasının dondurulmuş olması ve sağlıksız yağlardan yapılmasından dolayı insan vücuduna büyük zararlar verir.
Boyalı Şeker: İçinde boya yapıcı kimyasallar bulunmaktadır. Bu sebeple; diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve damar hastalıkları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine yol açmaktadır.
Patlamış Mısır: Yapılan araştırma sonuçlarına göre, yüksek kalori içeren patlamış mısırın, yüksek oranda doymuş yağ içerdiği belirlenmiştir.
Pasta: İçinde çok miktarda şeker, yağ ve un bulunması mide hastalıklarına neden olurken, fazla tüketilmesi halinde obezite hastalığının oluşmasında etkilidir.
Cips: Çocukların en çok sevdiği abur cuburlar arasında yer alan cips, yapımında kullanılan yağın zararlı olması nedeniyle tüketilmemesi gereken yiyeceklerdendir. Uzmanlar tarafından cips yemenin yağ içmekten hiçbir farkı olmadığı belirtilmektedir. Çok fazla cips yemek; obezite, diyabet, alzheimer ve kanser gibi ciddi hastalıklara sebep olmaktadır.
Asitli İçecekler: Çocukların en çok tercih ettiği içecekler asitli içeceklerdir. İçerisinde asit, meyve aroması, tatlandırıcı ve renklendirdiği gibi zararlı maddeler bulunması sebebiyle, mide ve bağırsak hastalıklarına neden olmaktadır. Asitli içecekler yerine çocukları, süt, ayran ve kefir gibi içeceklere alıştırmak daha doğru olacaktır.
Kahve: Yetişkinler tarafından sıklıkla tüketilen kahve, çocukların metabolizmasına birtakım zararlar vermektedir. Ayrıca çocukların belli bir süre uykuya ihtiyaçları vardır. Kahve içerisinde bulunan uyarıcı maddeler sayesinde uykuyu engellemektedir. Bu nedenle de çocukların içmesi doğru değildir. Aynı zamanda fazla kahve tüketimi, kalp krizine ve diş çürümesine de neden olmaktadır.
Hazır Çorba: Hazır çorbaların içerisinde bulunan ürünlerin defalarca kez işlem görmüş olması, zararlı bir tuz çeşidini içermesi ve uzun süre bozulmaması için koruyu maddeler ilave edilmesi, kansere neden olmaktadır.
Sosis, Salam ve Sucuk: Bu yiyecekler içerisinde sodyum nitrit maddesi barındırmaktadır. Çok tüketilmeleri sonucunda kansere neden olabilmektedirler. Sağlıksız ve hangi tür etten yapıldığı belli olmaması nedeniyle çok fazla tercih edilmemelidir.
Yazar: Dilara Yeten