Yemek bağımlılığı, psikolojik bir vaka olup; günümüzde sıkça görülmektedir. Bu tür vakayı yaşayan kişiler sürekli yemek yeme eyleminde bulunurlar ve bu da aşırı kilo alımına neden olur. Yoğun iş temposu, stres, duygusal çalkantıları bastırmak için ve baş etmek yemek yemeğe başvururlar. Bu tür kişiler yaptıklarının farkındadırlar, fakat bunun önüne geçemezler. Ergenlik döneminde bu vaka baş gösterebileceği gibi, depresyon döneminde de kendini gösterebilir. Kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görülebilmektedir.
Yemek bağımlılığı sendromunda, kişi kendini kontrol edemez. Genellikle stresli ve üzüntülü olduğu zamanlarda bu vaka, etkisini göstermeye başlar. Aşırı kilo aldığını fark eden kişi, hemen diyet yapma programlarına başlar. Fakat bu dönemde daha çok strese girdiği için tekrar aşırı yemek yeme eylemini devreye girer. Kişi bu kısır döngüden utanç ve suçluluk duyar ve sosyal ortamdan uzaklaşarak, kendi içine kapanık bir birey haline gelir. Hiç bir şey başaramadığını ve güçsüz olduğunu düşünerek, iş yaşamında da arka planda kalmayı tercih eder. Yeme bozuklukları kategorisinde yer alan bu vaka, kişinin fiziki görünüşü beğenmemesi ile de ortaya çıkmaktadır. Kişi kiloları ve fiziki hatlarında memnun değildir ve bunu aşırı derecede takıntı haline getirir. Bu takıntı beraberinde aşırı yemek yeme eylemini getirir. Bedeninden rahatsız olan kişi ara ara ruhsal ataklar geçirir. Bu atakları aşırı yemek tüketerek giderebilmektedir. Sinirlilik, agresiflilik, toplumla uyumsuzluk, tatminsizlik, cinsel isteksizlik, üzüntü gibi duygusal durumlar, bu vaka’nın reaksiyonları arasında yer almaktadır. Kişi aileden uzaklaşır, arkadaşları ile iletişim bozuklukları yaşar ve hayatla olan bağı gün geçtikçe kopar. Ailesinin ve sevdiklerinin yemek yerken baskı kurmalarını istemedikleri için yalnız başına yemek yemeği tercih ederler.
Kontrolsüzlük; bu psikolojik rahatsızlığın en önemli sorunudur. Kişi toplumdan ve sevdiklerinden uzaklaştıkça, kendini yalnız, yorgun ve çaresiz hisseder. Bu durumda daha farklı ve ciddi psikolojik rahatsızlıklara zemin oluşturur. Dertlerini, sıkıntılarını ve yalnızlığının verdiği duygusal sorunlara son vermek için aşırı yemek yerler. Bu eylemin onları rahatlattıklarını ve baskı yapan her şeyin son bulacağını düşünürler. Sürekli yemek ile ilgili hayal kurarlar, bir şeyler yerken biraz sonra acaba ne yesem diye planlar yaparlar. Ve mutlaka yemek yemesi gerektiğini düşünür, buna mecbur olduğunu hisseder. Kişi normalden fazla hızlı ve çok yemek yiyor ise, doyduğu halde yemek yeme eylemine devam ediyor ise, yediği yemekten ötürü rahatsızlık, hazımsızlık ve nefes alamama gibi sorunlar yaşıyor ise, etraftan baskı geleceğini ya da alay edileceğini düşünüp yalnız bir ortamda yemek yemek istiyor ise ve aşırı yemeden sonra utanç, suçluluk duyuyor, hatta kendinden nefret ediyor ise, yemek bağımlılığı sendromu vakasını yaşıyor olabilir.
Yemek bağımlılığı, toplum tarafından dikkate alınmaz. Fakat bu vaka ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Kişinin hayati fonksiyonlarının son bulmasına bile sebebiyet verebilir. Bu vakanın tedavisi, kişiden kişiye farklılık gösterir. İlk önce hastanın aşırı yemek yeme isteğinin kökeni araştırılır. Hormon tahlilleri yapılır. Eğer bu bağımlılık hormonsal işlevlerden kaynaklanmıyor ise tedavisi kolaydır. Diğer şartlarda kişinin yemek yeme eylemi kontrol altına alınabilir. Uzmanlar bu sendromu yaşayan kişiye, diyet programı uygularlar. Ve bu uygulama diyetisyenler tarafından yapılır.
Diyetisyenler, diyet programı esnasında psikiyatriden destek alır. Davranış değişikliği tedavisi, diyet ile birlikte yapılır. Uzmanlar; uyarıların kontrolü, kendini izleme ve kendisini ödüllendirme tekniklerini uygulayarak, tedavi sürecine girer.
Yazar:Elif Acıkgöz