Korku, endişe, kaygı ve kuruntular biçiminde ortaya çıkan derin iç sıkıntısı, yürek daralması olarak kendini gösterir.Basit bir huzursuzlukdan yoğun korku duyumuna kadar çeşitli biçimlerde yaşanır. Anksiyete geçiren kişi, genellikle hiç bir sebebe bağlı olmaksızın kendini korku ve tehlike altında hisseder ve olası tehlikenin kuruntularını yaşar.
Anksiyete, genellikle kadınlarda daha sık görülmektedir. Genellikle çocukluk yada ergenlikde başladığı saptanmıştır. 20li yaşlardan sonrada görülebilmektedir. Anksiyetenin temel belirtileri, bu durumdaki kişinin herhangi bir nedene bağlayamadığı yersiz korkuları, panik yapmaya meyilli davranışlar, uykusuzluk, sinirlilik, dikkat dağınıklığı, kalp atışlarında hızlanma, ellerde titreme, ağız kuruluğu, sıksık tuvalete çıkma isteği duyma, kas geriliminin artması ve yoğun baş ağrısıdır. Anksiyete geçiren kişiler, normal bir insanın takılmayacağı hiç bir önem içermeyen konuları kafaya takarlar. Aceleci ve ürkek kişilerdir. Günlük yaşantılarını olabilecek en kötü şeylere yorarlar ve bunun kaygısını yaşarlar. Alingandırlar ve hemen ağlamaklı olabilirler.
Anksiyetenin erken teşhisi önemlidir ve geciktirlmeden tedavi ettirilmelidir. Anksiyetenin tedavisi bir kaç yıl sürebilir. İlerleyen ve tedavi edilmeyen hastalık kişiyi intihara meyilli hale getirebilir. Anksiyete tedavisi en az bir yıl süren ilaç tedavisi şeklinde yapılmaktadır. Aksatılmadan düzenlli kontrollerle hastalığı yenmeleri muhtemeldir.
Yazar: Züleyha GÜNAY