Çevre kirliliğini yaratan toz ve gazlar tüm canlıların yaşamında olumsuz etkilere neden olurlar. Ayrıca, bacalardan kükürtdioksit ve azotdioksit veren termik santraller ile sanayi kuruluşları da bölgede asit yağmurlarının oluşumuna neden olmaktadırlar.
Bunlar; hava kirliliği, toprak kirliliği, su kirliliği ve gürültü şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Hava Kirliliği: Hava, insanların hayatlarını devam ettirebilmeleri için gerekli en önemli faktörlerdendir. Açlık ve susuzluğa birkaç gün hatta birkaç hafta dayanabilen insan havasızlığa birkaç dakikadan fazla dayanamaz.
Hava kirliliğine neden olan başlıca kaynakları; aşırı kentleşme, endüstri ve taşıt araçları oluşturur. Hava kirliliği sebepleri genel olarak incelendiğinde, endüstri tesisleri (gübre, çimento, enerji, demir-çelik, şeker, tekstil, kağıt, maden işletme, petro kimya, tarımsal ilaç sanayi, deri sanayi vs.) termik santraller, taşıtlar ve konutlar hava kalitesinin bozulmasında birinci derecede etkenlerdir.
Hava kirliliği insan ve çevresine yakın ve doğrudan tehlikelidir. Karbonmonoksit, kükürtdioksit ve doymamış hidrokarbonlar kanserojen etkisi olan maddelerdir. Bu maddeler, solunum yollarını etkileyerek mekanizmayı bozar, bronşlarda daralmalar, iltihaplanma, kronik bronşit, nefes darlığı, akciğer kanseri, yorgunluk ve işitme zayıflıkları meydana gelir.
Toprak Kirliliği: İnsan beslenmesinde kullanılan maddelerin ana kaynağı topraktır. Ülkemiz topraklarının % 36’sı tarım, % 28.3’ü çayır ve mera, % 30,6’sı orman, % 5 civarı kullanılmayan ve diğer amaçlarla kullanılan arazilerdir. Türkiye topraklarının kirlenmesine ve verimli toprak tabakalarının elden çıkmasına neden olan başlıca etkenler;
– Verimli arazilerin tarım dışı amaçlarla kullanılması
– Ormanların yok edilmesi
– Çayır meralarla, taşlık, tepelik gibi özelliklere sahip arazilerin tarla olarak açılması
– Sanayi tesis atıklarının toprağa verilmesi
– Havanın kirlenmesi ile asit yağmurlarının toprak yapısı ve özelliklerini bozması
– Anız yakılması (bitkilerin hasatından sonra tarlada kalan bitki atıklarının yakılması)
– Taşıtlar tarafından meydana gelen kirlilik
– Sera etkisinin toprakta meydana getirdiği nemlilik kaybı
– Arıtılmadan toprağa verilen kirli sular
– Toprağa verilen katı atıklar ve radyoaktif maddeler.
Su Kirliliği: Sularda insan etkisi sonucu ortaya çıkan ve kullanımları kısıtlayan veya tamamen engelleyen ve ekolojik dengeleri bozan kalite değişimlerine su kirliliği denir. Bu olay, evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan su ortamlarına boşaltılmaları, tarımda üretimi arttırma ve koruma amacıyla kullanılan gübre ve ilaçların sulu ortama taşınmaları sonucu oluşur. Başlıca su kirlilikleri;
– Tedbirsiz ve kurallara aykırı olarak su kirleticilerin saçılarak ve dökülerek taşınması
– Toprağa verilen asit, yağ ve benzeri atıkların topraktan süzülerek suya karışması
– Dinlenme amacıyla yapılan gezilerde, deniz, göl ve nehir civarında kullanılan maddelerin atıklarının (poşet, şişe, kâğıt vs.) suya atılması
– Deniz kıyılarında kumsallardan kum alınması nedeniyle plajların bozulması
– Akarsu yatak ve kenarlarından kum alınarak derelerin yataklarının değiştirilmesi, suyun akışının engellenmesi veya zorlaştırılması
– Kirleticilerin egzost gazlarıyla havaya verilmesi ve daha sonra yağışlarla toprak yüzeyine inip süzülerek suya karışması
Gürültü: İnsanların huzur ve sükununu bozan, ruh ve beden sağlığını bozacak seviyede iş verimini düşüren istenmeyen sese gürültü denir. Gürültü, yapı içi gürültü ve yapı dışı çevre gürültüleri olarak ikiye ayrılır. Binaların içindeki her türlü mekanik ve elektronik sistemlerin yarattığı gürültüler yapı içi gürültülerdir. Örneğin, müzik sesleri, ayak sesleri, yüksek sele konuşma. Hem bina içindeki hem de bina dışındaki insanları rahatsız eden gürültüler de yapı dışı çevre gürültüleridir. Bunlara da örnek olarak; ulaşım gürültüleri, endüstriyel gürültüler, şantiye gürültüleri vb.
Yazar:Nihat Keleş