Topluma sağlıklı yetişmiş çocukları kazandırmak henüz anne karnındayken başlamaktadır. Sonrasındayken ise okul öncesi denen 3 ila 6 yaş arasında en duyarlı oldukları dönemlerle devam etmektedir. Oyun çağı olarak isimlendirilen 1 � 3 yaş döneminden sonra 6 yaşına kadar özellikle geçen dönemde çocuklar çevreye daha duyarlıdır. İçinde bulundukları çevre, aldıkları uyarılar hem fiziksel hem zihinsel olduğu gibi sosyal ve ruhsal açıdan da gelişmelerinde etkin rol oynamaktadır. Tabi bunun beraberinde yeterli ve dengeli beslenmeleri doğumdan ölüme kadar bütün yaşamları boyunca fizyolojik gelişimlerin yanı sıra psikolojik ve sosyolojik gelişimde de önemli yer tutmaktadır.
Fiziksel ve mental yönden geri kalmış olmak araştırmalara göre dengesiz ve yetersiz beslenme ile sevgisiz aynı zamanda ilgisiz yetiştirilen çocuklarda görüldüğünü ortaya koymaktadır. Küçüklükte bunun gibi yetiştirilmiş çocukların doğru alışkanlıklar edinememiş bireyler haline gelerek yetişkin dönemlerinde bu alışkanlıklardan uzaklaşarak kurtulmaları zor hale gelmektedir.
Çocukların 3 ila 6 yaş arasındaki okul öncesi dönemi beslenme alışkanlıkları yönünden de temelin sağlamlaştığı en önemli dönemi olmaktadır. Sağlıklı beslenmiş çocuğun ileri ki yaşlarında dejeneratif hastalıklara yakalanma riskleri daha düşük olacaktır. Ebeveynlerinin tutarlı davranışları ve çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıklarını geliştirmede onlara iyi örnek olmaları açısından temel koşullardan olacaktır. Yaşamı kolaylaştıran kuralların bütünü disiplin olduğundan, anne ve babaların tutarlı bir şekilde çocukları ile ilgilenmeleri, sorularını cevaplamaları önem teşkil ederken koyacakları kurallara çocuklarının daha kolay uyum sağladıkları gözlemlenilmiştir. Dolayısıyla 2 ila 3 yaş arasında ki çocuklar disipline edilmesi gereken yaşlar iken 3 ila 4 arası genel kuralları öğrendiler ise daha uyumlu bir döneme girmeye hazır hale geldiklerini göstermektedir. Ancak kurallar konusunda annenin de babanın da birbirleri ile tutarlı ve uyumlu olmaları gerektiği unutulmamalıdır. Ebeveynlerinin iyi örnek olmaları gereken, çocukların girdikleri okul öncesi dönemde ailelerini taklit edeceklerinden birlikte oturdukları masada anne ve babalarının yemeklerdeki seçici ve aşırı titiz davranışları ile üzerlerine dökmemesi, sıçratmaması gibi konularda sürekli çocukları uyarmaları onları olumsuz etkileyerek olumlu alışkanlıklar kazanmalarını zorlaştıracağından bunun gibi davranışlarda gereken özeni göstermeleri gerekmektedir.
Örneğin çocuklarını süt içmeye zorlayan bir anne ya da babanın süt içmemesi ve sevmediğini ifade etmesi çocukları üzerinde olumsuz bir davranış olacaktır. Dolayısıyla o çocuklara sütü sevdirmek de kolay olmayacaktır. 6 yaşına kadar çocuk kendisi yiyemiyor olabilir. Ancak 7 yaşından sonra yalnız yemeye bırakılabilir. Bu yaşlarına kadar ki okul öncesi 3 � 6 yaş dönemlerinde yemek konusunda çocuklara ısrarcı davranmak yemeği bütünüyle reddetmelerine yol açabilmektedir. Çünkü bu dönemleri çocukların besin seçici dönemleri olduğundan sınırlı ölçüdeki besini sevecekler ve her besini de iştahla yemeyeceklerdir. Hatta bazı besinlere karşı belirli, kesin tavırlar dahi koyabilmektedirler. En az besinler arasında sebzeleri sevdikleri bir yaş grubudur. Keskin olabilecek tat ve kokulardan, baharat ve yemekleri karışık bir şekilde tüketmekten hoşlanmayıp besinleri tanıyabilecekleri şekilleri ile görmek ve onları elleri ile yemeyi seveceklerdir. Bu konuda sebzeleri ince ince dilimleyip servis edilmesi kolay ve severek yemeleri açısından bir alternatif olabilmektedir. Ancak çocuklar pırasa, lahana, karnabahar ve kereviz gibi besinleri sevmiyor diye onları üzmek ve hırpalamak kesinlikle doğru bir davranış olmayacaktır. Onun yerine daha kolay ve severek yiyebilecekleri havuç ve domates gibi besinleri diğer pişmiş sebzelerden daha fazla sevebilecekleri için bunların pişirerek verilmesi ile sebzelerden ve meyvelerden de almaları gereken yeteri miktardaki besin öğelerini almaları sağlanabilmektedir. Ancak yine de çocukların sevmedikleri yemeklerin tekrar tekrar masaya konulmaları, onların tanıyabilmeleri ve öğrenebilmeleri açısından etkili olacak ve bir süre sonra kendiliğinden bu gördükleri aynı yemekleri tatmak isteyeceklerdir.
Çocuklar evde yemedikleri yemekleri yuvada arkadaşlarıyla beraber yiyebilmektedir. Grup içlerinde ve annelerinin yanında ki davranışlardan daha farklı davranışlar sergileyebilmekte olduklarından çocukların yemekle ilgili bilgileri onun yanındayken özellikle konuşulmamasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Onlara yemekle ilgili ceza verilmemesi gerektiği ve yemediklerinde incitici sözlerden kaçınılmalı ancak yemek esnasında gözlem altında tutularak eğer uyarılarda bulunulması gerekiyorsa da ya yemeye başlamadan önce ya da yemekten sonra gerekli uyarılar itina ile dikkatlice yapılmalıdır. Yemek masasının bir oyun alanı olmadığı unutulmamalıdır. Yemekten önce veya sonra oyunlar için zaman ayrılarak yemek saatinde ise iştahla ve sorunsuz bir şekilde yemek yiyebilmeleri sağlanabilmektedir.
Beslenmeleri ile ilgili olarak fizyolojik açlık duygularının gelişimleri açısından iki öğün aralarının 4 ila 5 saatten az olmamalıdır. Sadece sevmedikleri yiyecekleri önlerine koyarak çocukların yemeleri konusunda ısrar edilmemeli ve ayrıca ortalama 20 dakika gibi bir süreden sonra hala yemiyorlarsa önlerinden kaldırılmalıdır.
Çocukların genetik yapılarının farklılıkları dolayısıyla besin gereksinimleri de birbirleri ile eş değer olmayacaktır. Bu durum değerlendirmesinde annelerin çocukları gereksiz yere zorlamaları doğru olmayacaktır. Bunun yerine büyüme ve gelişimleri iyi izlenerek duraklama ya da gerileme olup olmadığı değerlendirilmelidir. Çocuklarda ağırlık artışları 3 yaşından sonra senede 2,5 kilo ortalama iken boylarının artışları ise 5 ila 7 cm. civarıdır. 4 yaşına gelen çocukların doğum boylarından genellikle iki katına ulaştıkları gözlemlenebilmektedir.
Enerji gereksinimleri çocuklarda vücut sıcaklığını korumada, vücudunun düzenli çalışmasında ve hareketlerinin düzenlenmesinde alacakları enerji ile uygun miktarlarla sağlanmaktadır. Alınan enerji ile harcanan enerji arasında bir denge olmalıdır. Protein miktarının yüzde 15, karbonhidratın yüzde 55, yağların da yüzde 30 olduğu miktarlar günlük enerji için uygun olacaktır. Basitçe formüle dökülecek olursa 3 ila 6 yaş grubu okul öncesi dönemi kapsayan yaş grupları çocukları için bir yaş 1100 kaloriye ek olarak her yaşa 100 kalori ilave edilerek hesaplanabilmektedir. Yani örneğin 6 yaşına gelmiş çocukların enerji gereksinimi bu formüle göre ilk 1 yaşı 1100 kalori kabul edilerek sonraki 5 yaşı için değil, toplam 6 yaşı için her seneye 100er kaloriden 600 kalori ilave edilerek 1700 kalori sonucuna ulaşılmaktadır. Bu enerji gereksinimlerinin yeterince karşılanamadığı çocuklarda zayıflık, halsizlik ve güçsüzlük oluşabileceğini unutmadan alınan enerjinin yeterli olup olmadığı gelişimleri izlenerek anlaşılmaktadır.
Protein gereksinimleri çocuklarda sağlıklı gelişim ve büyümeleri açısından protein değerleri yüksek besinleri yeterli miktarlarda tüketerek sağlanmaktadır. Okul öncesi dönemlerinde günlük protein miktarlarının yarısından fazlası için et, süt ve yumurta gibi kalite bakımından iyi besinler seçilmelidir. Bedenlerinin taşıdıkları oksijen, mikroplar ile savaşma, dokularının beslenmesi gibi bazı yaşamsal birçok işlevleri yerine getirmeleri protein aracılığıyla gerçekleşebilmektedir.
Vitamin gereksinimleri çocuklarda en iyi sebze ve meyvelerden karşılanabilmektedir. Günlük yaşamda hava ve su kirliliği, stres gibi durumlar vücutta C ve B grubu vitaminlerine biraz daha fazla ihtiyaç duyulmasına sebep olmaktadır. Ayrıca bazı öğünleri atlamak, geçiştirmek veya tek yönlü besinlerle beslenmek gibi durumlar vitaminlerin vücut tarafından karşılanmasının önüne geçmektedir. Dolayısıyla yetersiz miktarlarda alınan vitaminler ortaya çeşitli bozuklukların ve vücutta bazı hastalıkların çıkmasına sebep olacaktır. Bu yüzden vücudu içten ve dıştan saran doku epitelin yapımında, görme işlevlerinde ve bağışıklık sisteminin gelişiminde görev alan A vitamininden, kemiklerin ve dişlerin gelişiminde D vitamininden, kanın pıhtılaşmasında K vitamininden, hücre zarının dayanıklılığı ve kasların çalışmasında E vitamininden, bağ dokusunun yapımında ve kılcal damarların kuvvetlenmesinde etkin ayrıca vücudun bakteri toksinlerinden ve enfeksiyonlardan koruduğu bilinen, demir emiliminde yardımcı C vitamininden, karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında olduğu gibi tüm metabolik işlemlerde B grubu vitaminlerinden faydalanılabilinmektedir.
Mineral gereksinimleri çocuklarda kalsiyum yetmezliği ile raşitizm ve demir eksikliği ile demir yetmezliği anemisi, kansızlık oluşabileceğinden en önemli mineral kaynağı demir ve kalsiyum olacaktır. Bu mineralleri yeterli miktarda sağlayan besinler diğer mineralleri de sağlamış olacaktır. Süt, yoğurt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler ve fındık, fıstık gibi kuruyemişler en iyi kalsiyum kaynaklarındandır. Yine yeşil yapraklı sebzeler ve kuru yemişler, et, yumurta, pekmez, kuru meyveler ve kuru baklagiller, yağlı tohumlar demir yönünden en zengin besinlerdendir.
Büyüme hızları birbirinden farklı olan çocukların birbirileri ile kıyaslanması doğru olmayacaktır. Her çocuğun yapıları gereği farklı olduğundan, tüketmeleri gereken enerji ve besin öğeleri ve miktarları da buna bağlı olarak değişecektir. Ancak sağlıklı birer yetişkin olabilmeleri için dengeli miktarda ve yeterli besinler almalı bunun yanı sıra bedensel yapılarına ve yaş gruplarına göre uygun egzersizlere teşvik edilerek özendirilmeleri gerekmektedir. Örneğin yuvalar veya kreşlerde bazı saatler yapacakları hafif egzersizler ile ebeveynleriyle birlikte yürüyüş gibi aktiviteler yapılabilmektedir. Alışkanlık durumlarına ve iştahlarına göre ekmek tüketerek enerji gereksinimlerini karşılayan çocuklara mevsimine göre sebze ve meyveleri haftanın her günü aynı olmayacak şekilde yedirebilmek mümkündür. Bunun yanı sıra haftanın bir günü et yemeği, diğer günleri sebze yemeği, kuru baklagiller, tavuk ve kalan günleri ise omega açısından da zengin balık, bunların yanı sıra menülerine cacık, ayran, yoğurt ya da meyve, komposto, salata türlerinden biri ilave edilerek tüketmeleri sağlanılabilir.
Okul öncesi dönem için örnek verilebilecek bir günlük yemek listesi şu şekilde olabilir;
Sabah (Süt ve meyve suyu dâhil 4 çeşit tercih edilebilir); Süt, Peynir ya da yumurta, zeytin ya da reçel, meyve suyu.
Öğle (3 çeşit seçilebilir); Tavuk sote ya da haşlama tavuk, iç pilav ya da makarna, cacık ya da ayran.
İkindi (2 çeşit yeterli olacaktır); Süt veya ayran ya da meyve suyu, peynirli sandviç veya üzümlü ya da cevizli kek.
Akşam (Öğle yemeğine çok zıt düşmeyecek ve ağır gelmeyecek şekilde 3 çeşit tercih edilmesi uygun olacaktır); Kabak ya da biber dolma, mercimek çorba veya barbunya pilaki ya da domatesli pilav, karışık salata veya komposto ya da meyve veya meyve suyu yahut sütlaç veya puding.
Kaynakça:
Diyabet
Yazar:Tülay Güneş