Dergâhçılar
KurtuluÅŸ Savaşı yıllarında milli edebiyat taraftarı olan ve çevresinde topladığı deÄŸiÅŸik yaÅŸ gruplarından kalabalık bir kadroya sahip olan önemli dergilerden birisi de Dergâh’tır. Dergâhçılar, 15 Nisan 1921’de Dergâh dergisini yayımlamaya baÅŸlamışlardır.
Bu dergi, savaÅŸ yıllarının en iyi dergisi olarak kabul edilmiÅŸtir. Derginin yöneticisi Mustafa Nihat Özön’dür. Dergide ÅŸiir, makale, tenkit, tiyatro, hal tercümesi, hikaye, musahabe, edebiyat tarihi, dil, musiki, felsefe, mimari konularında telif ve tercüme yazılar yayımlanmıştır.
Ahmet HaÅŸim’in Göl Saatleri adlı ÅŸiir kitabı Dergâh yayınlarının ilk ÅŸiir kitabı olarak çıkmıştır. Derginin estetik ve sanat cephesini Yahya Kemal, Ahmet HaÅŸim, Yakup Kadri KaraosmanoÄŸlu temsil ederken, fikri ve felsefi cephesini Mustafa Åžekip Tunç, Mehmet Emin EriÅŸgil ve İsmail Hakkı BaltacıoÄŸlu temsil eder.
Bu toplulukta yer alan sanatçılar; Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet HaÅŸim, Yakup Kadri KaraosmanoÄŸlu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necmettin Halil Onan, Ahmet Kutsi Tecer, Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Abdülhak Åžinasi Hisar, Suut Kemal Yetkin ve Ziya Osman Saba’dır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserleri Ahmet Muhip Dıranas’ı, Garip hareketi öncesinde Melih Cevdet Anday’ı, Oktay Rıfat’ı, Orhan Veli Kanık’ı ve Ömer Faruk Toprak’ı etkilemiÅŸtir.
İlk sayısı 15 Nisan 1921’de çıkan derginin 15 günde bir toplam 42 sayısı yayımlandı.
Ayrıca derginin adını koyan Yahya Kemal’dir. Yahya Kemal’in amacı, Edebiyat Fakültesi’ndeki yetenekli öğrencileri çevresine toplamaktır. Ayrıca Yahya Kemal, derginin dizgi, tertip, baÅŸlık, baskı iÅŸlerinden, makalelerin konusuna ve düzenlemesine kadar her ÅŸeyiyle kendisi ilgilenmiÅŸtir. Her sayıda bir de sohbet yayımlamıştır.
Osmanlı toplumunda 19.yüzyıldan itibaren hüküm süren pozitivizm, materyalizm ve 2. MeÅŸrutiyetten sonra benimsenen Ziya Gökalp sosyolojisine karşı çıkan Dergâhçılar, Bergson felsefesinden gelen modern, mistik ve yer yer de sembolist bir anlayışa sahiptirler. Yahya Kemal Üç Tepe adlı yazısında, dün hayata Çamlıca ve Tepebaşı’ndan bakan sanatçılarımızın artık Metris Tepe’den bakması gerektiÄŸini söylemiÅŸtir.
Dergide emeÄŸi geçen ÅŸair ve yazarların tam listesi şöyledir: Abdülhak Hamit Tarhan, Abdülhak Åžinasi Hisar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet HaÅŸim, Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Talat Onay, Ahmet Tevfik, Ahmet Vefik, Ali Ekrem Bolayır, Ali Mümtaz Arolat, Ali Nizami, Arif Dündar, Basri Lostar, Cavide Hayri, Emin Recep, Falih Rıfkı Atay, Fevzi Lütfi KaraosmanoÄŸlu, Halide Edip Adıvar, Halil Bedri Yönetken, Halil Fikret Kanat, Halil Vedat, Hamit Saidi, Hasan Ali Yücel, Hasan İhsan, Hasan Rasim, Hüseyin Avni, Hüseyin Galip, İsmail Hakkı BaltacıoÄŸlu, İsmail Hikmet, İzzet Melih Devrim, Karib Hasan, Kemalettin Kamu, Kilisli Muallim Rıfat Bilge, Köprülüzade Ahmet Cemal, Köprülüzade Mehmet Fuat, Mahmut Celaleddin, Mahmut Nedim, Mehmet Emin Yurdakul, Mehmet Halit Bayrı, Mehmet Hilmi, Mehmet Sait, Mehmet Åžerafettin Yaltkaya, Mehmet Tahir Bursalı, Mihrabi Baba, Mimar Mazhar, Mimar Semih Rüstem, Mustafa Nihat Özön, Mustafa Åžekip Tunç, Münir Tevfik, Namık İsmail, Necmettin Halil Onan, Nurettin Mustafa, Nurullah Ataç, Osman Senai, Ragıp Hulusi, Rezan Arif, RuÅŸen EÅŸref Ünaydın, Salih Zeki, Samih Rıfat, Satı Bey, Salih Suat Arsal, Süleyman Cevdet, Åžekip Şükrü, Şükufe Nihal BaÅŸar, Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı, Yakup Kadri KaraosmanoÄŸlu’dur.
Derginin ÅŸair ve yazarları düşünüldüğünde bu ÅŸair ve yazarlar arasında bir görüş birliÄŸi olmadığı düşünülmüştür. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın belirttiÄŸine göre, siyasi bir yakınlıkla dil konusundaki ortaklıktan baÅŸka bir birlik yok gibidir. Sanatçıların hepsi de farklı estetik anlayışların sanatçılarıdır. Yahya Kemal, Ahmet HaÅŸim ve Yakup Kadri o dönemlerde çok yakın dostlardır. Buna raÄŸmen üçü de farklı düşünce anlayışlarına sahip olmuÅŸlardır.
Dergâh dergisi KurtuluÅŸ Savaşı yıllarında, Anadolu’da baÅŸlamış olan milli kurtuluÅŸ mücadelesi hareketini destekleyerek, dönemin Türk gençliÄŸine ve bıkkın İstanbul halkına sözcülük etmiÅŸtir.
Derginin kilit ismi olan Yahya Kemal, dergide kültür milliyetçiliği yürütmeye çalışmıştır. Ahmet Haşim ve başka dergilerde faaliyet gösteren Beş Hececiler ile birlikte Cumhuriyet yıllarından bugüne gelen Türk şiirinin şekillenmesinde büyük paya sahip olan Yahya Kemal, yalnızca edebiyat ve şiir konusundaki düşünceleriyle değil, kültür konusunda kaleme aldığı eserleriyle de adından söz ettirmiştir.
Yahya Kemal, Ahmet HaÅŸim gibi birçok okulda eÄŸitim almış, Arapça, Farsça, Fransızca bilmektedir. Kemal, ilk ÅŸiirlerinde Servet-i Fünun akımı etkisinde eserler vermiÅŸ. İlerleyen zamanlarda okuduÄŸu Fransız ÅŸairlerin etkisiyle ÅŸiir anlayışında deÄŸiÅŸiklikler yapmıştır. Türk ÅŸiirinde yeni klasikçiliÄŸi kuran ÅŸair, içerik ve biçim açısından, yeni Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri haline gelmiÅŸtir. Milli mücadele döneminde, eski Yunan ÅŸiiri çevirileri ve Heredia’nın bu yoldaki denemelerinin etkisi altında, Türk edebiyatında da eski Yunan ve Latin ÅŸiirine öykünen bir ÅŸiir yaratmak hayalini gütmüştür; Nev Yunanilik’te Türkçede Yunan sanatı gibi beyaz ve sade güzelliÄŸi yansıtacak bir çığır açmak istemiÅŸtir. İstanbul’a dönüşünde Yakup Kadri ile birlikte bunu birkaç kez deneyen ÅŸairin Sicilya Kızları, Biblus Kadınları gibi eserleri bu türe örnek gösterilebilir.
Milli mücadele yılarında yaÅŸayan ve düşünce bakımından onu destekleyen öğrencileri, Kemal’in Fransa’dan edindiÄŸi düşünce ile birlikte yeni bir sanat, kültür ve milliyet görüşü hazırlamışlardır. Bu görüş, milli kaynaklara önem veren, milli hayatı günün ve geçmiÅŸin olaylarında arayan ve onu Türk tarih ve coÄŸrafyasının, batıdan da etkilenmiÅŸ bir sentezi olarak gören “Tarih, sanat ve tarih milliyetçiliÄŸi’dir. Yahya Kemal’in temsil ettiÄŸi ÅŸiirde mükemmellik ve Ahmet HaÅŸim’in saf ÅŸiir anlayışı, yeni Türk ÅŸiirinin alt yapısını oluÅŸturmuÅŸtur. Bu anlayışı devam ettirenlerden biri de Ahmet Hamdi Tanpınar olmuÅŸtur. YaÅŸayan Türkçe fikri Yahya Kemal ve Dergâh dergisinden çıkmıştır. Bunun yanı sıra Mustafa Åžekip’in Bergson tercüme ve araÅŸtırmaları, Türk tekke ÅŸairlerinden yayımlanan metinler ve bunlar üzerinde yapılan incelemeler, dergiye ruhçu ve mistik bir hava kazandırmıştır.
Yahya Kemal, Dergâh dergisinin yanı sıra Ati, Tevhid-i Efkâr, Hâkimiyet-i Milliye gazetelerinde de bağımsızlık savaşını destekleyen yazılar kaleme almıştır.
Kemal, Fransa’da yöneldiÄŸi milli tarih düşüncesiyle Osmanlı tarihi ve edebiyatını araÅŸtırmış, çocukluÄŸunu yaÅŸadığı Balkan ÅŸehirlerinin yitirilmesinden duyduÄŸu acıyı, Osmanlı tarihi ve kültürünün yansıması olarak gördüğü İstanbul’u manevi atmosferi ve doÄŸal güzellikleriyle ÅŸiirlerine yansıtmıştır. Bu da, ÅŸairin Türk edebiyatında saygın bir yerinin olmasını saÄŸlamıştır. Åžairin ÅŸiirlerin çoÄŸunluÄŸu Divan nazmı ÅŸeklinde ve aruz ölçüsüyle yazılmış olup, milliyetçilik fikrini Ziya Gökalp’tan farklı olarak Türk tarihini Malazgirt Savaşı ile baÅŸlatmıştır.
Bu dergide eserleri yayımlanan bir baÅŸka edebiyatçımız da Yakup Kadri’dir. Sanatçı, mistik duygulu karakteri ile yeniliÄŸe düşkün mücadeleci yönünü hayatı boyunca birleÅŸtirmeye çalışmış, hem bireyci hem de toplumcu bir sanatçıdır.
Yakup Kadri, yaşadığı yerlerden sürekli ayrılmak zorunda kaldığından düzenli bir eğitim hayatı olmamıştır. Hiçbir okuldan diploması olmayan sanatçı, kendi kendini yetiştirmiştir. Edebi bilgilerini okuduğu kitaplardan edinmiştir. Ayrıca yazarın Fransızca öğrenmesi onu Fransız edebiyatına yaklaştırmıştır.
Mısır sarayından bilgili bir Türk hanımla Manisalı bir derebeyin çocuÄŸu olan Kadri, Mısır’ın esrarlı muhitinde yetiÅŸmiÅŸtir. Bu da, onun ileriki yaÅŸamında sanatçı olmasına zemin hazırlamıştır. Annesinin yardımıyla küçük yaÅŸta kitap okumayı öğrenen sanatkârın yerli eserleri tanıdığı yıllar, ortaöğrenim dönemine denk gelmektedir. İkdam’da çıkan bir yazısında “Tevfik Fikret, Åžahabettin Süleyman ve ben birbirimizden hiç ayrılmazdık ve coÅŸkun ÅŸiir meczubu idik. İzmir Askeri Kıraathanesi ve Kemeraltında Giritli Ali Efendi’nin Kütüphanesi bugünkü iÅŸtima yerimizdi… Mektepten çıkar çıkmaz koltuÄŸumuz altında bir yığın kitap, bizi bekleyen genç zabit Ömer Seyfettin ile görüşmeye giderdik.” demiÅŸtir.
İskenderiye’deki Fransız okulu da onun Fransız edebiyatını takip etmesine, bunun yanı sıra düşünsel ve sanatsal yeteneklerine bir yön vermesine neden olmuÅŸtur.
Balkan Savaşı onun toplumsal gerçeklerin farkına vardığı dönem olmuÅŸtur. Birinci Dünya Savaşı, Yakup Kadri’nin bilinçlenmesinde en önemli rolü oynamıştır. Bu sırada yazar, batı edebiyatı ve kültürü araÅŸtırmalarını sürdürmektedir. Yahya Kemal ile birlikte Nev-Yunanilik adını verdikleri; ama bir sonuç alamadıkları çığır açma denemeleri savaÅŸların baÅŸladığı yıllara tekabül etmektedir.
Yakup Kadri ve Yahya Kemal bu anlayışla ilgili fikirlerini Dergâh dergisinde yer alan yazı ve
şiirlerinde de ifade etmişlerdir. Bunun yanı sıra milli mücadele ile ilgili düşüncelerini de bu dergi ile halka duyurmuşlardır.
Yakup Kadri sanatına anlam katan deÄŸerleri şöyle belirtmiÅŸtir: “Garip emperyalizmin kandan ve yaÄŸmadan gözü dönmüş kurt sürüleri, bütün vahÅŸeti ile bizim zavallı ağıllarımızın üstüne de saldırdı ve ortada ne edebi cemiyetlerden ne mukaddes sanat davalarından eser kaldı. O zaman artık bütün acı tarafı ile anladım ki, istiklali uÄŸrunda o derece ter döktüğüm sanat, evvela bir cemiyetin, bir milletin malıdır. Sonra nihayet bir devrin ifadesidir. Bunlardan tecrit edilmiÅŸ bir sanatın ne manası ne kıymeti vardır. Müstakil sanat müstakil vatanda olabilir.”
TopluluÄŸun diÄŸer bir önemli ismi Ahmet HaÅŸim’dir. ÇocukluÄŸu BaÄŸdat’ta geçen ÅŸair, 12 yaşında annesini kaybetmiÅŸtir. Bunun üzerine babası ile İstanbul’a gelen sanatçı, Türkçesini geliÅŸtirmek için bir yıl Nümune-i Terakki mektebinde okuduktan sonra Galatasaray Lisesi’ne girmiÅŸtir. SavaÅŸ yıllarında orduda yedek subaylık yapan HaÅŸim, Çanakkale Savaşı’nda iaÅŸe müdürüdür.
Åžiire lisedeki edebiyat öğretmeninin teÅŸvikiyle baÅŸlayan ÅŸair, daha sonra Fecr-i Ati hareketine katılmıştır. Toplantılarda ÅŸair pek bulunmasa da, topluluÄŸun dikkatini çekmeyi becermiÅŸtir. Åžairin dergilerde ÅŸiirleri çıkmış, ÅŸairliÄŸi edebiyat çevrelerinde tartışmasız kabul görmüştür. Servet-i Fünun’un en büyük romancısı olan Halit Ziya da onu takdir etmiÅŸtir: “Türk ÅŸiiri onun elinde en yüksek ifadesini buldu… O, batının ÅŸiir zemininde en bilgin, en araÅŸtırıcı olanıydı.” 1921-1922 yılları arasında yayımladığı ÅŸiirlerini, Abdülhak Åžinasi ve Nurullah Ataç, Yarın ve Dergah dergilerinde övgüye tutmuÅŸlardır.
Ahmet HaÅŸim’in edebi kiÅŸiliÄŸin geliÅŸmesinde önemli role sahip olan bir baÅŸka ÅŸey ise Dergâh dergisi olmuÅŸtur. Derginin ilk sayısında çıkan Bir Günün Sonunda Arzu ÅŸiiri çeÅŸitli eleÅŸtirilere maruz kalmıştır. Åžair, bundan dolayı Åžiirde Mana ve Vuzuh isimli makalesini yayımlamıştır. Aynı yıl Göl Saatleri’ni yayımlayan ÅŸair, bu yıllarda Fransız edebiyatının tesiri altında olmuÅŸtur. Mallarmee, Henrie de Regnier, Baudlaire, Verlaine, Rimbaud; HaÅŸim’in en sevdiÄŸi ÅŸairlerdir.
Prof. Dr. Orhan Okay HaÅŸim’in ÅŸiirlerini şöyle yorumlamıştır: “Genellikle bu tarife uygun olarak, batılı sembolist-empresyonist akımın tesiri altında, netlikleri silinmiÅŸ, karartılmış tablolar gibidir. Hemen hepsinde derin bir melankoli, müphemlik uzak ve meçhul diyarlara duyulan nostalji ve çok defa psiko-analitik yorumlara muhtaç renkler ve musiki hissedilir.” AkÅŸam ÅŸairi olarak ünlenen ÅŸairin ÅŸiirlerinde empresyonist anlayış egemendir. Bu ÅŸiirlerinde çok güçlü doÄŸa betimlemeleri, renk ve ışık cümbüşleri, hayaller, göller, yalnızlık ve hasret duyguları kendine özgü bir üslupla anlatmıştır. Åžiirlerinin yanında fıkra yazılarındaki üslubunun güzelliÄŸiyle de kendini edebiyat çevrelerine kabul ettirmiÅŸtir.
Dergâh dergisinde yer alan eserleriyle ün yapan bir baÅŸka sanatçı da Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Tanpınar, roman, hikâye, deneme, makale, edebiyat tarihi gibi düzyazının her türünde eserler oluÅŸturmuÅŸtur; fakat en kuvvetli yönü ÅŸairliÄŸi olmuÅŸtur. Tanpınar’ın edebi kiÅŸiliÄŸinin oluÅŸmasında en büyük pay Yahya Kemal’e aittir. Kemal, Tanpınar’ı fikir açısından çok etkilemiÅŸtir. Tanpınar da bu etkilenme sonucu yazdığı ÅŸiirlerini Dergah dergisinde yayımlayıp, sesini duyurmuÅŸtur. Onun ÅŸiirlerinin temel öğeleri musiki, duygu ve hayaldir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Dergâh dergisinde toplanan şair ve yazarların aralarında büyük birlikler yoktur. Birlik oldukları noktalar; milli mücadeleye bakış açıları, dil meselelerindeki anlaşma ve zevk üstünlükleridir. Burada yer alan sanatçıların tümü, farklı estetik anlayışlara sahiptirler ve eserlerini de bu doğrultuda meydana getirmişlerdir.
Yazar: Özge BENİZ