Kişilik bozukluğu; kişilerin sosyal, aile ve iş yaşantısını etkileyen çeşitli tiplerdeki zihinsel hastalıkların genel adıdır. Çoğu zaman kişiler çektiği sıkıntıların zihinsel bozukluktan kaynaklandığının farkında bile olmazlar. Üzerinde bilimsel çalışmalar yapılan psikolojik rahatsızlıklara genel olarak abnormal psikoloji denir. Bir kişi bir normdan ya da toplumda kabul gören makul davranışlardan saptığında bu, abnormal davranış olarak tanımlanır. Klinik psikologlar ve psikiyatristler bu gibi durumlar üzerinde çalışır, araştırmalar yapar ve tedavi uygularlar.
Kişilik Bozukluğu Nedir?
Amerikan psikiyatristler birliğinin 1994’te dördüncü yayımını yaptığı DSM-IV kriterlerine göre kişilik bozukluğu, “iç yaşantısında veya davranışlarında, kişinin sosyal ve mesleki yaşantısında sürekli çatışmalar yaratan yeterince katı ve kökleşmiş, süreklilik arz eden örnekler” şeklinde tanımlanmıştır.
Her birey bir kişiliğe sahiptir ve her insanın düşünme, davranış ve duygularını ifade biçimi kendine hastır. Bireylerin kendi düşünme biçimlerine has olan bu özellikler, davranışların aşırı uçlara gelmesi ve katılaşması sonucu hastalığa dönüşür. Bu koşulların çoğu çocukluktan başlayarak yetişkinliğe kadar gelişir. Çocuklukta gelişen herhangi bir duygusal veya zihinsel travma buna sebep olabilir. Bu tarz insanlar, dış dünyadan ve kendi kendileri hakkındaki düşüncelerinden etkilenmiştir. Normal kalıpların dışında, farklı duygular yaşarlar ve toplumdaki işlevsellikleri farklıdır. Bazen dürtülerini kontrol edemezler ve kendileri ve çevreleri için tehlikeye dönüşebilirler.
Kişilik Bozukluğu Tipleri
A Grubu: Acayip veya tuhaf olarak tanımlanan kişilik bozuklukları A grubunda bulunur. Bu gruba dahil hastalıklar paranoid, şizoid, şizotipal olarak tanımlanan şüpheci davranışları içerir.
B Grubu: Duygularla daha ilişkili olan hastalıklar bu gruba dahildir. Bu hastalıklar, antisosyal, borderline, histriyonik, narsistik olarak tanımlı duygusal ve dürtüsel davranışlar içerir.
C Grubu: Anksiyete veya endişe hastalıkları bu grupta birleşir. Kaçınmacı, bağlı, obsesif kompülsif olarak tanımlı, anksiyete içeren davranışlar mevcuttur.
Bir birey bu kategorilerin bir veya bir kaçıyla bir arada teşhis edilebilir. Bu yüzden çok yönlü tedavi ve psikoterapi gerektirebilir.
A Grubu –Tuhaf İnsanlar–
Paranoid Kişilik Bozukluğu:
Bu sınıfa giren hastalar etrafındaki insanlara aşırı şüpheci yaklaşır ve güvensizlik gösterirler. Çevresinde insanların söylediği, yaptığı veya istediği her şey hastada aldatıcı, zararlı veya sömürücü olduğuna dair şüpheler yaratır. Bu hastalar kin tutarlar ve bu insanların onurunu kırmak, hiçe saymak için hiçbir fırsatı kaçırmazlar. Eş veya partnerlerinin sadakatine güvenmez, şüphe gösterirler.
Şizoid Kişilik Bozukluğu:
Şizoid bir insan sosyal ilişki ve etkileşimlerden soyutlanır. Duygusal ifadeleri çok sınırlı ve kıttır. Arzu duyguları yoktur ve bir ailenin parçası olmak gibi yakın ilişkilere girmezler. Sıklıkla yalnızdırlar ve sadece cinsel ilişkilere biraz açıktırlar. Çevresi tarafından kopuk ve soğuk insanlar olarak tanımlanırlar.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu:
Bu hastalar kişilerarası ilişkilerde yaygın örneklerle kendini gösterir. Sosyal düzene uyum sağlayamaz ve yakın ilişkiler için çok düşük limitleri vardır. Düşünce ve algılama güçleri bozulmuştur ve garip davranışlar sergilerler. Tuhaf inançlar ve fantaziler yaratırlar. Konuşma ve düşünme biçimleri gariptir. Telepati ve altıncı his gibi şeylere karşı güçlü inançları vardır.
B Grubu –Ben, şahsen, bizzat kendim–
Antisosyal Kişilik Bozukluğu:
Bu tarz bozukluğu olanlar etrafındaki insanlara ya çok az ya da hiç saygı duymazlar ve çevresindeki insanların değerlerine saldırırlar. Toplumda psikopat ya da sosyopat olarak tanımlanırlar. Değerlere uymakta başarısızdırlar ve tüm kuralları çiğnerler, bu da hapis cezası almalarına sebep olur. Yalan söylemeye, insanları kandırmaya alışıktırlar ve zevk için ya da kişisel çıkar adına sahte isim kullanırlar. Davranışları için asla vicdan yükü hissetmezler ve duygusal veya maddi bir yükümlülük de hissetmezler.
Borderline Kişilik Bozukluğu:
Kişilerarası ilişkiler, özeleştiri, ruh halleri ve dürtü kontrolünde dengesizlik gösterirler. Kariyer hedeflerinde, kişisel değerler hakkında ve hatta cinsel hayatlarında sürekli karmaşalar yaşarlar. Bu insanlar intihara çok meyillidirler. Kişilerarası ilişkileri sıklıkla dengesizdir. Kendi kimlik algıları düzensizdir ve sürekli farklı benliklere bürünürler. Kendilerine zarar vermeye meyillidirler. Sıklıkla kronik bir boşluk hissi taşır ve dissosyatif (parçalanmış) kişilik semptomları gösterirler. Bu tarz hastalar yönlendirilmeye son derece müsait ve çok az empatik ya da empatisizdirler. Çevresindeki insanları kendilerine çekmekte çok başarılı olur, onlardan çabuk vazgeçip terkederler ve tekrar başka insanlar bulurlar. İnsanların onların gerçekte kim olduğu konusunda kafası karışır, öyle ki elbise değiştirir gibi kişilik değiştirirler.
Histriyonik Kişilik Bozukluğu:
Bu kategorideki hastalar ilgiye açtır. Çapkınlığıyla ya da ayartıcı kişiliğiyle insanları kendilerine çekerler. Fakat kendileri duygusal olarak sığdırlar. Kolayca sıkılırlar ve kendi iç dünyalarındaki romantik ve sevimli hayatlarında yaşarlar. İlgi merkezi olmaktan alıkonulduklarında rahatsız edici olmaya başlarlar. Kendilerini dramatik bir havaya sokup insanları abartılı duygusal ifadeleriyle etkileyebilirler. Bu tarz insanlar sıklıkla, makul karşılanabilecek seviyeleri aşarak cinsel olarak baştan çıkarıcı, tahrik edici davranışlara girerler.
Narsistik Kişilik Bozukluğu:
Bu bozukluğa sahip hastalar kendilerine hayranlık duyulması için kuvvetli arzu duyar, kendilerini aşırı önemli bulur ve empati eksikliği taşırlar. Eleştirilmeye veya birisini kaybetmeye tahammül edemezler. Bu insanlar genelde yeteneklerini ve başarılarını abartır, kendilerini diğerlerinden üstün görürler. Özel bir insan olduklarını hissederler ve sadece kendisiyle eş yetenekli ve mükemmel insanlar tarafından anlaşılabileceklerini düşünürler. İstediklerini almak adına insanları ya da olayları çıkarları için kullanırlar. Etrafındakilerin kendisini kıskandığını ve abartılı biçimde diğerlerinin kendilerini kıskandığına dair işaretler, anlamlar çıkarırlar. Küstah tutumlarla süslenmiş kibirli davranışlar narsistik kişiliğin işareti olabilir.
C Grubu –Emin değilim.. Sinirliyim.. İyi görünüyor muyum?–
Kaçınmacı Kişilik Bozukluğu:
Bu tarz hastalar sosyal olarak engellendiğini düşünür ve reddedilmekten korkarlar. Utangaçlıkları sebebiyle yakın ilişkiler kurmaktan kaçınırlar. Eleştirilmekten ve küçük düşürülmekten çok korkarlar. Bu sebeplerle ilişki kurmaya ve aktivitelere katılmaya isteksizdirler. Kendilerinin sıkıcı bir kişiliği olduğunu veya diğerlerinden daha aşağıda olduklarını hissedeler. Arkadaşlık kurmak ve sosyal toplumun parçası olmak istemelerine rağmen reddedilme korkusuyla doludurlar.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu:
Bu kategoridekiler kendi ayaklarının üzerinde durmaktan çok korkar. İtaatkar davranışlar geliştirerek, insanları incitmekten ve canını sıkmaktan kaçınırlar. Devamlı olarak insanlardan rehberlik talep eder ve kendi başlarına karar veremezler. Kendi başlarına halledemeyeceklerini düşündüklerinden sıklıkla sorumluluklarını başkalarına bırakırlar. Çoğunlukla başkalarından destek almak için sevmedikleri şeyler yaparlar. Bir ilişkiyi kaybettiği zaman destek alacağı, ilgi göreceği başka bir ilişki kurmaya çabalarlar.
Obsessif Kompülsif Kişilik Bozukluğu:
Bu hastalar düzen tutmayla, mükemmelliği yaratmayla, temizlikle, kendi zihnini ve kişilerarası ilişkilerini kontrol çabalarıyla meşguldür. Esnek ve değişime açık olmayan katı bir kalıbı, kuralı ya da planı takip etmek için çaba gösterirler. Kişisel ve profesyonel yaşamlarında işlerini bu kriterlerde yapmaya çabaladıkları için zorluk yaşarlar. Bu hastalar, ahlaki, etik ve kişisel değerler konusunda sıklıkla esnek değildir. Başkalarının, işleri yapılması gerektiği gibi yapamayacak olmasından korktukları için insanlara sorumluluk vermezler.
Nedenler
Birçok kişilik bozukluğunun temelinde çocukluk dönemi önemli bir faktördür. Yetişme tarzı, sosyal baskılar, kişinin mizacı ve fiziksel, zihinsel ya da cinsel istismarlar bu problemlerin tohumunu oluşturmaktadır. Diğer faktörler arasında genetik eğilimler de vardır. Antisosyal kişilik bozukluğuna erkekler biyolojik olarak daha eğilimli, kadınlar ise bağımlı kişilik bozukluğuna eğilimlidir. Beyindeki belirli biyokimyasal dengesizlikler de kişilik bozukluklarına sebep olur. Çevresel faktörler ve aile yapısı da kişilik bozukluklarının oluşumunda etken olabilir.
Semptomlar
Kişilik bozukluğu semptomları her kişilik bozukluğu türüne özgüdür. Genel olarak kişilik bozukluğu semptomları:
Sık ruh hali değişimi,
Dengesiz ilişkiler,
Sosyal etkileşimlerden izole olma,
Öfke patlamaları,
Aile ve yakın arkadaşlara güvensizlik ve şüphe duyma,
Arkadaş edinmede zorluk çekme,
Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı,
Zayıf dürtü kontrolü,
İntihar eğilimi,
İnsanlara sebepsiz zarar verme.
Tedavi
Tedavi şekli yıllar içinde şiddetli biçimde değişime uğramıştır. Artık hastalar insanlık dışı muamele görmemektedir. Bugün varolan tedaviler bozuklukları kontrol altına almayı amaçlar ve hastaları topluma kazandırmaya hazırlar. Kişilik bozuklukları gibi daha kronik vakalarda bazı hastalar ömür boyu tedaviye ihtiyaç duyabilir.
Psikoterapi
Psikoterapi, hastalarla bozukluklarının koşulları ve sorunları ile ilgili konuşmaya dayanır. Psikoterapi seanslarında hastalar ruh halleriyle, hisleriyle ve davranışlarıyla ilgili önemli şeyleri farkeder. Ayrıca bilişsel davranışçı terapi, diyalektiksel davranış terapisi, psikodinamik psikoterapi ve psiko eğitim gibi çeşitli psikoterapi çeşitleri de vardır. Grup ya da bireysel seanslarla oluşturulabilir.
İlaç Terapisi
Anti depresanlar, ruh hali dengeleyici ilaçlar, anksiyete gidericiler ve anti psikotik ilaçlar olumsuz semptomları kontrol etmek için doktor tarafından reçete edilebilir.
Hastaneye Yatış ve Rehabilitasyon
Bazı durumlarda hastanede psikiyatrik gözetim gerekli olabilir. Bir hasta tam olarak tehlikeli bir durumdaysa veya kendini kontrol edemiyorsa hastaneye yatırma tavsiye edilebilir. Çoğu zaman psikolojik bozukluğu olan hastalar sosyal yapıya dönmeden önce rehabilitasyona ihtiyaç duyarlar.
Hastalıkla Baş Etmek
Kişilerin bu tarz bozuklukları yenmek için onunla baş etme yeteneklerini geliştirmesi, makul amaçlar oluşturarak hayatta başarılı olmaya yönelmesi gerekir. Mücadele etmek adına terapistiyle, arkadaşlarıyla ve ailesiyle konuşarak değişimi yakalayabilir. Acılarını, öfkelerini, hastalıklı ve negatif düşüncelerini hergün günlük olarak tutması kişilik bozukluklarını kontrol altına almada faydalı olabilir. Sosyal ortamlara ve arkadaş gruplarına katılması sosyal anksiyete ve sosyal izolasyon hissini yenmesini sağlayabilir. Destek grupları, benzer bozukluğa sahip hastaların etkileşimini ve birbirlerine yardımcı olmalarını böylece benzer sıkıntılarının üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir. Sağlıklı bir diyet uygulamak, alkolü ve diğer maddeleri terketmek iyi durumunu geliştirmesine yardımcı olur.
Eğer etrafınızda kişilik bozukluğundan acı çeken insanlar varsa bütün tabuları ve uydurma söylentileri aşıp tıbbi destek almasına yardımcı olun. Sevgi, destek ve anlayış ile hasta insanların bozukluklarını yenmesine yardımcı olabiliriz.
Yazar:Serkan Taşkın