Sınır da kişilik bozukluğu, ruh hali, davranışsal ve ilişki dengesizliği oluşturan bir zihinsel sağlık durumudur. Hastalığın semptomları tıbbi literatürde 3.000 yıldan fazla bir süredir tarif edilmektedir, ancak hastalık son 30 yıl da görünürlükte artmaya başlamıştır. Sınır çizgisi terimi, klinisyenler hastaların nevrotik ve psikotik sınırlar arasında olduğunu düşündüklerinde, hem nevrotik hem de psikotik semptomlar gösterdiklerinde ortaya çıkmıştır. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne (NIMH) göre, ABD’deki yetişkinlerin yüzde 1,6’sının herhangi bir yıl için de sınır da kişilik bozukluğu (BPD) olduğunu belirtmektedir.
Sınır da kişilik bozukluğu, teşhis edilmesi zor olan çok özel bir durumdur. BPD vakalarının çoğunluğu erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkmaya başlar. BPD’li kişinin başkaları ile etkileşimi, kendi imajı ve erken sosyal etkileşimleriyle yakından ilişkilidir. Bazı davranış bozukluklarına neden olur ve davranış bozuklukları aşağıdaki gibidir:
• Çarpık algılar
• Sıkıntılı ilişkiler
• Aşırı duygusal tepkiler
• Zararlı, itici eylemler
Ayrıca BPD’li kişiler sıklıkla çarpık bir öz imaja sahiptir, kendilerini kusurlu ve değersizmiş gibi hissedebilirler.
Nedenleri
Uzmanlar, kişilerin genetik olarak BPD geliştirmeye yatkın olmalarının muhtemel olduğuna inanırlar ve çevresel faktörler riski artırmaktadır. BPD gelişiminde rol oynayabilecek üç faktör belirlenmiştir ve bu faktörler aşağıdaki gibidir:
• Genetik: İkizlerin BPD ile yapılan çalışmaları, duruma bir yatkınlığın kalıtımsal olduğunu göstermektedir.
• Çevresel (sosyal) faktörler: Kararsız aile ilişkileri, çocuk istismarı ve ihmali BPD riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir.
• Beyin anormallikleri: BPD, beynin belirli bölümlerinde yapılan ve duyguların düzenlenmesinde rol oynayan değişikliklerle ilişkili çalışmalarda bulunmuştur.
Ayrıca BPD’li birçok kişi DEHB, bipolar bozukluk, depresyon ve şizofreni gibi akıl hastalığına sahip bir akrabaya sahip olabilirler.
Belirtiler ve Bulgular
BPD normalde çocuklarda veya ergenlerde teşhis edilemez, çünkü bu yıllarda kişilik hala gelişmektedir. Sınır da kişilik bozukluğu gibi görünebilecek belirtiler, çocuklar büyüdükçe iyileşebilmektedir. Ruhsal Bozuklukların Teşhis ve İstatistik El Kitab, Beşinci Baskı (DSM-5), BPD gibi ruhsal sağlık durumlarını teşhis etmek için kullanılır. DSM-4’ten farklı olarak (daha eski bir sürüm), DSM-5, bir teşhis konması için mevcut dokuz spesifik semptomdan en az beşinin bulunmasını gerektirmez. Bunun yerine, DSM-5 bazı kriterlerin karşılanmasını gerektirir. Bu kriterlerden bazıları aşağıdaki gibidir:
Kendi Kendine İşleyen Bozukluklar
• Kimlik: Zayıf gelişmiş veya dengesiz bir özeleştiri, genellikle çok öz eleştirici, boşluk hissi, stres altında ki disosiyatif durumlar.
• Öz-yön: Hedefleri, değerleri, özlemleri veya kariyer planlarını değiştirme.
Kişilerarası işleyişteki bozulmalar
• Empati: Başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını algılamamak
• Samimiyet: Güvensizlik, çatışma, gereklilik ve terk edilme endişeleriyle işaretlenen yoğun ve dengesiz yakın ilişkiler. Aşırı katılım ve çekilme arasında yakın ilişkilerin dalgalanması
Patolojik Kişilik Özellikleri
• Çok değişken duygular
• Endişe
• Ayrılma güvensizlik
• Sık sık moral bozucu ruh hali
Toplum tarafından kabul edilmeyen Disinhibisyon, karakterize edici özelliği:
• Dürtüsel davranmak
• Risk almak
Antagonist, düşmanlık ile karakterize edilir. Ayrıca, kişilik ve kişilik özelliklerinde yaşanan bozulmalar şunlardır:
• Farklı zamanlarda ve farklı durumlarda oldukça sabitliği
• Bireyin gelişim evresi veya toplumdaki yeri ile tutarsızlığı
• Sadece uyuşturucu veya diğer maddelerin kullanımı ya da tıbbi bir durumdan dolayı olmadığı
BPD belirtileri, sağlıklı kişilerin normal bulabileceği durumlar ile tetiklenebilir. Hayattaki gri alanları kabul etmekte zorlanırlar, genellikle siyah ya da beyaz olarak görürler. Örneğin, iş gezileri veya ani plan değişiklikleri sonucu, kendilerini yakın hissettiği kişilerden küçük ayrımlardan dolayı kendilerini sıkıntılı hissedebilirler. Ayrıca araştırmalar BPD’li kişilerin duygusal olarak nötr yüzlerde öfkeyi görebildiğini veya olumsuz çağrışımlı kelimelere koşulsuz kişilerden çok daha güçlü tepki verebildiğini bulmuşlardır.
BPD’li kişilerin yüzde 80’i intihar edecekmiş gibi, yüzde 4-9’u ise intihar ederler. Kendi kendine zarar verme, zaman zaman duygularını düzenleme, kendilerini cezalandırma veya iç acılarını ifade etme aracı olarak kullandığı ortak bir semptomdur. Ayrıca bu kişiler yeme bozuklukları, maddeyi kötüye kullanımı ve tecavüz gibi şiddet içeren suçların mağduru olma riski de yüksektir.
Teşhisi
Tanı, bir ruh sağlığı uzmanından ayrıntılı bir inceleme ile gerçekleştirilir. Teşhisi zordur, çünkü durumun semptomları diğer zihinsel hastalıklar ile örtüşür ve bireysel vakalar büyük ölçüde değişebilir. Akıl sağlığı profesyonelleri, kapsamlı bir görüşme sonrasında BPD tanısı koyabilirler; bu sırada hastanın klinik geçmişi ve semptomları hakkında sordukları psikolojik değerlendirmeyi tamamlarlar. BPD semptomları başka koşullarla paylaştığı için, zihinsel sağlık uzmanlarının teşhisi koymadan önce bunları ekarte etmesi gerekir. Teşhis etmedeki zorluklar nedeniyle, genellikle yetersiz teşhis veya yanlış teşhis konulabilir.
Tedavi
Borderline kişilik bozukluğu olan kişiler de tedavi kişiden kişiye değişmektedir ve bazı tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Bu tedavi seçeneklerinden bazıları aşağıdaki gibidir:
Psikoterapi
Psikoterapinin farklı formlar mevcuttur ve bu formlar aşağıdaki gibidir:
• Bilişsel davranışçı terapi (CBT): Bir terapistle çalışmak, hastalar olumsuz veya etkisiz düşünme biçimlerinin farkına varırlar ve zor durumlarını daha net görmelerine fayda sağlar.
• Diyalektik davranış terapisi (DBT): Hastalar, duygularını en iyi şekilde düzenlemeyi ve sıkıntıya en iyi şekilde nasıl katlanabileceğini öğrenmek için hem fiziksel hem de meditatif egzersizlerin yanı sıra becerilere dayalı bir yaklaşım kullanır.
• Şema odaklı terapi (SFT): BPD’nin işlevsel olmayan bir öz-imajdan geldiği fikrine dayanan SFT, hastaların kendilerini nasıl gördüklerini yeniden şekillendirmeye odaklanır.
• Mentalizasyona dayalı terapi (MBT): Hastalara kendi düşüncelerini tanımlamaları ve etraflarındaki insanlardan ayırmalarına yardımcı olan bir konuşma terapisi şeklidir.
• Geçiş odaklı psikoterapi (TFP): Bireyin duygularını ve kişilerarası zorlukları anlamalarına yardımcı olmak için hasta ile terapist arasındaki gelişen ilişkiyi kullanır.
• Duygusal öngörülebilirlik ve sorun çözme sistemleri eğitimi (STEPPS): Sosyal hizmet uzmanı tarafından yönlendirilen ve diğer tedavi biçimlerini destekleme amaçlı bir grup terapisidir.
İlaç
Doktor, BPD ile birlikte ortaya çıkan klinik sorunları tedavi etmek için ilaç önerebilir, ancak günümüzde durumu tedavi edebilecek hiçbir ilaç mevcut değildir. Bazı ilaçlar aşağıdakileri içermektedir:
• Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar): Bu uygulama klinik deney kanıtlarıyla desteklenmemektedir, ancak kişi aynı zamanda bir anksiyeteye veya depresif bozukluğuna sahipse bu ilaç sınıfını kullanılabilir.
• İkinci nesil antipsikotikler ve ruh dengeleyicileri: Bunların BPD semptomlarının bazılarını yönetmeye yardımcı olduğuna dair bazı kanıtlar bulunmaktadır.
• Omega-3’ler: Balık yağında yaygın olarak bulunan omega-3 yağ asitlerinin ruh halini stabilize etmeye yardımcı olduğunu, BPD’de saldırganlık ve depresyon belirtilerini azalttığına dair bazı kanıtlar vardır, ancak daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Ayrıca ön araştırmalar, glutamaterjik, opioid ve oksitoserjik nörotransmitter sistemlerini değiştiren ilaçlar için BPD tedavisinde rol oynayabileceğini öne sürmektedir.
Hastaneye Yatma
Bazı vakalarda intihar girişimi gibi BPD’li kişiler, hastaneler ve psikiyatri klinikleri gibi uzman ortamlarda yoğun tedavi gerektirir. Genellikle yatan hasta tedavisi, ilaç tedavisi ve psikoterapi seanslarının bir birleşimi olur. Kişilerin BPD ile uzun süre hastanede kalması nadir bir durumdur; çoğu kişi sadece kısmi hastaneye yatış veya günlük tedavi programına ihtiyaç duyar.
Kaynakça:
psi.uba.ar
bpddemystified.com
psychcentral.com
nami.org
Yazar: Özlem Güvenç Ağaoğlu