Art Deco tarzı ile geleneksel şövale ressamı olan Lempicka, 1898’de Maria Gorska adıyla, Varşova’da zengin Polonyalı bir anne ve Rus-Yahudi avukat bir babanın kızı olarak doğdu. Ailesi tarafından İsviçre’de yatılı okula gönderildi. Yaz tatillerinde ise babaannesinin yanına İtalya’ya gitti. Bu süreçte de İtalyan ressamları ile tanıştı ve ressamların eserlerini inceledi. Bu vesile ile hayatının geri kalan kısmını bilgilendirecek bir sanat aşkı yarattı.
Bir opera etkinliğinde Rus avukat Tadeusz Łempicki ile tanıştıktan bir süre sonra onunla hayatını birleştirdi.
Hem sosyal hem sanatsal anlamda sofistike ve hareketli bir atmosfere sahip olan Paris’ te kendini oldukça hızlı bir şekilde geliştirdi ve çalışmalarını Fransız galerilerinde göstermeye başladı. 1925 yılında sponsoru olan Emanuela di Castelbarco öncülüğünde Milano’da ilk kişisel resim sergisini açtı. Lempicka, sergiye hazırlanırken altı ay gibi kısa bir sürede 28 adet portre üretti. Bu vesile ile yüksek tebaada çok çabuk tanındı ve yankı uyandırdı. Pablo Picasso, Jean Cocteau, Andre Gide, Violet Trefusis, Vita Sackville-West ve Colette gibi sanatçılarla arkadaşlık kurdu.
1927’de Expiz Internationale des Beaux-Arts’ta Balkondaki Kizette’ adlı eseri için birincilik ödülü aldı. Başarısı ile sevinen sanatçı bir yıl sonra eşi ile ayrılarak bir burukluk yaşadı. Lakin 1934 yılında Baron Raoul Kuffner ile evlendi. İkinci Dünya Savaşı sebebi ile eşiyle beraber Paris’ten ayrılarak Hollywood, Kaliforniya’ya taşındı. Ünlü film yönetmeni King Vidor’un eski evine yerleşerek orada yaşadı ve kısa süre sonra Hollywood’un gümüş ekranının yıldızlarının favori sanatçısı oldu.
1961’de eşi Baron Raoul Kuffner’i kaybeden Lempicka, Houston, Teksas’a taşındı. Güncel sanatsal trendlere daha fazla adım atmak için soyut resimler üretmeye başladı. Ancak, 1962’de çalışmalarını sergilerken, eleştirmenler tarafından kötü bir şekilde karşılandı ve yaşlanan Lempicka, bir ressam olarak kamusal yaşamdan vazgeçme kararı aldı. Çalışmalarını bir daha asla sergilemedi.
Lempicka, sanattan vazgeçtiğinde, ironik bir şekilde Art Deco tarzına yenilenmiş bir ilgi vardı. 1966 yılında Art Deco hareketine tamamen ayrılmış bir sergi düzenlendi. Paris’teki Musee des Arts Decoratifs, Lempicka’nın çalışmalarına ilgi duymaya başladı. 1972’de, Galerie du Luxembourg çalışmalarının önemli bir retrospektifini sundu ve böylece hem Lempicka hem de çalışmaları ilgiyi yeniden kazandı.
1978’de Meksika’da Cuernavaca’ya taşındı ve şık bir mahallede bir Japon mimar tarafından inşa edilen Tres Bambus adlı güzel bir ev satın aldı. 1980’de kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Öldükten sonra külleri Meksika’daki bir yanardağ olan Popocatepetl’in tepesine saçıldı.
En önemli eserleri:
Yeşil Bugatti’de Özportre, Eldivenli Genç Bayan, Yeşil Türban, Dört Nü, Pembe Kizette, Irene ve onun kardeşi, Sarı Elbiseli Kadın, Aziz Moritz, Uykucu, Üstün Anne, Turuncu Türban, Calla Lillies, Mülteciler, Terasta Çıplak, Uzanmış Çıplak, Telefon, Perspektif, Bahar, Kızlar, Analık, İdil, Model, Ametist, Arlette Boucard’ın Portresi, Siyah Elbiseli Kadın, Geniş Kenarlı Şapka, Öpücük, Müzisyen
Kaynakça:
http://www.delempicka.org
Yazar: Börte Büşra Yavuz