Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Yaşam Kalitesi ve Spesifik İçgörüler

0 331

Yaşam kalitesi kavramı sosyal bilimler içinde 1970’li yıllarda doğmuştur. Ayrıca kısa sürede tıp ve sağlık alanına girmiştir ve bu kavram sağlık müdahalelerini değerlendirmek için bir kriter olarak kabul edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, yaşam kalitesini, bireylerin hedeflerine, beklentilerine, standartlarına ve endişelerine ilişkin olarak kültürel bağlamları ve değer sistemlerinde yaşam konumlarına ilişkin öznel algı olarak tanımlamaktadır. Bu çok karmaşık ve eklemlenmiş bir kavramdır ve aslında bu konu hakkında bir genel bakışı derinlemesine incelenip bu kavram netleştirilmelidir. Sentetik olarak, yaşam kalitesinin kişinin fiziksel, psikolojik ve duygusal sağlığının algılanmasıyla, kişisel bağımsızlık derecesiyle, sosyal ilişkilerle belirlendiğini bilmek önemlidir ve kişinin bağlamıyla etkileşim türüne göre değişir. Bu yapının sağlıktan daha geniş olduğunu, eşanlamlı olmadığını ve Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konudaki tanımının muazzam sayıda çalışmadan kaynaklanan unsurları birbirine bağladığını belirtmek de önemlidir.
Yaşam Kalitesi ve Spesifik İçgörülerBu anlamda, sağlıklı olmak, çok sayıda yaşam kalitesi boyutundan biri olarak kabul edilir ve sağlığı kolaylaştırıcı davranışlar, yaşam kalitesinin kendisinin belirleyicileri olarak değerlendirilir. Dahası, yaşam kalitesi tanımı her zaman bireyin fiziksel durumuna atıfta bulunur, ancak yalnızca bir kişinin bedensel işlevlerine dayalı olarak değerlendirilmez. Standartlaştırılmış parametrelerle tespit edilebilir, çünkü ilgili algılanan memnuniyet derecesi ile ilişkili olarak tanımlanır. Bu tür bir tanım, vurguyu nesnel olarak tanımlanabilir işlevsellikten öznellik boyutuna kaydırır; bu iki yönün tespiti, güvenilir bir yaşam kalitesi ölçüsü oluşturabilir. Ayrıca, yaşam kalitesini ölçmek için en yaygın yöntemin anketlerin uygulanmasıdır, ayrıca jenerik ve patoloji için spesifik olarak iki anket türü kullanılır.

Kavramın Gelişimi ve Bilimsel Değerlendirmesine Tarihsel Bakış

Yaşam kalitesine ilişkin tartışma oldukça eskidir. Platon, erken Yunanistan’dan başlayarak, hayatının birkaç yılını vatandaşlar için yaşam kalitesinin ana akım olduğu mükemmel bir hükümet geliştirmeye adamıştır. Ancak yaşam kalitesi tam olarak o dönemde henüz bilinmemektedir. Aslında daha sonra 1970’li yıllarda tanıtılmıştır. Yaşam kalitesini sentetik olarak bir kişinin kendi fiziksel, sosyal ve psikolojik iyiliğinin çeşitli yönleri hakkındaki yargısı olarak tanımlanır. Yaşam boyutlarının kişisel değerlendirilmesinin artan önemi, bu kavramın daha kesin bir tanımının geliştirilmesini ve psikometrik standart testler kullanılarak bilimsel bir değerlendirme ihtiyacını destekler. Böylece, bilimsel bir yaşam kalitesi değerlendirmesi geliştirme girişimi doğmuştur. Dünya Sağlık Örgütü bu nedenle bu yapının titiz bir ölçümünü oluşturmayı amaçlayan özel bir araştırma başlatmıştır.
Bu araştırmayı geliştirmeye yönelik özel ihtiyaç birkaç nedenden dolayı ortaya çıkmıştır. Birincisi, son yıllarda, geleneksel sağlık göstergelerinin (morbidite ve mortalite gibi) ötesinde, sağlık sonuçlarının ölçülmesine genişleyen bir odaklanma olmuştur. Algılanan sağlık ölçütlerinin dahil edilmesi, hastalık ve bozukluğun günlük aktiviteler ve davranışlar üzerindeki etkisi ve fonksiyonel durum / engellilik durumu ölçütleridir. Ayrıca, bu anketlerin hastalığın etkisinin genel bir ölçüsünü sağlamaya başlarken, aslında hastalığın spesifik kalitesini değerlendirmedikleri de unutulmamalıdır.
Hastalıkları ayırt etme bağlamında yaşam kalitesini ölçmek için daha sonra bazı özel anketlerin geliştirilmesinin nedeni budur. Birleşik Krallıkta ve Kuzey Amerika’da pek çok sağlık durumu ölçütü geliştirilmiş olduğu için bir eleştiri ortaya çıkmıştır. Bunların çevirisi diğer ortamlarda kullanımları için oldukça yetersiz ve zaman alıcı görünüyor. Üçüncü önemli neden, yalnızca hastalıkların ve semptomların ortadan kaldırılmasıyla ilgilenen, giderek artan mekanikleşmiş tıp modelinin ötesine geçme ihtiyacıdır. Bu modelin eskimiş olduğu bilinci, sağlık hizmetlerine yeni bir insancıl bakış açısının getirilmesi ihtiyacını güçlendirmiştir. Sağlık hizmetinin, esas olarak, hastanın iyiliğinin birincil amaç olduğu insani bir işlem olduğu yaygın bir şekilde kabul edilmektedir. Artık sadece semptomları ortadan kaldırmakla kalmıyor, daha kapsayıcı ve eksiksiz hale gelmektedir. Bu nedenlerin üstesinden gelmek için Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlığı fiziksel durum, zihinsel ve sosyal refah, sadece hastalık ve halsizliğin yokluğu olmadığını bildirmiştir. Tam olarak 1995 yılında, bu organizasyon, yaşam kalitesini, bireylerin yaşamdaki konumlarıdır. Ayrıca yaşam bağlamlarına, kültürlerine ve değer sistemlerine ve hedeflerine ulaşmalarıyla ilgili olarak sahip oldukları öznel algı olarak kapsamlıdır ve açık bir şekilde tanımlamıştır.
Yaşam Kalitesi ve Spesifik İçgörülerSonuç olarak, yaşam kalitesinin çeşitli boyutlara atıfta bulunduğu çok karmaşık bir kavramdır. Kişinin fiziksel, psikolojik ve duygusal sağlığının algılanması, bireyin bağımsızlık derecesi, sosyal ilişkiler ve kendi yaşam bağlamlarıyla etkileşim türüdür. Tahmin edildiği gibi, bu nedenle yaşam kalitesi kavramı, sağlık ile eşanlamlı olmayan sağlık kavramından daha geniş görünmektedir. Fakat aynı zamanda bu kavramla ve biyopsikososyal bir paradigma kavramıyla iç içe geçmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından verilen yaşam kalitesi tanımı, çok sayıda çalışmayı birbirine bağlamaktadır. Bu şekilde iyi bir sağlık durumunda olmak, yaşam kalitesinin yalnızca bir boyutu olarak kabul edilir. Sağlığı kolaylaştıran davranışlar, yaşam kalitesinin kendisinin yordayıcıları olarak kabul edilir. Yaşam kalitesi kavramını sağlık kavramından ayırmak için bu yönler kabul edilmelidir. Tanımın her zaman öznenin fiziksel durumuna atıfta bulunduğunu belirtmek önemlidir, ancak bir kişinin işlevselliğinin kalitesini tanımlamak yeterli değildir. İkincisi, standartlaştırılmış parametrelerle tespit edilebilir. Çünkü çoğunlukla bu standartlaştırılmış parametrelere göre algılanan memnuniyet derecesi ve fiziksel işlevsellik seviyesi ile ilişkilendirilir.
Vurgu nesnel olarak tanımlanabilir işlevsellik kapsamından öznellik odağına kaydıran bir yaşam kalitesi vardır. Nesnellik alanında hastalık, tanımlanmış bir klinik, fiziksel durum (hastalık) ve farklı işlevsellik alanları (çalışma alanı, psikolojik alan, sosyal alan vb.) olarak tanımlanmaktadır. Yaşam kalitesinin, kültürel, sosyal ve çevresel bağlamda yerleşik olan öznel bir bakış açısına atıfta bulunduğunu dikkate almak da önemlidir. Farklı coğrafi bölgelerde, insanların algısını etkileyebilecek farklı kavramlar ve farklı kültürel değerler olabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaşam kalitesi tanımının, katılımcıların algılanan yaşam kalitesine odaklandığını belirtmek de önemlidir. Herhangi bir ayrıntılı semptom, durum, hastalık ölçüsünü veya nesnel olarak değerlendirilen sakatlığı gerektirmez. Bunun yerine hastalık ve sağlık müdahalelerinin kişinin yaşam kalitesi üzerindeki algılanan etkilerini gerektirir. Bu bakış açısıyla yola çıkarak, bu çok boyutlu kavramın bireyin sağlık, psikososyal ve yaşamın diğer yönleri hakkındaki algısını birleştiren bir değerlendirmesi geliştirilmiştir. Birkaç yıl boyunca, yaşam kalitesinin bireysel açıdan gözlemlenmesinin ötesine geçmenin önemi de vurgulanmıştır ve 2003 yılında bir İtalyan araştırmacı olan Ingrosso, bu alanda kolektif ve sosyal bir araştırmayı teşvik etmişlerdir. Özellikle, yaşam kalitesi konusunun yerel bir topluluk ve onun dinamikleri hakkındaki bakış açısını karakterize edebileceğini belirtmektedir.
Yaşam kalitesinin bu daha geniş tanımında, toptan bir nüfusun bireylerinin, belirli kişisel ve kolektif donanımların kendi yönelimleri ve deneyimlerine dayalıdır. Bu nedenle kendi ihtiyaç ve değer ölçeğine göre karşılaştırılması hakkında yaptıkları değerlendirmeyi ifade eder. Belirli bir yerel topluluğun vatandaşlarının, belirli bir coğrafi bölgede uygulanan politikaların veya müdahale komplekslerinin yeterliliği veya yetersizliği hakkındaki yargılarını nasıl ifade edebileceklerini örnek olarak ortaya koymuştur. Ayrıca son yıllarda yaşam kalitesi tartışmalarının genel olarak kısmen kaybolduğuna dikkat çekmiştir. Tartışma aynı zamanda nesnel bileşenin genişletilebilirliği ile öznel olan arasında bölünmüş, böylece terimin ilk olarak 1970’li yılardan itibaren kullanıldığı kolektif, bağlamsal, ilişkisel ve işlemsel değerlendirme anlayışı hakkındaki bakış açısını Yaşam Kalitesi ve Spesifik İçgörülerkaybetmiştir. Böylelikle bilimsel araştırma, bu konudaki kolektif bilgiyi değiştirebilir. Vatandaşları doğrudan veya dolaylı olarak kendi beklentileriyle tutarlı müdahale hatları ile ilgili bazı yönler hakkında düşünmeye teşvik edebilir. Bu nedenle, yalnızca göstergeler ve anketler gibi nicel yöntemler değil, aynı zamanda niteliksel araştırmalar ve katılımcı araştırma-süreç yöntemleri gibi dinamik anketler de bu anketlerin amaçları için yararlıdır. Günümüzde yaşam kalitesinin sosyal yönü giderek daha fazla mevcuttur. Bu nedenle artık yaşam kalitesi kavramı, bir kasabanın az çok arzu edilen ekonomik ve sosyal çevresine atıfta bulunur. Genellikle yaşanabilir ve yaşanabilirlik terimleriyle sıkı sıkıya ilişkilidir. Bir metropol veya bir ülkede günümüzde bu terimler ortak dilin bir parçası haline gelmiştir.

Kaynakça:
researchgate.net/publication/289641702_The_concept_of_quality_of_life
pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9095459/

Yazar: Özlem Güvenç Ağaoğlu

Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku