Hem bal arıları hem de yaban arıları eklembacaklılar (Arthropoda) şubesine ve Hymenoptera (zar kanatlılar) takımına aittir ve bu çok benzer iki canlıyı tanımlayan bazı özellikler bulunmaktadır. Yuvalarını yaptıkları yer bakımından eşek arıları ve arılar arasında büyük farklar vardır. Her ikisi de Antarktika hariç her kıtada bulunur. Bir piknikte iken çevrede vızıldayan ve bazen sokan, can acıtan bir arı türünün yaban arısı olma olasılığı daha yüksektir. Çünkü yaban ya da eşek arısı genellikle daha saldırgandır ve insanların yiyeceklerini aramak için halka açık alanlarda bulunurlar. Normal arılar daha yumuşak huyludur. Piknikte, kişilerin elindeki sandviçe ya da başka bir yiyeceğe değil çiçeklere odaklanırlar. Her iki böceğin 25.000’den fazla türü vardır ancak bunları ayırt etmenin nispeten basit birkaç yolu vardır. Yaşam şekillerini, görünümlerini, yaban arıları ve arılar arasındaki farkların ne olduğunu bilmek onlarla talihsiz karşılaşmaları önlemeye yardım edebilir, yaşanılan çevredeki arıların kontrolünü kolaylaştırabilir, en doğru yöntemin tespit edilmesini sağlayabilir.
Yaban Arılarının Yapıları, Yuvaları ve Sokma Özellikleri
Hem yaban arısı hem de bal arıların birçok türü olmasına rağmen en yaygın arılar bal arıları ve bombus arılarıdır; yaygın yaban arıları ise kâğıt eşek arısı ve sarıca adıyla bilinen Avrupa eşek arılarıdır. Türkiye’de her yerde görülebilirler.
Arılar ve yaban arıları arasındaki farkı anlamanın bir yolu görünümleridir. Yaban arıları dünyada geniş dağılım gösteren yapıları iri olan, sarı renkli, sarı, siyah çizgilere sahip arılardır. Yaban arılarının bazıları siyah ya da beyaz renkli olabilir. Uzunlukları 25-30 milimetreyi bulabilir. Kanat uzunlukları gövde boyları kadardır. Avrupa eşek arıları çok zararlı bir türdür, uzunlukları 40 milimetreyi bulabilir. Karın kısımları kahverengi çizgili, portakal rengidir. Kolonilerindeki işçilerin sayısı 700’ü bulabilir. Yuvalarını ya da kovanlarını çalılıklara, binaların kenarlarına, çatı katlarına, ahırlara, duvarlardaki boşluklara yapabilirler. Bu arı türü ağız parçalarıyla ısırırken aynı zamanda sokabilir. Savunma durumuna geçtiklerinde yuvada bulunan tüm arılar harekete geçebilmektedir ki bu durum insanlar açısından çok tehlikeli olabilir.
Yaban arıları daha ince gövdelidir. Arı herhangi bir kişiyi sokarsa, muhtemelen belinin eğrisine ya da bacaklarının şekline dikkat edilmez fakat dikkat edildiğinde onu tanımlamaya yardımcı olacak bazı belirgin özellikler fark edilir. Yaban arıları bel bölgesinde daralan ince bir gövdeye sahiptirler. Parlak görünürler ve pürüzsüz bir vücut yüzeyleri vardır. Yaban arıları uçuş sırasında aşağıya sarkan arka bacaklara sahiptir ancak uçma sırasında bir bal arısının arka bacakları görülemez. Yaban arıları çiçeklerin tozlaşmasında (polinasyon) görev almaz, ayrıca bal yapmaz.
Yaban arıları ekosistem için yararlıdır. Yaban arıları, yuvadaki yavrularını beslemek için diğer böcekleri yakalayan, popülasyonları kontrol eden etobur yırtıcılardır. Sinekler, cırcır böcekleri, tırtıllar ve diğer böceklerdeki azalmaların nedeni eşek arılarıdır. Yetişkinler bazen nektar veya polenle beslenirken, yavrularını böcekler, eklembacaklılar, sinekler ve hatta tırtıllarla beslerler. Bu nedenle tarımda zararlı olan canlıların ortadan kalkmasında önemli bir rol oynadıkları, ekosistem için yararlı oldukları söylenebilir. Bunların dışında balık, et, tatlı, şekerli besinleri de tüketen yaban arıları piknik yapılan alanlarda çöp tenekelerinin yakınında bulundukları için rahatsız eden hayvanlardır.
Yaban arıları yuvalarını yarıklara, sapa yerlere yapar. Yaban arıları yuvalarını odun liflerini çiğneyip tükürükle karıştırarak yaptıkları hamur benzeri bir salgıdan inşa ederler. Sarıca ya da Avrupa eşek arıları birbiri üzerine bir dizi petek oluşturur ve onları yumuşak katmanlardan oluşan bir zarfla çevreler. Kraliçe ya da ana arılar yumurtalarını sayıları az olan petek gözlere bırakırlar. Yaban arıları yuvalarını yarıklar arasında, sapa yerlerde inşa etme eğilimindedir. Yaban arılarının kraliçesi yuvalarını yalnız başına yapmaktadır. Çalılıklara, alçaktaki ağaç dallarına, kovuklara ya da duvardaki oyuklara, kemirgenler gibi hayvanlardan geri kalan deliklere, nadiren yerin altına yaptıkları yuvaları bazen bir kova kadar büyük olabilir. Kâğıt eşek arısı türü neredeyse her yatay yüzey alanının altında çevreleyen zarf olmadan tek bir kağıt petek oluşturur. Bir kolonide 25.000’e yakın yaban arısı bulunabilir.
Bir yaban arısı bir defadan fazla sokabilir. Yaban arıları çenelerindeki üst çenelerindeki (mandibula) güçlü dişlerle ısırırlar ama zor durumda kaldıklarında zehirli olan iğnelerini batırırlar. Hem arılar hem de yaban arıları, zehirlerini (venom) vücutlarına bağlı bir iğne ile enjekte ederler. Normalde yaban arıları insanları çabuk sokmaz. İğnedeki zehir sokma sonrası kişilere yoğun ağrı verir, bazı kişilerde ağır olabilen alerjik tepkilere neden olabilir. Yaban arısının iğnesi, bal arılarının iğnesi gibi dikenli değildir, bu yüzden yaban arıları ve çoğu arı, zehri cilde pompaladıktan sonra iğneyi çıkarabilir ve sonra uçup gidebilir. Sokanlar dişilerdir ve çok defa sokabilir.
Bal Arılarının Yapıları, Yuvaları ve Sokma Özellikleri
Bal arıları özellikle arı yetiştirenler tarafından korunmaktadır. Bal arıları ekosistemdeki rolleri bakımından çok değerlidir. Uzunlukları 1,2 santimetre kadardır. Göğüs ve baş bölümleri kıllıdır, renkleri genellikle sarı tonlarındadır. Kovanlarında kraliçe ya da ana arı, 100.000 kadar işçi arı ve 500-1000 arası erkek arı bulunmaktadır. Hem kraliçe hem de bal yapmak dâhil kovanın tüm işlerini yapan işçi arılar dişidir ancak işçiler kısırdır. Erkek arıların bal yapma görevi bunmaz. Dişi arılar yumurtaların döllenmesiyle, erkek arılar ise döllenmeyen yumurtalardan gelişirler. Bal arısı sürüleri uçarak bir dal üzerinde kümelenebilirler. Bir bal arısı kolonisinde 30.000’e yakın hatta daha fazla arı bulunabilir.
Bal arılarının dövdeleri daha dolgun ve kıllıdır. Bal arılarının vücudu eşek arısından daha dolgun ve daha kıllıdır, arka bacakları daha düzdür. Arılar, polen toplamak ve dağıtmak için hayatlarının çoğunu çeşitli bitki ve çiçekleri ziyaret ederek geçiren tozlayıcılardır. Arıların arka ayaklarında yaban arılarında bulunmayan polen sepeti vardır. Gelişmekte olan yavrularını nektar ve polenle beslerler. Tüylü bedenleri ve düz bacakları, polenleri bir bölgeden diğerine taşırken tutmaları için idealdir.
Bal Arıları Çiçeklerin Tozlaşmasından Sorumludur: Arılar çiçeklerdeki nektar ve polenlerle beslenirler, aldıkları nektarı bal ve balmumuna dönüştürürler. Bazen çöplerdeki tatlı artıklardan yiyecek alırlar. Bal arılarının meyve ağaçlarının, sebze bitkilerinin, baklagillerin ve süs çiçeklerinin tozlaşmasının % 80’inden sorumlu olduğu tahmin edilmektedir.
Bal arıları yuvalarını kendi üretir. Arılar yuvalarını üst üste yığdıkları bal mumu hücrelerinden (altıgen prizma şeklindeki gözlerden) inşa ederler, bir dizi dikey petek yaparlar. Üretilen ballar bu peteklere doldurulur. Çoğu bal arısı yuvalarını kendileri üretir. Duvar ve ağaç oyuklarında yuva yapabilirler, bacalarda, çatılarda yaşayabilirler ancak bugün yuvalarının ya da kovanlarının çoğu insanların yaptığı prefabrik kovanlar şeklindedir.
Bal Arıları Soktuktan Sonra Ölür: Kraliçe arı ile işçi arılar iğneye sahiptir ancak erkek arıların iğnesi yoktur. Bal arıları zor durumda kalmadıkça insanları ya da kedi, köpek gibi hayvanları sokmaz, soksalar bile zehirsizdirler. Bal arısının iğnesi dikenlidir ve ete yapışır. Bal arısı uçmaya çalıştığında iğnesi yerinden çıkmaz, deride kalır, vücudundan kopar. Bu sebeple yaban arılarının yaptığı gibi bir defadan daha fazla sokamazlar. İğne bal arısının sindirim sistemine bağlı olduğu için, sokan arı sonunda travmadan ölür.
Bombus arıları bal arılarına benzer. Bombus arıları genellikle bal arılarıyla karıştırılır. Bu arılar da bal yapar (bal arılarına göre az) fakat görünümleri bal arılarına göre daha tüylü ve büyüktür. Bazen bu arılara büyüklükleri nedeniyle “eşek arısı” denilse de aslında eşek arısı değillerdir. 250’ye yakın türe sahiptirler, ülkemizde fazla görülmez. Çoğunlukla ılıman iklimlerde, Afrika’nın çeşitli bölgelerinde yaşarlar. Kuyruklarının uç kısmında altın renkli çizgiler ile koyu renkli çizgiler mevcuttur. Bu arı türleri terk edilmiş fare ve kuş yuvalarına, duvarlardaki küçük oyuklarda, hangarların altında, bozulmaya uğramamış kompost yığınları gibi yerlerde kovan yaparlar. Bombus arıları da bal arıları gibi birçok bitki türünün tozlaşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bombus arılarının kraliçelerinde ve işçilerinde iğne bulunur, bu nedenle sokabilirler ama soktuktan sonra ölmezler. Parfüm, ter, sabun gibi kokulara duyarlıdırlar, bu kokuları üzerinde taşıyan kişiler daha çok sokulma riski altındadır.
Soğuk Havanın Arılar Üzerindeki Etkileri
Serin sonbahar aylarında yaban arılarının beslenme tercihleri böceklerden ve diğer protein kaynaklarından karbonhidratlara doğru kayar. Sonbaharda bir futbol maçına veya daha küçük çaplı bir müsabaka alanına gidenler çevrede yaban arılarının ya da sarıca arıların uçtuğunu, gazlı içecek kutularına ve çöp kutularına konduğunu fark edecektir çünkü yiyebilecekleri tatlı bir şey ararlar. Yaban arıları ve bombus arıları kolonileri soğuk iklimlerde kışın hayatta kalmazlar, sadece yeni, genç kraliçe arılar, sıcak kalabilecekleri her yerde gizlenerek kışın soğukta hayatta kalabilirler. Kısır olan işçi arılar ilkbaharda ya da yaz ayının başında ortaya çıkıp yuva yapımını devam ettirir. Erkek arıların ortaya çıkma zamanı yaz sonlarıdır. Kraliçe arı yumurtalarını bırakmayı sürdürür. Erkek arılar ile yeni kraliçelerin eşleşmesi sonbahar başına denk gelir. Yetişkin erkekler bir dişi arıyla çiftleşir, Döllenen dişi arı kış bitinceye kadar uyur, bu dişi sonraki sene kraliçe olur. Sonbaharda bir yaban arısı kolonisinde 1000’den fazla arı bulunabilir. Kışın yuvadaki bütün erkekler ve işçi arılar yok olurlar. Bal arısı kolonileri bir yıldan fazla yaşayabilir.
Kaynakça:
https://animals.howstuffworks.com/insects/bee-vs-wasp.htm
https://sciencing.com/difference-between-wasps-bees-4578394.html
https://www.arasindakifark.net/bal-arisi-ve-esek-arisi-farki-nedir-nasil/
Yazar: Müşerref Özdaş