Cumhuriyetin ilk yıllarından beri çıkış noktası olarak (devletçilk ilkesini kullanarak) ekonomik atılımlar ve gelişimlerin sağlanmak istendiği Türkiye’de özelleştirmelerin ve kamunun ekonomiye müdahalesinin ve ekonomideki etkisinin büyük rolü vardır.Tarım ve hayvancılık eksenli ekonomide özelleştirme veya piyasadaki devlet elinin fazla hissedilmemesi ve bunların yanında üretim yapılan alanlardaki dışa kapalılık ve kendi ürettiğini kendi tüketme döngüsü cumhuriyetin ilk yıllarında özelleştirme ve piyasaya müdaha ya da devletin piyasada bulunması gibi konular ülke ekonomisinde dikkat çekecek ya da gidişatı belirleyecek unsurlar olaraka göze batmamaktır.Fakat artan nüfus, küreselleşen dünya ve ekonomi, siyasi , sosyal ve kültürel ilişkiler ve etkileşimler , teknolojinin gelişmesi gibi bir çok unsur Türkiye’de ve dünyada ekonominin yapısının değişmesine ve ekonomi politikalarının değişmesine yol açmıştır.
2017 yılı itibariyle bazı kesimler tarafından hala önemi kavranamamış “özelleştirme” kavramının aslında ülke ekonomisi ve refahı açısından ne kadar önemli olduğunu , her fırsatta dile getirilen Avrupa ülkesi veya batılılışama ve modernleşme gibi ütopyalarının gerçekleşmesi için çaba sarfedenlerin özelleştirmeye karşı çıkması abesle iştigal etmekle birlikte mantıklara sığmayan bir yaklaşımdır.Şu anda dünya ekonomisini elinde bulunduran birçok Avrupa ülkesinin ve Amerika’nın özelleştirme konusunda yaptığı çalışmalar ve bu özelleştirmelerden aldığı verimler göz ardı edilerek bazı kesimin siyasi politika aracı olmuştur.Ülkenin bu ülkelere peşkeş çekileceği hakkında milliyetçi yaklaşımlarla beraber dışa kapalı ve kısır bir ekonomi politikası güdülmesi birçok kurum ve kişi tarafından savunulan ama dünyada pek “para” etmeyen düşüncelerdir.
Birçok gelişmiş ülkenin ki bu gelişmişliklerinin nedenlerinin başında serbest piyasa ekonomisi vardır özelleştirme konusunda hızlı ve kesin çözüm getiren kararlar alması sonucunda ülke ekonomileri ileriye doğru bir gelişme sağlamış ve serbest piyasa ekonomisine geçerek devletin ekonomideki payını ve müdahalesini azaltarak hatta sıfıra indirerek küreselleşen dünyada ekonomiyi de rahatlatarak geniş alanlara yaratmıştır.
Ülkemizde hala belirli siyasi kaygılarla özelleştirmeye karşı çıkılmakta ,memleketin yabancı sermayeye ya da kapitalist düzene satıldığı kanısı 2017 yılında bile dile getirilmekte ve hiç bir dayanağı olmayan sığ düşünceler olarak kulaklara çalınmaktadır.Bu kesimin amacı ekonomideki gelişmişliğin ya da serbestliğin otoriteyi sarsacağı ve ekonomik manevraların yapılmasında ortaya çıkan genişliğin bu manevraları engelleyeceği kanısını taşımalarıdır.Devletin ekonomideki rolünü azaltırsa genel-geçer otoritesini yitireceğini ve müdahale aracı olarak ekonomiyi kullanamaması endişesini taşımaları Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin gelişmesine engel olmaktadır.
Yazar:Enes Eker