Gökyüzünün geceleri karanlık olmasının nedeni güneş ışığının Dünya’nın karanlık kısımlarına ulaşamaması şeklinde yorumlanabilir. Ancak sebebi çok daha karmaşıktır. Gece vakti gökyüzünün niye karanlık olduğu senelerce bilim insanlarının zihnini meşgul etmiştir. Ancak geçen yıllarda yaşanan bir takım bilimsel gelişmelerden sonra cevaplanabildi. Yapılan bir takım gözlemler uzayın büyük ölçekte olan yapısının izotropik olduğunu göstermektedir. Gökyüzünde her hangi bir yöne doğru bakıldığında homojen bir dağılım görünür. Eşit alanlarda neredeyse aynı sayıda galaksi ve yıldız vardır. Öyle ki hangi yöne bakılırsa bakılsın, göz o yöndeki bir yıldızdan ışık alır. Daha uzak olan bir yıldızdan gelen ışık miktarı daha az olacak ancak daha uzak olan mesafelerdeki yıldızların miktarı daha çoktur. Dünya uzayda bulunan bir nokta olarak düşünülürse, Dünya’ya eşit olan uzaklıktaki noktalar bir kürenin yüzeyini oluşturacaktır. Kürenin alanı, yarıçapının karesi ile doğru orantılı olduğu için Dünya’ya olan mesafe iki katı oranına çıktığı zaman o uzaklıkta bulunan yıldızların sayısı da matematiksel olarak dört katına çıkacaktır. Fakat yıldızlardan ulaşan ışığın miktarı ise arada olan mesafenin karesi ile ters orantılı olacak şekildedir. Dolayısı ile Dünya’ya farklı mesafelerden ulaşan ışık miktarları aynı olmalıdır.
Ancak geçmiş zamanlarda evrenin sonsuz bir yapıda olduğu düşünülüyordu ve bu durum bir paradoksa neden oluyordu: Herhangi bir uzaklıkta bulunan yıldızlardan eşit miktarda ışık Dünya’ya ulaşıyor ise ve evren sonsuz bir yapıda ise gökyüzü geceleri de aydınlık olmalıydı. Olber’in paradoksu üzerinde yorum yapan kişilerden biri de Amerikalı ünlü edebiyatçı Edgar Allan Poe idi. Poe, gece vakitleri karanlık olmasının nedeninin, kâinatın sadece bir bölümünün gözlemlenebilmesi olduğu savını öne sürdü. Eğer ışık uzay üzerinde sonlu bir hız ile yol alıyor ise ve evrenin bir yaşı da var ise (uzayda sonsuzluk olsa bile) sadece belli bir hacmin içinde olan yıldızlardan gelen ışık Dünya’ya ulaşır. Poe’ya göre bu hacim içinde yer alan yıldızların yoğunluğu gece vakitleri de gökyüzünün aydın olması için tek başına yeterli değildi. Bu düşünce doğru bir düşüncedir, ancak Olber paradoksu çözümlemesi için tek başına yeterli bir düşünce değildir. Büyük Patlama gerçeği yeni bir paradoks doğmasına sebep oluyor. Big bang olayından kısa süre sonra bütün evren çok sıcak bir yapıdaydı ve ışık ile doluydu. Uzayda bulunan her nokta yıldız yüzeyi kadar parlak bir yapıdaydı.
Böyle bir durumda bugün uzayda bir yöne bakıldığında Büyük Patlama’dan arta kalan bir miktar ışığı görmek gerekirdi. Bu paradoksun çözümü evrenin genişlemekte olduğu gerçeği ile olur. Esasen uzay boşluğunda her yönde Büyük Patlama’dan arta kalmış bir miktar ışık vardır. Ancak evrenin genişlemesi sebebi ile, kozmik mikrodalga artalan ışıması şeklinde adlandırılan ışığın dalga boyu da günümüze değin uzamıştır. İnsan gözleri, ışık tayfının mikrodalga alanında kalan artalan ışımaları algılayamamaktadır. Özetleyecek olursak; gece gökyüzünün karanlık oluşunun en önemli nedeni, evrenin genişlemekte ve sonlu olmasıdır.
Kaynakça:
https://www.fizikist.com/uzay-neden-karanliktir/
Bilim Dergisi
Yazar: Taner Tunç