20. yüzyılda en belirgin görüntü ve optik efektleri sunan Vasarely, 1906’da Macaristan’ın Pecs kentinde doğdu. Doğduktan kısa bir süre sonra ailesi ile birlikte Slovakya’da Piestany’e taşındı.
1925 yılında Eötvös Lorand Üniversitesi’nde tıp fakültesinde eğitim görmeye başladı. Ancak iki yıl sonra ressam olmak için okulu bıraktı. Bauhaus’un saygın avangard sanatçı ve savunucusu olan Sandor Bortnyik’in özel akademisine kaydoldu. Gerçekten de, Bortnyik’in okulunun bilindiği gibi, bazen geometrik soyutlama ilkelerine ve güzel sanatlardan ziyade uygulamalı olarak Alman Bauhaus’un Macar eşdeğeri olarak kabul edildi. Bortnyik Walter Gropius, Theo Van Doesburg, Laszlo Moholy-Nagy, Piet Mondrian, De Stijl sanatçıları ve Konstrüktivizm üzerine ders verdi. Bu süre zarfında Vasarely, Claire Spinner ile tanıştı ve evlendi.
1930’da Paris’e yerleşmek için Budapeşte’den ayrıldılar. Takip eden yirmi yıl boyunca, Vasarely ticari bir sanatçı olarak, reklam, haber ajansları için posterler ve ilaç firmaları için logolar yarattı. Pratik ve teorik eğitimi, onu geometrik ilkeler ve kromatik kalıpları denemesine sebep oldu, ancak daha sonraki çalışmalarının ayırt edici stili henüz gerçekleşmemişti.
Genç, fakir, bohem ressamın klişeleşmiş imgesinin aksine, Vasarely’nin grafik tasarım kariyeri, Paris sanat dünyasının göreceli olarak izole edilmesiyle kendi yaratıcı projelerini özel olarak sürdürmesi için yeterli bir gelir yaratıyordu. Üç boyutlu çalışmalarda perspektif, gölge ve ışık etkilerini denedi. Renk ve optik biliminin yanı sıra astrofizik, görelilik ve kuantum mekaniğinin bilimsel prensiplerini inceledi. Fizikte yaratıcılığını canlandıracak ilkeleri buldu. Vasarely’nin kompozisyonu, kariyeri boyunca titiz ve objektif kaldı. Sanatı tıpkı bilim gibi devam eden, rasyonel bir deney süreci olarak algıladı.1933-1938 yıllarında Siyah ve beyaz zıtlıklara sahip bazı parçalar yarattı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1942-1944 dönemini Lot vadisinde Saint Cere’de geçirmiş olan Vasarely, Paris’in güney eteklerinde bulunan Arcueil semtinde bir stüdyoyu devralmak üzere Paris’e döndü. Bu hareket, sanatsal tarzındaki derin değişimin başlangıcını işaret etti. 1947-1951 döneminde, belirli iki boyutlu geometrik formların mekan ve derinlik duyusal algılarını oluşturabildiğini ve hatta hareketin optik yanılsamasını yaratabildiğini fark etti. Daha sonra bu keşfi Fransa’nın güneyindeki Belle-Isle ve Gordes-Kristal bölgelerindeki tatiller sırasında yapılan çalışmalarına aktardı: “Güney kasabaları ve köyleri, yoksun bir güneş tarafından yutulan […] çelişkili perspektif “. 1940’ların başında, Vasarely Denise Rene ile birlikte bir sanat galerisi kurdu.
1950’lerin başlarında Vasarely, ilk çalışmalarında grafik ve figüratif tarzını tamamen soyut resimlerden yana bırakmıştı ve müteakip on yıl boyunca, sanatçıların geliştirdiği Kinetik Sanat prensiplerini genişleterek, statik formlarda hareketi resmetmeye odaklandı. Op Art hareketinin teorik temeli de, en etkili biçimde Vasarely’nin Manifeste Jaune’sinde ortaya konuldu.
1954’te Venezüella’daki Karakas Üniversitesi için bir dizi mimari duvar tasarladı. Bu projeler, sanat ve mimarlığın karşılıklı bağımlı olduğu inancını dile getirdi.1955 tarihli “Sarı Manifestosu”, “saf biçim ve saf rengin dünyayı simgeleyebileceği” inancını dile getirdi. Bu ifade, Vasarely’nin Marcel Duchamp, Alexander Calder, Jesus Rafael Soto, Jean Tinguely ve diğerlerinin yanında yer alan Galerie Denise Rene’de düzenlenen Kinetik Sanat sergisi Mouvement için yayınlandı.
1959’da Fransız vatandaşı oldu.1960’ların başlangıcında, Vasarely, sanatının çoğunun temel yapı taşları haline gelen, potansiyel olarak sonsuz değiştirilebilir birleşik bir dizi ünite olan eserine “Alfabe Plastiği” adını verdi. 1960’larda, belki de en etkili eserler dizisi olan “Planetary Folklore” dizisini yaratmak için alfabe kullanıldı. Bu sayede, herhangi bir izleyicinin kendisiyle aynı şekilde etkileşimde bulunacak görsel efektler oluşturması amaçlandı.1961’de Victor ve Claire, hayatının sonuna kadar Vasarely’nin kaldığı Annet-sur-Marne’a taşındı. 1964 yılında Guggenheim Ödülü’nü, 1965’te de Sao Paolo Bienali Birincilik Ödülü’nü aldı.1966-1970 döneminde, Montreal’deki 1967 Dünya Fuarı’nda Fransız Pavyonu da dahil olmak üzere çeşitli mimari projeler üzerinde çalıştı.
1969’da, “insanın bilinçli bir yaratık haline geldiğini, bilgi, materyalist ve sosyal düşünceyi susturduğunu”, sanat, bilim ve yaşam üzerine rasyonel ve insani bakışlarını özetleyen bir bildiri yazdı. 1970’te, Fransa’nın Gordes kentindeki Vasarely Vakfı’nın yanı sıra çalışmalarına ayrılmış büyük bir müze açtı. Takip eden yıllarda müze ve vakıf ağı büyüdü, 1976’da Pecs’in çocukluğundaki evinde Vasarely Müzesi açıldı ve 1980’lerde Amerikan, Alman ve Norveç Vasarely Vakfı kuruldu. Gordes’teki vakfın genel merkezini, çeşitli mimari kavramları keşfetmek için kullandı – Alfabe Plastiğinin kentsel planlamada da kullanılabileceği düşüncesine dayanarak – bir dizi eğitim ve araştırma programı oluşturdu. Hala enerji ve icatla dolu olan Vasarely, bir sanat eserine dayanan konseptin, onun gerçekleştirilmesinden daha önemli olduğunu her zamankinden daha çok ikna oldu.
Bilimsel titizliği manevi inançlarla tamamlanmış bir hümanist olan Vasarely, tasarladığı evrensel sanatsal kelime dağarcığının dünyayı daha iyi bir yer haline getirebileceğine gerçekten inanıyordu.
Sanat eleştirmeni Roberta Smith, “Vasarely’nin sanat dünyasındaki görünürlüğünün 1970’den sonra hızla düşmesine rağmen, kendi küçük sanat imparatorluğunun merkezi olmaya devam ettiğini” yazdı. 1980’lerde Op sanatının popülaritesi önemli ölçüde azaldı ve zamanının giderek daha fazlasını müze ve vakıf ağını yönetmeye adadı. Budapeşte Görsel Sanatlar Fakültesi’nde profesör oldu. 1990’ların ortalarında Vasarely’e prostat kanseri teşhisi kondu ve çeşitli tedavilere başladı.
Victor Vasarely, 1997 yılında 90 yaşında iken Paris’te hayatını kaybetti.
Kinetik Sanat’ın hareket etmek zorunda olmadığını fark eden ilk modern sanatçıydı. Bunun yerine, statik formlarda hareket önermek için geometrik efektler kullanan sıra dışı bir dizi resim ve heykel yaptı. Vasarely’nin öncü teknikleri 1960’ların Op sanat akımını etkilemiyor, aynı zamanda bütün bu ruhsal halini tanımlamaya da yardımcı oluyordu.
Konstrüktivist ve Beton Sanatı akımlarındaki öncülleri gibi, Vasarely modern sanat için evrensel bir görsel kelime oluşturmak istedi. 1960’larda, sonsuz olarak değiştirilebilen bileşimsel öğelerin “Alfabe Plastiği” adını verdiği şeyi geliştirdi. Bu küçük, kare birimlerin her biri, şekil ve zeminin, herhangi bir şekilde değiştirilebilen, akla gelebilecek herhangi bir düzende düzenlenebilen basit bir kombinasyondan oluşuyordu. Vasarely’nin çalışmasının bu yönü, tüm topikal referansları ortadan kaldırarak, görsel efektleri herhangi bir izleyici ile aynı anlama gelmek için basit kullandı. Sanatın ulusal ve kültürel sınırlar arasında iletişim kurması için İkinci Dünya Savaşı sonrası bir meseleyi örnekledi. Bu sayede Vasarely, “diye adlandırdığı şeyi yaratmaya çalıştı.”
Konstrüktivizmin bir öğrencisi olarak Vasarely, sanatın ve mimarlığın üst üste gelmesini araştırarak sanatın toplumda işlevsel bir amacı olması gerektiğine inandı. Mimari mekanlar için özel olarak duvar resimleri ve diğer görsel unsurları tasarlamanın yanı sıra, görsel iç içe geçmiş kompozisyon bileşenlerinin şehir planlamasında kullanılabileceğine, iç mimarlık, sokak tasarımı vb. düzenlilik ve çeşitlilik özelliklerinin birleştirilebileceğine inandı. Virtüöz teknik kesinliğini bilimsel bir bilinçle birleştirerek; derinlik, perspektif ve hareketlerin yanıltıcı, titrek etkilerini yaratarak, görsel form ile oynadı.
Yapıtlarında görsel bir devinim vardır.
En önemli eserleri:
Zebra, Sophia, Vega, Alfabe, Vega-Nor, Ambigu, İki, Ondho, Riu-Kiu-Cı, Kaplanlar, Satranç Tahtası, Bora, Ezinor, Yapoura, Bhiadn, Orion, Karayip Denizi, Yahwarl, Yüksek Kule, Keiho, Zoeld, Quasar Günü, Kaglo, Dva-Dva, Orion Gris, Chey Pyr, Kateau, Cassiopee, Kompozisyon Kare Kabartma
Kaynakça:
http://www.theartstory.org
Yazar: Börte Büşra Yavuz