İngiliz roman yazarı ve eleştirmeni Virginia Woolf, modernist fikrin ve akımının en etkili yazarlarından biridir. Kendi çağdaşları James Joyce, William Faulkner ve diğerleri ile birlikte Woolf da yeni öyküleme teknikleri ve temasal yaklaşımlarıyla roman anlayışını kökten değiştirmiş bir anlayışa sahiptir. Bunun yanında Woolf’un İngiltere entelektüel yüksek sosyetesine dahil olmasıyla da önemli bir kültürel kişilik haline gelmiştir.
Aile ünvanı ile Adeline Stephen bu dahil olduğu sosyete standartlarıyla bir Londra ailesinde dünyaya geldi. Cambridge eğitimli yazar ve editör olan babasının kütüphanesi baştan sona okuyup kendisini oldukça geliştirdi. Annesinin kaybının ardından hayatının geri kalanında hep depresyon ile mücadele etmiş ve sinir krizleriyle sık sık zorluklar yaşamıştır. Bu ağır depresyonun getirdiği yalnızlık ve yalıtılmışlıkla üretken bir biçimde yazılarını yazmaya başladı ve otuz yaşında evliliğe adım attı. Hayat arkadaşı ile birlikte kendi eserlerini ve başka da yazarların kitaplarını basım ve dağıtım için küçük bir yayınevi kurdular. Kültürel çevrenin etkisiyle aslında çift, liberal Londra entelektüel fikir birikiminden etkilendiler. Uzun yıllar hafta içi belirli bir akşam Londra merkezdeki Virginia’nın kız kardeşinin evinde entelektüel toplantılar düzenlediler. Gelen misafirler arasında Lytton Strachey, John Maynard Keynes, T.S Eliot, A.Huxley gibi isimler vardır. Bu entelektüel Bloomsbury semti grubu çoğunlukla felsefe, politika, estetik ve edebiyat konularını tartıştılar.
On dokuzuncu yüzyılın fikri alt yapısı ile edebiyat ilkelerinin savaş sonrası fikri meseleleriyle yüz yüze geldikleri dünyayı tarif etmekle yetersiz kalmış görünüyordu. Kendi toplulukları da buna inandılar. Değişen bu dünyayı yorumlamak için bütünüyle yeni bir çerçeve geliştirmeye karar verdiler. Woolf’un Mrs. Dollowoy romanında kendi yarattığı bir karakterin düşüncelerinin akışına müdahale etmeden tasvir etmekle yani bilinç akışı tekniğini uygulayarak yeni bir yöntem geliştirdi. Romanda bir kadının parti için hazırlık yapmasını konu alan temada basit bir kurgu karakterlerin iç seslerinden daha az önemi oldu. Farklı insanların zihinlerinin içindeki ve dışındaki öyküleyici değişmelere rağmen bu karakterler bir noktada birbirleri ile ilgili olup düşünceleri de aynı sayfalarda birleşmiştir.
Woolf insanların zaman akışında geçmiş yıllardan süre gelen zamanı algılam konusunda çok ilgilidir.Deniz feneri romanında ilk bölümü bir gün içine ve tek bir ana odaklanırken başka bir bölümde ise sadece birkaç sayfada çok uzun yılların geçişini göstermiştir.Woolf’un hayatı boyunca tüm edebi uğraşlara rağmen ağır buhranları kaldıramayarak akıl hastalığına yenik düştü.Ardından bir not bırakarak evlerinin yakınındaki Ouse nehrine atlayarak yaşamına son verdi.
Eserleri, Bayan Dolloway, Kendine Ait Bir Oda, Deniz Feneri, Orlando: Bir Yaşam Öyküsü, Dalgalar, Pazartesi ya da Salı, Üç Gine, Kew Bahçeleri, Duvardaki İşaret, Yıllar, Jacob’un Odası, Dışa Yolculuk, Varolma Anları, Gece ve Gündüz, Güvenin Ölümü, Perde Arası, Bir Yazarın Güncesi, Bir Okur Olarak, Yaşlı Kadın ve Papağan, Bütün Öyküleri.
KAYNAKÇA:
Dünya Edebiyatında Çağdaş Kadın Yazarlar
YAZAR: ÖZGE T.