Evrenin yaşı (şimdilik 13,7 milyar yıl olarak tahmin ediliyor) ve sayılamayan sayıda yıldızın (Samanyolu’nda 250 milyar, evrenin gözlemleyebildiğimiz kadarında 70 trilyon milyar olarak tahmin ediliyor) varlıkları düşünüldüğünde, “dünyamızın dışında başka gezegenlerde de yaşam olması gerekir” önermesi anlam kazanmaktadır. Bu durumda da, “Fermi Paradoksu” olarak bilinen çelişki ortaya çıkmaktadır: “Uzayda başka canlılar var, kanıt yok.”
1901 yılında Roma’da doğan (mide kanserinden ölümü Chicago,1954) Enrico Fermi, 1918 yılında kazandığı bursla Pisa Üniversitesi’nde öğrenim gördü. Göttingen’de Max Born ve Leyden’de P. Ehrenfest’le çalıştı. 1924’te Floransa Üniversitesi’nde matematiksel fizik dersleri vermeye başladı. 1926 yılında “fermion” parçacıkları olarak bilinen parçacıkların istatistiğini keşfetti. 1927 yılında Roma Üniversitesi’nde teorik fizik profesörlüğüne getirildi. 1934’te nötron etkisinin elementlerde nükleer dönüşüm oluşturduğunu keşfetmesi, periyodik tablodaki elementlerden farklı yeni elementlerin ve nükleer fisyonun keşfini sağladı.
Enrico Fermi, 1938 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazandı ve hemen ardından, yahudi eşi Laura ile Mussolini’nin rejiminden kaçarak New York’a gitti. Columbia Üniversitesi’nde yaptığı çalışmalar sonunda ikincil nötronların zincirleme reaksiyonunu gerçekleştiren ilk bilim insanı oldu. “Manhattan Projesi”nde yer alarak atom bombasının yapımında çalıştı. Fermi 1944 yılında, ölümüne kadar yaklaşık on yıl çalışacağı Chicago Üniversitesi’ne geçerek enerji fiziği ve kozmik ışınlarla ilgili çalışmalara öncülük yaptı.
Paradoksun Bilim Dünyasındaki Etkileri
Enrico Fermi’nin, 1950 yılında Los Alamos’da, bir öğle yemeği sırasında çalışma arkadaşlarıyla üzerinde tartıştığı “Samanyolu’nda bilinmeyen başka uygarlıklar da varsa, neden hep sözünü edip durduğumuz şu uzaylılara ait uzay araçları ya da benzeri kanıtlardan biriyle karşılaşmıyoruz?” sorusuyla başlayan bilim dünyasındaki tartışmaları, Michael H. Hart’ın 1975’te yazdığı bir makale iyice kızıştırdı. Dünya dışı yaşam üzerine kuramlar, araştırmalar, çeşitli modeller oluşturmaya yönelik çalışmalar için büyük emek ve para harcanmaya başlandı. Astronomi, biyoloji, ekoloji, felsefe gibi tüm disiplinleri harekete geçiren Fermi Paradoksu, “Dünya Dışı Akıllı Varlık Araştırması”na büyük katkıları olan (SETI) Carl Sagan’ın öncüsü olduğu Astrobiyoloji alanıyla birlikte disiplinler arası bir yaklaşımla ele alındı. “Büyük Sessizlik” olarak da adlandırılan bir başka soru da böylece gündeme gelmiş oldu : “Eğer dünya dışında başka yaşamlar varsa, neden sinyallerini duymuyoruz ?”.
Başka Uygarlıkların Araştırılması
Enrico Fermi’nin Paradoksu, “Neden başka bir zeki yaşamın işaretlerini görmüyoruz?” şeklinde özetlenerek de sorulabilir. Yeterince büyümüş ileri bir uygarlığın, evrenin büyükçe bir bölümünden görülebilir olacağı da açıktır. 1960’lı yıllardan bu yana yapılan çalışmalar, henüz yıldızlar arasında yolculuk yapacak derecede gelişmiş teknolojilerimiz bulunmadığı için, ancak çok büyük uzaklıklar gözlemlenerek ve küçük bulguların dikkatli analizleriyle yürütülmektedir. Bu incelemeler, yalnızca, çevrelerini gözle görülür ölçüde değiştirip yapılandırabilen ya da radyo yayınları gibi çok uzaklardan bile yakalanabilecek sinyaller üretebilen uygarlıkların saptanabilmesine imkan verebilir. Gelişmemiş uygarlıkları ise, şimdilik keşfedebilmemiz olası değil. Ayrıca, insanmerkezci bakış açısından uzak, dünya dışı zekaların bizler gibi davranmayacağını da hesaba katan bir yaklaşımımız olması gerekmektedir.
Fermi’nin sorusu, bir yandan “kimliği belirlenemeyen uçan cisimler” (UFO) araştırmalarını ve “Mega-uygarlıklar için masanın üstündeki monopol oyunu gibi olduğumuz halde neden bizimle iletişim kurmuyorlar?” sorularını öne çıkarırken, diğer yandan da Erich von Däniken gibi araştırmacıları uzaylıların dünyadaki izlerinin peşine düşürdü. Däniken, ünlü “Tanrıların Arabaları”yla başlayan, “bırakılmış olağanüstü izlerin” yüzlerce fotoğrafını içeren ve toplam onsekiz kitaplık bir diziden oluşan çalışmalarıyla bu alanda olaya sebep oldu. Söylediklerinin bir kısmı bilim dışı olarak görülse de, dikkat çektiği tartışılamayacak “iz”ler yapılan araştırmalara büyük katkı sağladı.
Kaynakça:
– Alexander Popoff, “The Fermi Paradox: 100 solutions and the survival of mankind”, CreateSpace Independent Publishing Platform.
– Michael Bodin, “Fermi’s Paradox, Cosmology and Life”, Trafford.
– Erich von Däniken, “Chariots of the Gods”, Souvenir Press Ltd.
Yazar: Oben Güney Saraçoğlu