Ernest Rutherford 30 Ağustos 1871 tarihinde Yeni Zelanda’nın Güney Adası’ndaki Brightwater kasabasında dünyaya gelmiştir. Babası James Rutherford, İskoçyalı bir çiftçi, annesi Martha Thompson, İngiltereli bir öğretmendir.
Ernest, anne ve babasının Yeni Zelanda’da yetişen 12 çocuğundan dördüncüsüdür. İlk bilimsel kitabını 10 yaşındayken okumuştur ve öğrendiklerinden esinlenerek kitabın önerdiği deneyleri dikkatle yerine getirmeyi başarmıştır.
Nelson Koleji’ndeki orta okulunda yatılı ücretlerinin bir bursla finanse edildiği küçük kasaba olan Nelson’da liseye gitmiştir. 18 yaşındayken Canterbury Üniversitesi’ne, burs yardımıyla devam etmiştir. 1893 yılında matematik ve fizik biliminde birinci sınıf onur derecesi ile mezun olmuştur.
1895’de Canterbury Üniversitesi’nde kimya ve jeoloji alanında lisans derecesi elde etmiştir. Kısa bir süre öğretmen olarak çalışmıştır. Yurtdışı çalışma bursu kazanmış ve Thomson’un laboratuvarında çalışmak üzere Birleşik Krallık’taki Cambridge Üniversitesi’ne gitmeye hak elde etmiştir.
Rutherford, Yeni Zelanda’da bir radyo alıcısı icat etmişti. Cambridge’de, radyo dalgalarını yarım km ileride bulabilen bir alıcı inşa etmiş ve bunu geliştirmiştir. Rutherford’un araştırma çalışmaları Thomson’ı çok etkilemişti. Thompson, fizikte bir kürsü olan McGill Üniversitesi’ne 1898 yılında Rutherford’un atanmasını önerdi. 1898 yılında Rutherford, 27 yaşındayken profesör olarak Kanada’ya gitti. McGill’de 1908 Nobel Kimya Ödülüne yol açan çalışmaları gerçekleştirdi. 1907 yılında, tam dokuz yıl sonra Rutherford, Manchester Üniversitesi Fizik Bölümü Başkanı olarak İngiltere’ye döndü.
1898’den başlayarak Rutherford uranyumdan çıkan radyasyonu inceledi. Alfa ve beta adlı iki farklı radyasyon tipi keşfetti. Rutherford, en yaygın üç nükleer radyasyon türü için alfa, beta ve gama terimlerini icat etti. Bugün hala bu terimleri kullanıyoruz. Rutherford, Pierre ve Marie Curie’nin yeni radyoaktif elementler olan polonyum ve radyumları keşfedebildiği aynı yıl alfa ve beta radyasyon araştırmalarına başlamıştı. 1907 yılında Rutherford, radyoaktif elementlerin yarı ömrüne sahip olduğunu keşfetti.
Rutherford, 1908 Nobel Kimya Ödülünü, “elementlerin parçalanması ve radyoaktif maddelerin kimyası üzerine yaptığı araştırmalar” ile kazanmıştır.
Rutherford, Dünya’nın helyum arzının büyük oranda radyoaktif elementlerin bozulmasıyla üretildiğini fark etmiştir. Onların yaşını, içinde bulunan helyum miktarıyla ilişkilendiren kayalara oynamak için bir yöntem geliştirmiştir. Rutherford, yeni elementlerin radyoaktif bozulmasıyla çıkan enerjiyi tespit etmiştir. Ayrıca radyometrik tarihlendirme bilimine başlamıştır. Eski şeylerin ne olduğunu bulmak için radyoaktif bozunma ürünlerini kullanmıştır.
Manchester Üniversitesi’ndeyken Rutherford ve araştırmacılarından Hans Geiger ve Ernest Marsden, 1909 yılında bilimdeki en önemli deneylerden biri olan altın folyo deneyi gerçekleştirmişlerdir.
Geiger ve Marsden’a, alfa parçacıklarının, çok ince bir altın folyo tabakasından geçerek normal düz çizgiden ne kadar saptırılacağını araştırmak görevini üstlenmişlerdi. Geiger ve Marsden, altın folyo içerisinden geçen bir alfa parçacıkları akışı sağlamak için bir radyum örneği kullandılar. Alfa parçacıklarının bittiği yerde elektrik kaydedildiğini gördüler.
Yeni model atomların küçük, çok yoğun bir çekirdeğe ihtiyaç duyduğunu gören Rutherford, deneysel verilere dayanan bu adımla atom çekirdeğini keşfetmiştir. Rutherford daha önceki eserleri için Nobel Ödülü almış olsa da, atom çekirdeğini keşfetmesi büyük olasılıkla onun en büyük başarısıdır. Rutherford atom çekirdeğinin kararlılığı hesaplamalarını yapmıştır.
Rutherford, yaşamı boyunca pek çok onur ödülü kazanmıştır. Nobel Ödülüne ek olarak 1914 yılında Sir unvanı aldı ve 1931’de Lord’luk unvanıyla ödüllendirildi.
Ernest Rutherford, 19 Ekim 1937 tarihinde 66 yaşında bağırsak felci sebebiyle ölmüştür.
Yazar: Osman Uçar