Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Kadınlarda Süt Üretimi ve Arttırmanın Yolları

0 518

Kadınlarda Süt Üretimi ve Arttırmanın YollarıKadınlarda süt üretimi bam başka bir duygudur. Çünkü bir kadın için süt üretimi demek onun anne olduğu ve bir bebeğe hayatta kalabilmesi için harika bir besini sunduğu anlamına gelir. Kadınlarda süt üretimi ise aslında hem biyolojik hemde psikolojik olarak gelişir. Süt üretimi yaratıcının kadınlara verdiği en özel durumlardan birisidir belki de çünkü bazen kadınlarda oluşan süt üretimine biyolojik bir açıklama bulmak ta zor olabilmektedir. Bunun en büyük örneği ise hiç doğurmayan annelerin bile istedikleri zaman çocuklarını emzirdikleridir.

Kadınlar doğanın büyülü prensesleri ve en güçlü canlılarıdır. Söz konusu bir bebeği besleme olduğu zaman ise bu güç çok daha fazlalaşır ve kendi vücutlarından başak bir bedene hem manen hem de madden eşsiz ve harika bir besin sunarlar. Bu besin kadınların gebelik döneminde vücutlarında biyolojik olarak hazırlanır. Bir bebek yeni doğduğundan günlük toplamda ortalama yarım çay bardağı kadar süt ile doyar. Bu süt ise annenin bedeninde gebeliğin ikinci üç aylık döneminden itibaren depolanmaktadır. Doğumun gerçekleşmesi ile beraber bebeğin plesentasının vücuttan ayrılması ile annenin vücudu beynine süt üretim uyarıları gönderir ve o ilk süt yani kolostrom ( oldukça koyu ve sarı renkli süt ) annenin göğüs ucunda belirir. Bu doğum yapan her kadına da biyolojik olarak oluşan harika bir eylemdir. Anne bu eyleme kendini aylar öncesinden hazırlamıştır. Bu gebeliğin gerekliliklerinden kaynaklanmaktadır. Bununla beraber seyreden günlerde annenin vücudunda prolaktin hormonu yükselir. Bu hormon süt oluşumunu hızlandırarak bebeğin gerek duyacağı kadar sütü vücuda üretmesi için beyne sinyal gönderir. Yani aslında annenin vücudu işleyen bir mekanizma gibidir. Bebeği ne kadar gerek duyuyorsa annenin vücudu bunu algılayarak beyne sinyaller yollar ve üretim her daim devam eder. Bu yaratıcının insanlara sunduğu en büyük nimettir koşulsuz. çünkü doğada hiç bir besinin anne sütünün yerini almadığı kanıtlanmıştır.

Anne sütü o kadar eşsiz ve muazzam bir besindir ki her annenin sütü bebeğine özel olarak vücudu tarafından üretilir. Yani aynı boy kilo ve aynı yaşta olan bebeklerin annelerinin sütü aynı değildir elbette ki. Aynı zamanda anne sütü bebeğin hastalık ve gereksinimine göre içeriği vücut tarafından değişiklik gösterir ve doğal antikorlar içerir. bu bebeğin iyileşmesi yönünden oldukça önemlidir. Bu olay ise tamamen vücut tarafından bebeğin ağız için sıvısından tespitle oluşur. Yani anne sütü bir harikadır. Bu nedenle bir çok kadın bu eşsiz üretimi fazlalaştırmak için bir çok yöntem dener bazıları ise tamamen psikolojik olarak bebeklerinin süte daha çok ihtiyaç duyduğu endişesine kapılarak yine süt artırma eylemine girerler. Evet süt artırmak üretimi hızlandırmak elbette ki mümkündür. fakat söylemeden geçilmemelidir ki. Her annenin sütü bebeğinin ihtiyaç duyduğu ölçüde üretilir ve sütün yetmediği düşüncesi anneyi boşuna kaygılandırır. Bu kaygı ise annede olumsuz duyguları tetikleyerek beyinde östorojen hormonunu salgılayarak süt salınımını baskılar ve durdurabilir. Yani halk arasın da sıkça duyulan bilindik bir durum stres ve üzüntüden sütün çekilmesidir. Yalnız bu sütün kesilip bir daha hiç oluşmayacağı anlamına da gelmez. Bu tamamen stres hormonuyla ilgili bir durumdur yani kötü duygu ve eylemlerin yok olduğunda sistem yine olağan şekilde eskiye dönüp akışında işlemeye devam edecektir. İşte tam da bu yüzden süt oluşumunun fazlalaşması için gerek duyulan en önemli şey stres ve kaygıyı yok ederek tamamen güzel duygularla bebeğe adepte olmaktır. Unutulmamalıdır ki ikiz ve üçüz bebekleri hiç mamam gereği duymadan besleyen anneler vardır.

Yukarıda ki açıklanan bu olay annelerin çok karşılaştığı sorun ve karmaşadır. Buna bebeklerine yetmeme korkusu ve doğum sonrası lohusalık kaygısı eklenerek anneler maalesef bu hataya çok sık düşmektedirler. Öncelikle yukarıdaki stres eylemi yok edilmeli ve ardından bir kaç somut uygulama ile süt üretimini ikiye katlamak bile mümkündür. İşte o harika yöntemler

Süt salınımını artıran yöntemler:
-Anne ilk olarak doğumdan hemen sonra bebeğini kucağına lamalı ve ilk buluşma ilk emzirme serüveni gerçekleştirilmeli. Yapamayacak durumda ise mutlaka yardım edilerek bu durum sağlanmalı
– Bebek her ağladığından ilk olarak emzirilmeli yani sürekli ona meme teklif edilmeli
– Bebek emdikten sonra göğüste doluluk varsa boşaltılmalı. bu beyne daha çok üret sinyali yollar
– Eğer bebek anneden uzakta ise ( küvez gibi ) anne en fazla iki saat ara ile göğüslerini boşaltmalı ve bunu bebeğin bir çamaşır ve fotoğrafı ile yapmalı
– Doğumun ilk gününden itibaren ılık duş alarak özellikle duşta omuz ve göğüslerine ılık su tutmalı
– Anne günlük beslenmesinde ihtiyaç duyduğu kalorinin ortalama 250-750 arası daha fazla kalori almalı. Bunu ise gereksiz besinler değil düzenli ve sağlıklı besinlerle sağlamalı
-Prolaktin hormonunu tetikleyici besinler tüketmeli ( kuru dut, üzüm, incir, havuç )
– Stresten uzak durmalı gerekirse bunun için uzmana gitmeli
– Sık sık yorucu olmayan doğa yürüyüşü yapmalı
– Aşırı sıcak ve soğuktan kaçınmalı
-Anneye omuzlarına hafif masajlarla rahatlatıcı uyarılar gönderilebilir
– Bebekle çok sık vakit geçirmeli sürekli kucağına alıp koklamalı sarılmalı. Bu ruhen iyi hissettirip çok daha fazla süt üretimine neden olacaktır
– Sürekli neşeli ve hareketli müzikler dinlemeli. bu bilimsel olarak kanıtlanmıştır
– Anne bebek ile duş almalıdır. bu ten tene temas olarak bilinen en çok tavsiye edilen yöntemlerdendir.
-Anneye sağlıklı ve huzurlu ortam sağlanmalıdır. gerekirse yardımcı ile gün içi işleri hafifletilmelidir.
Yukarıda sıralanan basit ve zevkli yöntemlerle miniğinize çok daha fazla süt üretmek mümkün. Bu yöntemlerin hepsi denenmiş ve oldukça olumlu net sonuçlar alınmıştır. Stresin olmadığı ve yetebilme ,inancının oldukça yüksek olduğu pozitif anneler ise bu yöntemlere bile başvurmadan sürekli olarak süt üretimi olduğunu söylerler. Bu ise süt üretiminin aslında biyolojik oluşumunun yanı sıra psikolojik olarak olduğunun en büyük kanıtıdır. Yani yüzdelik bir hesap gerekirse süt üretimi annelerde biyolojik olarak yüzde otuz ise kalan yüzde yetmişlik kısım tamamen psikolojiktir. bunun en büyük kanıtı. Hiç doğum yapmamış olan kadınların bile evlat edindikten sonra bebekleriyle geçirdikleri vakit sırasında göğüslerinden süt akmasıdır. Yani bu harika üretim doğum yapan her kadın değil de anne olan her kadın için geçerli bir durumdur. Bu ise süt üretiminin psikolojik açıdan ne kadar da önem taşıdığının en belirgin kanıtıdır.

Yazar: Feride Akdoğan

Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku