Klostrofobi, kapalı yerlerde kalma korkusudur. İnsan, kapalı yerlerde kaldığında irrasyonel olarak panik atak geçiriyorsa bu endişe bozukluğu içeren psikolojik rahatsızlığa sahiptir.
Klostrofobi Nedir?
Klostrofobi, kaçışın zor veya imkânsız olacağı kapalı bir yer korkusudur. Klostrofobi kelimesi “kapalı bir yer” anlamına gelen Latince “claustrum” kelimesinden ve Yunanca kelimesi “korku” anlamına gelen “phobos” kelimelerinden türemiştir. Klostrofobisi olan insanlar, küçük boşluklardan, paniklerini ve kaygılarını tetikleyen durumlardan kaçınmak için büyük çaba harcarlar. Metro gibi yerlerden kaçınabilirler ve çok katlı binalara yerleşmiş olsalar bile asansör yerine merdivenleri kullanmayı tercih edebilirler. Semptomları şiddetli olabilir, ancak birçok kişi tedavi olmayı tercih etmemektedir.
Teşhisi
Bir psikolog veya psikiyatrist klostrofobisi olan bireylere yaşadığı semptomları sorar. Çünkü bu sorular sırasında bir başka kaygı ile ilgili sorun hakkında bilgi edinerek klostrofobi tanısı koyabilirler. Teşhiste sorulan sorular şu şekildedir:
•Belirtilerin bir tanımını ister ve bunları neler tetiklediğini sorar
•Belirtilerin ne kadar şiddetli olduğunu belirlemeye çalışır
•Diğer anksiyete bozukluğu tiplerini ekarte etmek için detaylı sorular sorar
Bazı detayları belirlemek için aşağıdaki bilgi kaynaklarını kullanabilir:
•Klostrofobi anketi, mevcut kaygının nedenin belirlenmesine yardımcı olabilir.
•Klostrofobi ölçeği kaygı düzeylerini belirlemeye yardımcı olabilir.
Belirli bir fobinin teşhisi için belirli kriterlerin karşılanması gerekir. Bu kriterleri şu şekilde sıralayabiliriz;
•Sebepsiz yere aşırı bir korku hali
•Uyarıcıya maruz kaldığında endişeye verilen tepkiler olan, panik atak, öfke nöbeti, tutunma, ağlama veya donma gibi durumlarda
•Erişkin hastalarda yaşadığı korkuların, algılanan tehdit veya tehlike ile orantılı olmadığını kabul etme durumlarında
•Korkulan nesne ya da durumdan kaçınmak için tedbirler alınması ya da deneyimlerle yüzleşmek gerektiğinde.
•Kişinin tepkisi, günlük yaşama ve ilişkilere ciddi sıkıntılara sebep olduğunda
•Fobi genellikle 6 ay veya daha uzun bir süre devam ettiğinde
•Semptomlar, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) veya travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi başka bir zihinsel duruma atfedilemediğinde
Belirtileri
Klostrofobi bir anksiyete bozukluğudur ve belirtiler genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkar. Kapalı bir alanda olmak veya kapalı alanda olduğunu düşünmek, düzgün nefes alamama, oksijenin tükenmesi vb. sıkıntılar yaratabilir. Kaygı düzeyleri belli bir seviyeye ulaştığında, kişi bazı semptonlar yaşamaya başlayabilir. Bu semptomları şu şekilde sıralayabiliriz:
•Terleme ve titreme
•Hızlı kalp atış hızı ve yüksek tansiyon
•Baş dönmesi, bayılma ve baş dönmesi
•Ağız kuruluğu
•Hiperventilasyon veya aşırı solunum
•Sıcak basmalar
•Titreme, sebepsiz açıklanamayan heyecan hali
•Mide bulantısı
•Baş ağrısı
•Uyuşma
•Boğulma hissi
•Göğüste sıkışma, göğüs ağrısı ve nefes almada zorluk
•WC kullanmak için bir dürtü
•Zihinde bulanıklık veya oryantasyon bozukluğu
•Zarar görme veya hastalık korkusu
Bu endişeyi tetikleyen sadece küçük alanlarda bulunma korkusu değildir. Kişinin o alanda kaldığında başına gelebilecekler konusunda düşündükleri de kolostrofobi sebebi olabilir. Mesela kişi, öyle kapalı bir alanda kaldığında oksijeninin tükeneceğine dair korkular geliştirebilir. Klostrofobi kapana kısılma hissinden ve o alanla sınırlı kaldıklarında neler olabileceğinden kaynaklanabilir. Bu kaygıyı tetikleyebilecek küçük alanlara örnek olarak şunları verebiliriz;
•Mağazalarda asansör veya soyunma odaları
•Tüneller, bodrumlar veya bodrumlar
•Trenler ve metro
•Döner kapılar
•Uçaklar
•Halka açık tuvaletler
•Özellikle merkezi kilitli olanlar otomobiller
•Kalabalık alanlar
•Otomatik araba yıkama servisleri
•MRI tarayıcıları gibi bazı tıbbi tesisler
•Kilitli alanlar, küçük odalar ve sabit açılmayan pencereli odalar
Bu alanlara maruz kalındığında verilen tepkiler şu şekildedir:
•Çıkışları kontrol etmek ve bir odaya girerken çıkışlara yakın yerde bulunmak
•Tüm kapılar kapalıyken endişeli hissetmek
•Kapının yanında olmayan kalabalık bir partide kalmak
•Trafik sıkışıklığı olması durumunda, sürücü olarak araç kullanmaktan veya yolculuk yapmaktan kaçınmak
•Bu daha zor bir seçim bile olsa asansör yerine merdivenleri kullanmak
Klostrofobi yaşayan bazı kişiler, bir alanla sınırlandırılma ya da kapalı kalma korkusundan dolayı kasada sıra beklemek zorunda kaldıkları zaman bile bu kaygıyı yaşayabilirler.
Tedavisi
Bilişsel davranışçı terapi (CBT), korku reaksiyonunun tetikleyicilerinin sıklığını ve potansiyelini azaltmak için kullanılabilir. Bir teşhisten sonra, psikolog aşağıdaki tedavi seçeneklerinden birini veya daha fazlasını önerebilir.
Bilişsel davranışçı terapi (CBT) : Bu tedavi de amaç, artık korktukları yerlerden tehdit altında kalmayacaklarını hastanın aklından çıkarmaktır. Hastanın yavaş yavaş kapalı alanlara maruz bırakılması sağlanarak korku ve endişe ile baş etmelerine yardımcı olunur. Korkuya neden olan durumla yüzleşmek, bazı bireyleri tedavi aramaktan bile vazgeçirebilir.
Başkalarını gözlemlemek: Başkalarının korku kaynağıyla etkileşime sokmak, hastayı rahatlatabilir.
İlaç tedavisi: Antidepresanlar ve gevşeticiler semptomları yönetmede yardımcı olabilir, ancak altta yatan sorunu çözmezler.
Gevşeme ve görselleştirme egzersizleri: Derin nefes almak, meditasyon yapmak ve kas gevşetici egzersizler yapmak olumsuz düşünce ve kaygı ile başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
Alternatif veya tamamlayıcı tıp: Bazı takviyeler ve doğal ürünler, hastaların panik ve anksiyeteyi yönetmelerine yardımcı olabilir. Lavanta yağı gibi bazı sakinleştirici yağlar bu tedavide kullanılan alternatif yardımcılar arasındadır. Tedavi genellikle haftada iki kez seanslarla 10 hafta sürer. Uygun tedavi ile klostrofobinin üstesinden gelmek mümkündür.
Başa Çıkmak İçin Bazı İpuçları
İnsanların klostrofobi ile başa çıkmalarına yardımcı olabilecek stratejilerden bazıları şunlardır:
•Bir saldırı olursa diye korktuğunda araba sürüyorsa, bu yolun kenarına çekmeyi ve belirtiler geçene kadar beklemeyi içerebilir.
•Korkutucu düşüncelerin ve duyguların geçeceğini kendisine hatırlatır
•Tehdit edici olmayan bir şeye odaklanmaya çalışır
•Her nefes için üçer saniye sayarak yavaş ve derin nefes almaya çalışır
•Kendisine bu durumun gerçek olmadığını hatırlatarak korkuya meydan okur
•Olumlu sonuçları ve görüntüleri görselleştirir
Uzun vadeli stratejiler arasında bir yoga sınıfına katılmak, bir egzersiz programı hazırlamak ya da stres ile başa çıkmak için bir aroma terapi masajı rezervasyonu yapmak yer alabilir.
Nedenleri
Geçmiş ya da çocukluk tecrübesi çoğu zaman bir kişinin kapalı alanlarda kalma kaygısı ya da yakın bir tehlike hissiyle ilişkilendirmesine neden olan tetikleyicidir. Bu etkiye sahip olabilecek deneyimler şunları içerebilir:
•Kazara veya isteyerek kapalı bir alanda kalmak
•Çocuk olarak istismar veya şiddete maruz kalmak
•Kalabalık bir bölgedeyken ebeveynlerden veya arkadaşlardan ayrılmak
•Klostrofobili bir ebeveyne sahip olmak
O dönemde yaşanan travma, kişinin gelecekte benzer bir durumla rasyonel olarak başa çıkma yeteneğini etkileyecektir. Bu klasik şartlanma olarak bilinir. Kişinin zihninin, küçük alanı veya kapalı alanı tehlikede olma hissi ile ilişkilendirdiğine inanılır. Vücut daha sonra buna göre veya mantıklı görünecek şekilde tepki verir. Klasik şartlandırma anne-babalardan veya arkadaşlarından miras kalabilir. Bir ebeveyn, örneğin, yakın olma korkusu varsa, çocuk davranışlarını gözlemleyebilir ve aynı korkuları geliştirebilir.
Muhtemel Genetik veya Fiziksel Faktörler
Klostrofobiyi açıklayabilecek diğer teoriler şunlardır:
Daha küçük bir amigdala sahip olmak: Amigdala,beynin vücudun nasıl korku işlediğini kontrol eden kısmıdır. Normale göre daha küçük olması klostrofobi kaygısı geliştirebilir.
Genetik faktörler: Hareketsiz bir yaşam tarzı, bugünün dünyasında artık ihtiyaç duyulmayan reaksiyonlara neden olmaktadır.
Fareler üzerinde yapılan çalışmalarda, tek bir genin bazı bireylerde bu gibi durumlarda daha yüksek derecede stres yaşamalarına neden olabileceğini göstermiştir. Bir grup araştırmacı klostrofobi yaşayan insanların olayları olduğundan daha yakın algıladıklarını ve bunun bir savunma mekanizmasını tetiklediğini öne sürmüşlerdir.
Kaynakça:
wiley.com
nhs.uk
nature.com
theravive.com
Yazar: Özlem Güvenç Ağaoğlu