Matematik, sayı, nesne, biçim ve yapıların özelliklerini çeşitli yöntemler kullanarak hesaplar yapan ve bunları bir bütün olarak inceleyen bir bilimdir. Matematikçiler ve bazı felsefi akımının önde gelenleri arasında matematiğin tanımlamaları hakkında farklı görüş ayrılıkları vardır. Matematik, hayatımızda her an kullandığımız bir bilim alanıdır.
Matematik eğitimi, matematiğin öğretilmesi ve öğrenilmesi ile ilgilidir. Matematiğe bilgi aktarımında yer alan mesleki öğretmenler öğrencilere yardımcı olan araçların geliştirilmesi adına sürekli çalışmaktadırlar. Tarih boyunca, matematikçiler yeni teoremleri önermek dışında, öğretim için yeni teknikler de geliştirmeye başlamışlardır. Bu teknikler, kullanılan becerilere göre değişiklik gösterebilmektedir. Mesela zanaatkarlar için yoğun bir geometri ve trigonometri bilgisi gerektirirken, bilim adamları ve mühendisler için de hesap uzmanlığı bilgisi gerektirir. Her uzmanlık biçimi kendi dalında benzersiz öğretim yöntemine ihtiyaç duyar.
Bilimsel ve teknolojik ilerlemenin arkasında hep matematiğin olduğunu görmekteyiz. Günlük yaşantılarımızda, satın aldığımız ürünlerde, dünyanın kendisinde bile matematiğin her alanına rastlamak mümkündür. Uzay alanında, fizik, biyoloji, kimya alanlarında matematiksiz bir gelişim ve ilerleme düşünülemez.
Tarihçesi
Matematik, antik Mezopotamya, eski Mısır ve eski Yunanistan da dahil olmak üzere eski medeniyetlerin çoğunda eğitim sisteminin bir bölümünü oluşturdu. Kaynaklarda yer alan kayıtlı belgelere dayanarak matematiğin 4500 yıllık geçmişinin olduğunu söyleyebiliriz.
İlk matematik ders kitaplarından biri olan “The Art of The Grounde”, Robert Recorde tarafından 16. yüzyılda rönesans döneminde basıldı. Bununla birlikte, bu dönemde, matematik eğitimi, doğa ve ahlak felsefeleri gibi akımlarada öncülük etti ve sorgulama akımının başlamasını sağladı. Yani felsefe ortaya çıktı.
Bu eğilim, matematik ve geometri bölümlerinin Avrupa’daki üniversitelerde tanıtıldığı 17. yüzyıla kadar devam etti. Endüstri devriminin başladığı 18. ve 19. yüzyıllarda matematiğin daha düşük seviyelerde öğretilmesi daha da gerekli hale geldi. Hızlı kentleşmeye bağlı olarak insanların günlük yaşamında zaman anlatımı, sayım ve temel aritmetik gibi beceriler çok gerekli hale geldiğinden konunun temellerinin öğretilmesi zorunlu hale geldi. Bugün, matematik çoğu ülke için eğitim müfredatının temel bir parçası haline geldi.
Yöntemler
Akademik müfredatta matematiği öğretmek için kullanılan yöntem ya da başka türlü öğretimin amacı esas kılınmıştır. Matematik öğretiminde kullanılan yaygın yöntemlerden bazıları şunlardır:
Klasik eğitim: Ortaçağda matematiğin öğretilmesi, esasen Öklid’in Elemanları’ndan türetilen ilkeler üzerine kurulmuştur. Bu, tümdengeleni esas alır ve öğretimini bu esas üzerinden yapar.
Tarihsel kayıtlara göre eğitim: Bu teknik, tekrarlanan alıştırma ile çarpım tablolarını öğretmak ve ezberletmek için özellikle benimsenmiştir. Ezberci sisteme dayalı olması ve yenilikçiliğe kapalı olması sebebi ile geliştirici bir eğitim modeli değildir. Matematik aklın kullanılması üzerine kurulmuştur ve bu doğrultuda bir sabit eğitim düşünülemez.
Egzersiz eğitimi: Bu teknik, öğrencilerin matematiksel problemlerin benzer türlerinden birkaç egzersizi çözerek matematiksel becerilerin öğretilmesini içerir.
Rekabetçi problem çözme eğitimi: Bu teknik ile matematik alanında çalışkan ve istekli olan kişiler arasında turnuva ve yarışmalar düzenlenir. Uluslararası Matematik Olimpiyatları gibi yarışmalarda görülen en zor problemlere kadar çeşitli problemleri çözerek yaratıcılık geliştirmeye yönelik öğrencilerin teşvik edilmesini içerir.
Günümüzde ise yeni ve sürdürülebilir teknoloji adına matematiğin daha soyut ve daha kuramsal bir şekilde ele alındığını söyleyebiliriz.
Yazar: Osman Uçar