Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Dünyanın En Az Nüfuslu 10 Ülkesi

0 106

Bu yazıda BM tarafından resmi olarak tanınan ve hepsi de küçük nüfuslarıyla ünlü olan 10 ülke tanıtılmaktadır. Nüfus verileri Birleşmiş Milletler’in 2022 nüfus tahminlerine dayanmaktadır. Nüfus rakamlarını yayınlamayan veya verileri güncel olmayan ülkeler için tahmini nüfuslar dikkate alınmıştır. Yazıda adları geçen ve bazı özelliklerine değinilen ülkelerin en küçüğü (Vatikan Şehri) 842 kişiye, en büyük nüfuslu ülke (Dominika) ise 76.000’e yakın kişiye ev sahipliği yapmaktadır.
İşte nüfusa göre, küçükten büyüğe doğru sıralanmış dünyanın en küçük 10 ülkesi:

Vatikan Şehri, Nüfus: 842
Vatikan Şehri 1929’da kurulmuş, aynı zamanda Roma Katolikliğine İtalya’da özel statü verilmiştir. Vatikan (resmî adı Vatikan Şehir Devleti’dir), hem yüz ölçümü (toplam 0.44 km2) hem de nüfusu (842 kişi) bakımından dünyanın en küçük ülkesidir. Bütün ülke bir duvarla çevrilidir ve İtalya’nın Roma şehrinin içinde yer almaktadır. Vatikan, bu kadar küçük olmasına rağmen Roma Katolik Kilisesi’nin merkezi olarak küresel bir etkiye sahiptir. Bu ünlü ülke aynı zamanda Papa’nın da ikametgahıdır. Dünya liderleri ve Katolik inancına sahip olanlar dünyanın dört bir yanından buraya akın etmektedir. Vatikan’ı ziyaret edenler sadece Katolikler değildir. Dini olan veya olmayan herhangi bir geçmişe sahip turistler Vatikan’ın ikonik mimarisini takdir etmektedir. Kutsal bir hac yeri olmasının yanı sıra dikkate değer yapılar arasında Sistine Şapeli, Aziz Petrus Bazilikası ve Aziz Petrus Meydanı bulunmaktadır. Meydan, çoğunluğu Papa’nın konuşmasını dinlemek isteyen hacılar olmak üzere 80 bin kişilik bir kalabalığı ağırlayabilmektedir.
Vatikan müzeleri ve arşivlerinde dünya çapında öneme sahip sanat eserleri, arkeolojik eserler ve tarihi belgeler bulunmaktadır. Vatikan’ın UNESCO dünya mirası alanı olması şaşırtıcı değildir. Vatikan günlük işlerinin çoğunu İtalyanca yürütür, ancak resmi ve törensel etkinlikler için bazen Latince kullanılır. Vatikan Şehri vatandaşı olmak kolay değildir. Bölgede hastane bulunmadığı göz önüne alındığında, doğumla veya kan yoluyla vatandaş olmak mümkün değildir. Bunun yerine vatandaşlık, Vatikan ofisi için şehir sınırları içinde ikamet eden ve çalışan kişilere verilmektedir. Vatikan’a göre, Vatikan Şehri veya Roma’da yaşayan kardinaller ve din adamlarının diğer üyelerinin yanı sıra Vatikan’ın diplomatları da vatandaş olarak kabul edilmektedir.

Tuvalu, Nüfus: 11.925
Tuvalu, en son BM tahminlerine göre 11.925 kişilik bir nüfusa sahiptir. Ülke, Güney Pasifik Okyanusu’nun Polinezya (Hawaii ile Avustralya arasında ) kısmındaki dokuz mercan adasından oluşmaktadır. Uçsuz bucaksız okyanusun merkezine yakın konumuyla Tuvalu, Dünya üzerindeki en uzak ülkelerden biridir. Bu mikro ülke dünyanın en az nüfuslu ülkelerinden biri olmasının yanı sıra, aynı zamanda en az ziyaret edilen ülkelerden biridir. Çoğu Pasifik ülkesi gibi Tuvalu da Avrupalılar tarafından sömürgeleştirilmiştir. İlk ziyaret edenler 1568 yılında İspanyollar olmuştur. Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde Britanya İmparatorluğu tüm rakiplerini geride bırakarak Tuvalu’yu bir koloni olarak ele geçirmiştir. Tuvalu 1978 yılında bağımsız bir devlet olmuştur. İlginç bir şekilde, ülke internet alan adı “.tv”yi 12 yıllık bir süre boyunca 50 milyon dolar (41,14 milyon İngiliz sterlini) telif ücreti karşılığında kiralamak için bir sözleşme imzalamıştır. Sözleşme 2011 yılında on yıllık bir süre için yenilenmiştir. Tuvalu, bağımsızlığını kazanana kadar İngilizler tarafından yönetilmiştir ancak bağımsızlıktan sonra bile Tuvalu, İngiliz hükümdarını gerçek bir gücü olmaksızın devletin figürü olarak tanımıştır. İngilizce, sömürgeciliğin bir sonucu olarak Tuvalu’da ikinci dil haline gelmiştir, ancak ülke kendi dilini, aile ve topluluk değerlerini, atalarının denizcilik geleneklerini, kano işçiliğini, geleneksel danslarını, müziğini, dokuma ve oymacılık gibi becerilerini korumayı başarmıştır. Bu ada topluluğu için Hindistan cevizi bazlı yemekler yaygındır; sütü çoğunlukla hayvan sütü kullanımının yerini almıştır.
Deniz seviyesinden yaklaşık 15 feet (457.317 cm) yüksekte bulunan Tuvalu, yükselen gelgitler, su baskını ve sonunda çevredeki okyanus tarafından tamamen yutulma riskiyle karşı karşıyadır. Açıkçası, küresel ısınma ve yükselen deniz seviyeleri Tuvalu için büyük bir endişe kaynağıdır. Bir başka sorun da ülkenin kendi ürünlerini yetiştirecek fazla toprağı olmamasıdır. Elbette deniz ürünleri bol miktarda bulunur. Ancak daha kapsamlı bir beslenme için ülkenin yurt dışından gıda ithal etmesi gerekmektedir ki bu da oldukça pahalıdır. Bugün ülkenin gelirinin büyük kısmı balıkçılık haklarının uluslararası şirketlere kiralanmasından gelmektedir. Ülkenin uzak konumu, düşük nüfusu, sınırlı doğal kaynakları ve altyapısı göz önüne alındığında, ülke aynı zamanda dünyanın en fakir ülkesi olarak kabul edilmektedir. Dünya Bankası’na göre ülkenin GSYİH’si (Gayri safi yurtiçi hasıla) 2022’de 60 milyon doların biraz üzerinde kalmıştır.

Dünyanın En Az Nüfuslu 10 Ülkesi

Nauru, Nüfus: 12.769 kişi
Eski adı Pleasant Adası olan Nauruda da Tuvalu gibi uzak bir Pasifik Adası ülkesidir. Pasifik Okyanusu’nun güneybatısındaki Mikronezya’da, Marshall Adaları’nın güneyinde yer alır. Ülkedeki 12.769 kişinin tamamı sadece bir adada yaşamaktadır. Nauru, dünya üzerinde az ziyaret edilen ülkedir. Kendi nüfusu dışında, gezegende şimdiye kadar oraya gitmiş olan sadece yaklaşık 15.000 kişi vardır. Bu kişilerden biri de, Pasifik’teki resmi turlarından birine bu adayı da dahil eden Kraliçe 2. Elizabeth’tir. Küçük boyutuna ve nüfusuna rağmen Nauru zengin bir tarihe ve kültürel mirasa sahiptir.
Nauru’nun ilk yerleşimcileri 3 bin yıldan daha uzun bir süre önce gelmiş ve hayatta kalmak için su ürünleri yetiştiriciliğinden yararlanmışlardır. İzolasyon, Nauru’yu sömürge imparatorluklarının dikkatinden uzak tutmamıştır. Şaşırtıcı sayıda el değiştirmiştir. Almanya Nauru’yu ele geçirmiştir, ancak imparatorlukları uzun sürmemiştir. Almanya I. Dünya Savaşı’nda yenilmiş ve galip gelen müttefikler tüm sömürgelerini ellerinden almıştır. Nauru Japon otoritesi altına alınmıştır. Japonya yenildikten sonra Nauru, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın kontrolü altına girmiştir. Pek çok ülkenin küçük Nauru’yla ilgilenmesinin iyi bir nedeni vardır. Bu ada, birçok endüstri tarafından kullanılan değerli bir element olan devasa bir fosfat yatağının üzerinde bulunmaktadır. Nauru, bu zengin yatağın yüzeye yakın olması nedeniyle madenciliğe uygundur. İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Japon işgalinin ardından 1968’de bağımsız bir ülke haline gelmiştir. Fosfat yaklaşık 100 yıl boyunca varlığını sürdürmüştür ve sonunda 1990’larda tükenmiştir. Sonuç olarak adanın ekonomisi çökmüş ve nüfusun çoğu işsiz kalmıştır. Vatandaşlarını geçindirmeye yetecek kadar mal üretmekte zorlanan adaya neredeyse tüm gıda, su ve imalat ürünleri ithal edilmektedir. Nauru, zorlu ekonomik yılların ardından 2005 yılına kadar bir nevi vergi cenneti haline gelmiştir. Bugün Nauru’nun ekonomisi büyük ölçüde yardımlara, offshore bankacılığa ve sığınmacılara yönelik bölgesel işlem merkezlerinin (açık deniz göçmen gözaltı tesisi) işletilmesine dayanmaktadır.

Palau, Nüfus: 22.927
Palau, Batı Pasifik Okyanusu’ndaki Mikronezya bölgesinde 500’den fazla adadan oluşan küçük bir ülkedir. Endonezya ve Filipinler ile deniz sınırları bulunmaktadır. Filipinler’in doğusunda ve Avustralya’nın kuzeyinde yer alır ve yerleşimciler ilk olarak M.Ö. 2000’lerde gelmiştir. Sömürge döneminde bu adalar birçok kez el değiştirmiştir. İlk olarak İspanya onları sömürgeleştirmiştir, ancak bir savaşı ve kolonilerinin çoğunu ABD’ye kaptırdıktan sonra, kalan adaları savaş masraflarının bir kısmını karşılamak için Almanya’ya satmıştır. Almanya, Birinci Dünya Savaşı’nda kaybeden tarafta yer aldıktan sonra denizaşırı sömürgeleri elinden alınmış ve yeni kurulan Milletler Cemiyeti, bağımsız hale gelene kadar hangi ülkelerin bu adaları yöneteceğine karar vermiştir. Palau’nun yönetimi Japonya’ya verilmiştir. Japonya, 1914 ile 1944 yılları arasında, Amerika Birleşik Devletleri’nin II. Dünya Savaşı sırasında işgaline kadar Palau’yu işgal etmiştir. 22.927 nüfuslu bir ada cumhuriyeti olan Palau, 1978’de Mikronezya Federal Devletleri’ne katılmaya karşı oy kullanmış, 1981’de kendi anayasasını oluşturmuş ve 1994’te egemenlik kazanmıştır. Bağımsız hale gelse de hâlâ ABD ile gerçekten yakın ilişkileri vardır. Örneğin, ABD denizaşırı savunmalarını üstlenmekte ve halka bazı sosyal hizmetler sağlamaktadır. Palau, para birimi olarak Amerikan dolarını kullanmaktadırlar.
Adada birçok insan İngilizce konuşur, ancak ana dil Filipinler, Endonezya ve Malezya’nın bazı dilleriyle akraba olan Palauan dilidir. Palau’nun ekonomisi çiftçilik, turizm ve balıkçılık üzerine kuruludur. Bu adalar, çevre yönetimiyle ilgili ada gelenekleri nedeniyle nesiller boyu iyi korunmuş çok sayıda benzersiz deniz yaşamına sahiptir. Yaşam alanlarında hiçbir doğal yırtıcı hayvan bulunmadığından iğneleri olmadan evrimleşen denizanalarına ev sahipliği yapan, güzel mavi suları ve ünlü denizanası gölleri nedeniyle popüler bir turizm merkezidir.
Not: Denizanası sokmalarında, herhangi bir uzva sürtünmesi veya dokunması sırasında dokunaçların yüzeyinde bulunan mikroskobik iğneler (nematosistler) cilde batar. İğnelerden salınan zehir nedeniyle kaşıntı ve yanma oluşur.

Dünyanın En Az Nüfuslu 10 Ülkesi

San Marino, Nüfus: 34.660
San Marino, Vatikan Şehri gibi, tamamen İtalya’nın içinde yer alan küçük, bağımsız bir mikro ülkedir. Dağlık ülke yaklaşık 34.660 kişilik bir nüfusa sahiptir. Ülke büyüklüğünde bir kale olan San Marino, MS 300 yılında bir tepede kilise olarak başlamış ve bugün gururlu bir cumhuriyet olarak devam etmektedir. 1800’lü yıllarda İtalya birleşirken birleşmeye karşı çıkan birçok kişi, engebeli bir konumda bulunan ve saldırılara karşı daha kolay savunulabilen San Marino’ya kaçmıştır. İtalya, onları ülkeye girmeye zorlamak yerine, 1862’de San Marino’nun önceki yıllarda İtalyanların bir kahramanı olan Giuseppe Garibaldi’yi ve eşini zulümden koruduğu için onlarla bağımsız kalmalarına izin veren bir anlaşma imzalayarak sorunu çözmüştür. Şaşırtıcı bir şekilde, San Marino, bir istisna dışında, II. Dünya Savaşı sırasında bağımsız ve tarafsız kalmayı başarmıştır. Geri çekilen Mihver birlikleri, San Marino’dan geçmeye karar vermişler ve birkaç hafta kalıp sonra ayrılan Müttefik birlikleri tarafından takip edilmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan aşırı zorluklara rağmen, San Marino şu anda kişi başına düşen GSYİH bakımından son derece müreffeh bir konumdadır. Estetik açıdan ülkeye Titano Dağı’ndaki Guaita kalesi hakimdir. Bugün San Marino’nun mimarisi turistler için en çekici özelliklerinden biridir. Başkentin Orta Çağ’dan kalma tarihi şehir merkezi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. San Marino’da, San Marino Bayramı ve Palio dei Castelli gibi yüzlerce yıldır devam eden bazı geleneksel festivaller vardır. San Marino’daki insanlar aynı zamanda seramik, nakış ve ağaç oymacılığı gibi bazı geleneksel becerileri de korumuşlardır.

Lihtenştayn, Nüfus: 39.558
Lihtenştayn, İsviçre ile Avusturya sınırında bulunan, 39.558 nüfusa sahip, denize kıyısı olmayan, Avrupa’daki birkaç küçük ülkeden biridir. Ülkenin resmi dili Almancadır, ancak İngilizce ve Fransızca da yaygın olarak konuşulmaktadır. Coğrafi olarak Lihtenştayn, Alpler’in Yukarı Ren vadisinde yer alır ve 1,2 mil uzunluğunda bir sınıra ev sahipliği yapar. Dağlardan başka nehirler ve göllerle dolu olan bölge doğal bir güzelliğe, büyüleyici manzaralara sahiptir. Ülke, Rhätikon Dağları’nın etekleri ve 2,599 metrelik Grauspitz zirvesi ile ünlüdür. Bu dağ etekleri Lihtenştayn’ın 160 km2’lik toplam alanının yaklaşık üçte ikisini oluşturur. Vaduz Kalesi (veya Vaduz Şatosu) de büyüleyicidir. Başkent Vaduz’da yer alan, “Kunstmuseum Lihtenştayn” sanat müzesi dünya standartlarında bir modern ve çağdaş sanat koleksiyonuna sahiptir. Posta Müzesi’nde Lihtenştayn’ın posta pulları sergilenmektedir. Bunlar, başlı başına birer sanat eseri oldukları için genellikle koleksiyonerler tarafından değer verilir. Lihtenştayn halkı sağlam bir ekonomi inşa etmiştir. Bu ekonomi bankacılık, imalat ve turizme dayanmaktadır ve yarattıkları yaşam standardı oldukça yüksektir. Kişi başına düşen ikinci en yüksek GSYİH oranıyla hâlâ dünyayı etkilemeyi başarmaktadır. Ancak Lihtenştayn’ın ekonomisi güçlü ve suç oranları tarihsel olarak düşük olsa da yaşanması en pahalı ülkelerden biridir.

Monako, Nüfus: 39.684
Monako, Fransız Rivierası’nda yer alan dünyaca ünlü bir şehir devletidir. Nüfus bakımından Lihtenştayn’dan biraz daha küçük olan Monako, bir başka küçük Avrupa ülkesidir. Bununla birlikte, aynı zamanda dünyanın en yoğun nüfuslu ülkesidir. Üstelik bu mikro ülkeye yılda yaklaşık 160.000 yabancı ziyaretçi gelmektedir. Ülkede Fransızca, İtalyanca ve İngilizce yaygın olarak konuşulmaktadır. İlk yerleşimin M.Ö. 500 civarında gerçekleştiği Monaco, paranın hakim olduğu söylenebilecek bir ülkedir. Nüfusun yaklaşık %32’sinin milyoner portföyleri vardır. Dünya Bankası’na göre Monako’nun kişi başına serveti 2021’de 234.317 dolar olmuştur. Prenslik aynı zamanda dünyadaki kişi başına en yüksek GSYİH’ye sahiptir. Milyarderlerin oyun alanı olarak tanımlanan Monako, süper zenginleri kıyılarına çeken sıfır gelir vergisi politikasına sahiptir. Rıhtımları lüks özel yatlarla kaplıdır ve caddeler üst düzey spor arabalarla doludur. Beş yıldızlı oteller ve restoranlar çok önceden rezerve edilir. Ziyaretçiler ünlüler, politikacılar, iş adamları ve kraliyet ailesiyle içki içerler. Avrupa Birliği’nin bir parçası olmasa da euro, Monako’nun birincil para birimidir.
Monaco’nun hem acı hem tatlı bir tarihi vardır. Amerikalı güzel aktris Grace Kelly, bu küçük ülkenin Veliaht Prensi Prens Rainier ile evlenmiştir. Oğulları Prens II. Albert şu anki hükümdardır. Trajik bir şekilde, 1982 yılında Prenses Grace, prensliğin dolambaçlı dağ yollarında araba kullanırken geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Bu trajedinin koşullarına rağmen Monako daha çok Monte Carlo’nun dolambaçlı sokaklarında her yıl düzenlenen Formula 1 Grand Prix araba yarışıyla tanınmaktadır. Oşinografi Müzesi ve Monako Ulusal Müzesi önemli kültürel mekanlardır. Ayrıca Monaco, çok sayıda kumarhaneye ve her yıl, Eylül ayının sonlarında düzenlenen bir yat fuarına ev sahipliği yapmaktadır.

Marshall Adaları, Nüfus: 59.618
Marshall Adaları, Orta Pasifik Okyanusu’nda (Okyanusya’da, Mikronezya bölgesinde) Hawaii ile Filipinler arasında yer alan beş adadan ve 29 mercan atolünden (toplam 1.225 adacık ve ada) oluşmaktadır. Tüm adaların toplam arazi alanı 181 km2’dir. İnsan yerleşimlerinin M.Ö. 2000 yılına kadar uzandığı Marshall Adaları ilk olarak 1520’lerde İspanyollar ve Portekizliler geldiğinde Avrupalılar tarafından keşfedilmiştir. İspanya adaların kontrolünü ele geçirmiş ancak daha sonra bir kısmını Almanya’ya satmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise Amerika Birleşik Devletleri tarafından yönetilmiştir. Adalardan biri olan Bikini Atolü (Bikini Adası), ABD tarafından Soğuk Savaş döneminde nükleer silah test alanı olarak kullanılmış,1946 ile 1958 yılları arasında 20’si hidrojen bombası dahil olmak üzere 23 nükleer silah patlatılmıştır. Testler, birçok yerli halkın yerinden edilmesinin yanı sıra, radyasyondan kaynaklanan zararlı etkiler ve atoldeki üç adanın buharlaşmasıyla sonuçlanmıştır. Marshall Adaları nihayet, 1979 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. Marshall Adaları, doğal güzellikleri ve deniz yaşam alanı olarak paha biçilemez olsa da, ihraç edilebilir doğal kaynakları az olduğundan ekonomisi dış yardıma bağlıdır. Yerel olarak üretilen tarımsal ürünlerden bazıları hindistancevizi, domates, kavun, taro, ekmek meyvesi, çeşitli meyveler, domuzlar ve tavuklardır. Ayrıca kurutulmuş Hindistan cevizi ve el sanatları üretimi, ton balığı işleme ve turizmden de gelir elde etmektedirler.

Saint Kitts ve Nevis, Nüfus: 57.713
Saint Kitts ve Nevis, Atlantik Okyanusu ile Karayip Denizi arasında yer alan çift adalı, toplam 57.713 kişinin yaşadığı bir ülkedir. Adaların toplam yüz ölçümü 261 (Saint Kitts Adası 168 ve Nevis Adası 93) kilometrekaredir. Hem nüfus hem de yüz ölçümü bakımından Batı Yarımkürenin en küçük ülkeleri olup dünyanın her yerinden turist çeken dağlık bölgeleri, plajları ve yağmur ormanlarıyla tanınmaktadır. Bu adalar Avrupalılar tarafından kolonileştirilen ilk adalardan bazılarıdır, bu nedenle “Batı Hint Adaları’nın Ana Kolonisi” olarak adlandırılmışlardır. Venezuela’nın kuzeyinde yer alan bu çift adalı Karayip ülkesi, 1834’te köleliği yasa dışı ilan etmiştir, ancak serbest bırakılan insanlara eski sahiplerinin altında çalışmaya devam etmeleri için “istihdam” teklif edilmiştir. Birleşik Krallıktan bağımsızlığını 1983 yılında kazanmıştır. Nevis 1998’de başarısız bir referandumun ardından bölünme ve kendi ülkesini kurma girişiminde başarısız olmuştur. Saint Kitts ve Nevis eskiden İngiliz kolonileri olsa da artık bağımsız oldukları halde hâlâ İngiliz hükümdarını devlet başkanları olarak kabul etmeyi seçmişlerdir. Çoğu Karayip ülkesi gibi, Saint Kitts ve Nevis’in kültürü de Afrika, Avrupa, Latin Amerika ve Pan-Karayiplerin etkilerini göstermektedir. Müzik, dans, hikaye anlatıcılığı ve mutfak, her adadaki benzersiz kültürel kaynaşmanın bir parçasıdır. St. Kitts ve Nevis, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Brimstone Hill Kalesi Milli Parkı da dahil olmak üzere birçok tarihi mekana sahiptir.
2022 yılında Doğu Karayipler Yüksek Mahkemesi tarafından, eşcinsel davranışları veya cinsel ilişkileri suç sayan bir sömürge dönemi yasasının anayasaya aykırı olduğuna hükmedilmiş, Kişiye Karşı Suçlar Yasasının 56 ve 57. Maddeleri iptal edilmiştir. Kısacası, eşcinsellik 2022 yılı itibarıyla yasal hale gelmiştir. Bugün federasyonun ordusu olmasa da, 300 personel yasadışı uyuşturucu ticareti faaliyetlerini de hedef alan bir polis gücü olarak konumlanmaktadır. Ülkeye vatandaş olabilmek için ödeme yapılması gerekmektedir. Ülkenin vatandaşlık internet sitesine göre, Saint Kitts ve Nevis vatandaşı olabilmek için Sürdürülebilir Büyüme Fonu’na minimum 250.000 ABD Doları tutarında yatırım yapılması veya en az 400.000 ABD Doları değerinde gayrimenkul satın alınması gerekmektedir.

Dünyanın En Az Nüfuslu 10 Ülkesi

Dominika, Nüfus: 75.748
Dominika’nın (Dominik Cumhuriyeti ile karıştırılmamalıdır) tahmini nüfusu 75.748 kişi olan bir ada ülkesidir. Karayipler’deki Saint Kitts ve Nevis’in 60 mil güneydoğusunda, Porto Riko ile Trinidad ve Tobago’nun yaklaşık ortasında yer alır. Ada ülkesi, Avrupalılar tarafından sömürgeleştirilen Karayip ülkelerinin sonuncusu olmasıyla tanınmaktadır. Adaya ilk yerleşenler Güney Amerika’nın önemli bir kabilesi olan Arawak halkından bazılarıdır. Avrupalılar adaya geldiklerinde, şeker kamışı ve rom gibi pahalı tropik ürünlerin üretildiği yerler olarak Karayip adalarıyla ilgilenmişlerdir. Kârlarını yüksek tutmak için adalara Afrikalı köleler ithal etmişlerdir. Fransa, Dominika’yı 75 yıl boyunca bu şekilde kontrol etmiştir, ancak adayı 200 yıl boyunca imparatorluğun elinde tutan İngilizlere kaptırmıştır. Dominika nihayet 1978 yılında bağımsız bir devlet haline gelmiştir. Mary Eugenia Charles 1980’den 1995’e kadar Dominika’da Karayipler’in ilk kadın başbakanı olmuştur. Kahve tarlalarını işletmek için köleleştirilmiş insanların Batı Afrika’dan ithal edildiği dönemden dolayı nüfusun çoğunluğu Afrika kökenlidir.
Tarihinde pek çok trajik bölüm olmasına rağmen, Dominika bugün Karayipler, Afrika, Fransız ve İngiliz etkilerinin kendine özgü kültürel bir birleşimini yaratmıştır. Tematik dans ve müzik festivallerinin sıklıkla yapıldığı Dominika’da kreole ya da kreyol (köken bakımından hem siyahi hem Avrupalı olan) kültürü canlı ve iyi durumdadır. Dominika’nın gerçekten ilginç insan kültürünün yanı sıra, bu fantastik ada özellikle Karayipler’de doğal ortamıyla da öne çıkmaktadır. İyi bir sebepten dolayı burası “Karayiplerin Doğa Adası” olarak adlandırılmıştır. Volkanik kökenli bir ada olan Dominika’da, Kaynayan Göl Milli Parkı dünyanın ikinci büyük kaplıcasına ev sahipliği yapmaktadır. Dominika ayrıca gerçekten muhteşem şelalelere ve zengin yağmur ormanlarına sahiptir ve bu ormanların içinde dünyadaki en nadir bitki, hayvan ve kuş türleri bulunmaktadır. Örneğin nesli tükenmek üzere olan Sisserou papağanı yalnızca Dominika’da bulunur. Bu papağanın koyu yeşille birleşen mor tüyleri vardır. Bu, o kadar nadir bir hazinedir ki, Dominika ulusal bayrağına onun bir tasviri dahil edilmiştir. Diğer Karayip adaları ve ABD ile karşılaştırıldığında, ada ülkesindeki gıda, kira ve ulaşım maliyetlerinin düşük olması nedeniyle Dominika’da yaşamak nispeten ekonomiktir.

Uzak Bölgeler, Az Nüfuslu Ülkeler
Nüfusu az olan bu ülkeler genellikle sınırlı arazi alanlarına sahiptir ve genellikle uzak bölgelerde veya ada bölgelerinde bulunurlar. Nüfusları az olsa da kendine özgü kültürel kimliklere ve geleneklere, bazıları küçük nüfuslarına rağmen zengin tarihlere ve canlı kültürlere sahiptirler. Birçoğu, turistleri cezbeden, el değmemiş doğal ortamlarıyla da tanınır. Az nüfuslu küçük ada ülkeleri coğrafi izolasyonları ve sınırlı kaynakları nedeniyle benzersiz zorluklarla karşı karşıyadır. Çoğunlukla temel gelir kaynakları olarak turizm ve balıkçılığa büyük ölçüde güvenirler. Bunların dışında San Marino ve Monako gibi bazı ülkelerin nüfusları küçüktür ancak varlıklı ekonomileri ve yüksek yaşam standartlarıyla tanınırlar. Nüfus bakımından yukarıda adları geçen ülkelerden başka Dünya’da en küçük ülkeler arasında yer alabilecek birkaç küçük ülke daha (Britanya Virjin Adaları, Turks ve Caicos Adaları, Cook adaları, Niue adası, Faroe Adaları, Kuzey Mariana Adaları, Niue mercan adası,diğer adı Malvinas olan Falkland Adaları gibi) bulunmaktadır. Şehrin koşuşturmasından, gürültüsünden bıkan, daha sakin bir yerin özlemini çekenler, nüfus bakımından dünyanın en küçük ülkelerinden birine gitmeyi, tatil yapmayı ya da orada yaşamayı düşünebilirler.

Kaynakça:

https://www.worldatlas.com/articles/least-populated-country-in-the-world.html
https://www.businessinsider.com/smallest-countries-in-the-world-by-population
https://www.nationsonline.org/oneworld/population-by-country.htm
https://www.turna.com/blog/dunyanin-en-kucuk-ulkeleri
https://hthayat.haberturk.com/yasam/seyahat/haber/1063858-dunyanin-en-kucuk-10-ulkesi

Yazar: Müşerref ÖZDAŞ

Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku