Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Kadınların İş Yaşamındaki Rolü

0 341

Kadınların İş Yaşamındaki RolüSanayileşmeyle beraber toplumlarda büyük sorunlar da başlamıştır. Üretimin hızlandırılması ve ülkeler arasında ithalat ihracat faaliyetleri de gündeme gelmiştir. Tarıma dayalı bir sistem zayıflarken, emek yoğun sanayiye bağlı iş gücü piyasası da önem kazanmaya başlamıştır. Bu aileler için farklı sorunları ve sorumlulukları da beraberinde getirmiştir. Çalışma için belli bir eğitim düzeyine ya da tecrübeye, daha hızlı ve seri bir iş kabiliyetine, detaylı bir bilgiye de ihtiyaç artmaktadır. Bu durumda ise yoğun bir emek gücü gerekmektedir. Bireylerin belli bir ücret karşılığı emeğini pazarladığı işçi sınıfı da yaygınlaşmaya başlamıştır. İşveren işçi arasında belli beklentilere yönelik olarak gerçekleştirilen bir üretim söz konusudur.

Elbette bu durumdan en çok etkilenen kesim kadınlar ve çocuklardır. Kadın ve çocukların ucuz iş gücü olarak görülmesi, kötü şartlarda ve düşük ücretlerde çalıştırılması, enformel dediğimiz kayıt dışı işlerde kullanılması ise yoksulluğun diğer yüzüdür. Kadınların iş yaşamına girmesi ve iş dünyasıyla tanışmaya başlaması da bu zamanlarda artmıştır. Kadınlar ilk başlarda dokumacılık işlerinde görevlendirilmiştir. Bunun yanında kadınların iş yerinde yaşadığı sorunlar da erkeklere göre daha fazladır. Kadınların iş yerinde tacize uğraması, işe gelip gitme saatlerinin uygun olmaması, kötü koşullarda çalışma onları kendi kaderine mahkum olmaya sürüklemektedir.
Özellikle kent yaşamının en büyük yükünü kadınlar taşımaktadır. Kentin iş gücü piyasasında yer edinebilmek ve çalışma alanlarına dahil olabilmek için çoğu zaman kadınlar çok düşük ücretleri kabul etmekte, kendi görevi dışındaki işlere de koşturmakta ve kadın emeği her şekilde sömürülmektedir. Her ne kadar politikalarla, yapılan uluslar arası sözleşmelerle hatta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kapsamında yapılan eşitlik üzerine söylemlerin hepsi kağıt üzerinde kalmaktadır. İş, eğitim, sosyal faaliyetler konusunda kadın hep erkeğin gölgesinde tutulmuş, pek çok olguda kadına ve erkeğe çifte standart uygulandığı görülmüştür.

Kadınların İş Yaşamındaki RolüErkeğin çalışması ve iş gücüne dahil olmasının meslek olarak nitelendirilmesine karşın kadının iş yaşamında aktif olması onu yardımcı ve basitleştiren ifadelerle itham edilmesine sebep olmuştur. Namus, şeref kavramları da yine erkek için çalışıp ev geçindirebilmek olarak ifade edilirken kadının namusu sex üzerinden değerlendirilmiştir. Bu ataerkil söylem sadece erkekler tarafından değil, aksine ataerkil zihniyete sahip olan kadınlar tarafından sürdürülmeye devam etmektedir.
Aile dediğimiz karşılıklı sorumluluklar içeren kurumda da erkek yine evin reisi ve söz sahibi ilan edilmiştir. Erkek kadını isterse bırakabilirken kadının boşanma hakkı sonradan kadına tanınmıştır. Siyasal alanda, hukukta, medeni kanunda hatta dinde bile kadın her zaman erkekten sonra gelen bir varlık olarak öğretilmiştir . Eğitim ve öğretim programları da yine erkeklere yönelik endüstri meslek liselerinde daha aktif iken kadınlara yönelik açılan kız meslek liselerinde çocuk gelişimi, dikiş nakış ve aşçılık gibi orta düzey yetenek gerektiren ve ev işleriyle bağdaştırılan mesleklerle doldurulmuştur.

Locke’ un doğal hukuk ve toplumsal sözleşmesinde de kadının değer görebilme sebebinin temelinde yine topluma sadık oğullar yetiştirme ve ulusun anaları tabiriyle ülkeye erkek yetiştirici bir araç olarak görüldüğü anlaşılmaktadır.

Bu araştırma, öncelikle istihdam ve işsizliğin ne anlamlara geldiğine değinerek, en dezavantajlı grup olan kadınların iş yaşamına dahil edilme süreçleri ve yaşadıkları sorunları, ulusal ve uluslar arası bakımdan nasıl korunma altına alındıkları, bunun toplumda hangi oranda kabul görüp geliştirilen çözüm politikalarının kadını nasıl etkilediğini incelemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda özellikle sosyolojik literatürden faydalanılarak, toplumsal bir yaranın oluşum süreci ve tedavi yolları irdelenmesi esas alınmıştır.

Kadınların İş Yaşamındaki RolüEsas sorunun temelinde kadın ve erkeğin sadece iş yaşamında değil tüm alanlarda eşitsizliği yaşaması söz konusu olmuştur. Yasalar kadın ve erkek için eşit söylemlerde bulunmuş olsa da kadının ezilmesi ve ikincilleştirilmesi bazı ülkelerde kadınlara yönelik olarak yeni politikalar yürütülmesini gerekli kılmıştır. Anne olan kadın çalışanlara hamilelik, doğum izni olarak ücretli izinlerin tanınması kadın için bir ayrımcılık değil, aksine eşitliği sağlama amacı güder.
Kadınların eşitsiz koşullarda çalışması, eğitim önünde çıkan engeller gibi diğer sorunlar kadınların iş yaşamında ilerlemelerine, kariyer yapmalarına ve toplumda saygınlıklarının artmasına da engel olmaktadır. Bu nedenle erkek kendini daha üstün görmekte ve kadına sürekli müdahale etme hakkını kendinde bulmaktadır. Kadınların iş yaşamında daha aktif olması için uygulanan politikaların sadece yasalarla desteklenmekle kalmaması gerekir. Toplumun değer yargılarını şekillendiren medya, hukuk, eğitim kapsamında da kadına değer verici nitelikte programların düzenlenmesi gerekmektedir.

Kız meslek liseleri ve erkekler için endüstri meslek liselerinde verilen eğitimin kadın meslekleri ya da erkek meslekleri olarak şekillendirilmesi yerine kadın ve erkeğin farklı meslekleri tercih etmelerinin önü açılmalıdır. Çocuk bakıcılığı, el becerileri, dikiş nakış işleri, grafikerlik gibi meslekleri kadının doğal yeteneği gibi görmek ve erkeği makine kullanımı, endüstriyel üst düzey işler, müdürlük gibi hükmedici işlerle bağdaştırmak yine ataerkil düzenin devam etmesini sağlar. Günümüzde modern çağın devam etmesi ve uluslar arası pek çok yeniliğin yapılması, kadının farklı alanlara yönelimi elbette eskiye oranla daha iyidir. Fakat tam anlamıyla bir eşitlik sağlanmış değildir.

Kadınların çalışma yaşamında aktif olabilmeleri dediğimizde her meslekte rahat bir şekilde ilerlemesi anlamına gelse de bu gerçekte böyle olmamaktadır. Kadın ve erkek arasındaki mesleksel dağılıma bakınca erkeğin yönetici, müdür, esas sorumlu kişi konumunda çalıştığı kadının ise onu destekleyen ve onun işlerini yapmasını kolaylayıcı biri olarak bulunduğu görülmektedir. Kadının yardımcı konumda asistanlık, sekreterlik, muhasebe gibi işlerle sorumlu tutulmasının temelinde ise, fırsatların eşit olmaması yatmaktadır. Kadınlar çalıştıkları birimle ilgili yeterli eğitim alamamaktadır. Özellikle eğitim alanında her ne kadar bu eşitlik sağlanmaya çalışsa da kadının eğitim sürecine dahil olamaması iş yerinde de ilerlemesine bir engel teşkil eder. Eğitimin yetersiz olması belli alanlar için gerekli donanıma sahip olamamaya, bir iş yerine hükmedebilme yetisinin olamamasına ya da bu yetenek olmasına rağmen erkeklerin kadınları çok ciddiye almamasından kaynaklı başarısızlıkla sonuçlanır.

Kadınların İş Yaşamındaki RolüEğer kadınların iş yerinde çalışmalarından daha fazla verim elde edilmek isteniyorsa bireylerin arasında eşitsizliklerin kaldırılması gerekmektedir. Kadınların aşağılanma, mobbing, alay edilme ve iş yerinde vasıfsız işlerle oyalanmasına neden olmak da kadının iş yerinde yaşadıkları sıkıntılar arasındadır. Takdir edilme bireyin yaptığı işin beğenilmesiyle bunu pekiştiren haline getirmesinin istenmesidir. Kadınlar daha fazla takdir edilebilmek için daha çok olumlu davranışta bulunacaktır. Bir diğer motivasyon aracı ise statüdür. Kadınlara verilen statüler, onların toplumda saygınlık kazanmalarını sağlar. Bu nedenle de her birey alanında yükselmek, daha üst kademeye geçmek ister. Bireylerin statü kazanması saygınlık kazanmasıyla paralel olarak gerçekleşir. Toplum adı tanınmış bir şirkette çalışan bireylere daha saygın davranır. Ayrıca çalışan kadınlar saygınlığını artırmak için daha fazla çalışacak, daha verimli olmaya çalışacaktır. Bu nedenle de kurumsal hizmette de verim sağlanmaya devam edecektir

Yazar:Soner İnce

Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku