Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Yetişkinlerde Kâbuslar ve Kâbus Bozukluğu

0 560

Normalde insanlar her gece iki saatten fazla rüya görürler. Bazı rüyalar hoş olmayan, kötü içeriklere sahip olabilir veya kötü sonucu olan bir hikâyeyi anlatabilir fakat insanları uykudan uyandırmazlar ve ertesi sabah bireyler çok az duygusal kalıntı hissederler. Öte yandan kâbuslar, duygusal olarak rahatsız edici korku, endişe ve hatta terör duygularına yol açabilir. Bir kişinin terleme, hızlanmış kalp atış hızı veya hızlı nefes alma deneyimi yaşamasını sağlayabilirler. Böyle bir rüya kişiyi uykudan uyandırırsa, kişi uyandığında kısaca bağırabilir veya konuşabilir. Kâbuslar ayrıca uykusuzluğa veya uyku döngüsünde başka zorluklara ve hatta bazı durumlarda gündüz sıkıntılarına yol açabilir.Yetişkinlerde Kâbuslar ve Kâbus Bozukluğu
Kâbuslar önemli bir sıkıntı veriyor, uykuyu düzenli olarak bölüyorsa bu sorunu yaşayan yetişkin bireyler buna neyin neden olduğunu bilmeli, ortaya çıkmalarını azaltmak için değişiklikler yapmalıdır. Bu makale yetişkinlerde kâbusların nedenlerini, yaygınlığını, belirtilerini, sağlığa etkilerini ve yönetimini gözden geçirmektedir. Çocuklarda kâbuslar, çocuklarda ve yetişkinlerde görülen diğer parasomniler ayrı ayrı incelenmektedir.

Kâbuslar Ne Kadar Yaygındır?

Kâbusların ve kâbus bozukluğunun gerçek prevalansı, çalışmalar arasında kâbusları tanımlamaya yönelik değişen terminoloji ve kriterler nedeniyle belirsizdir. Çocukların yaklaşık yüzde 50’si hiç kâbus görmediğini ve yüzde 20’ye kadarı sık kâbus gördüğünü bildirmektedir. Kâbus görme sıklığı hem kız hem de erkek çocuklar için ergenliğe doğru artar. Ancak bundan sonra kadınlarda yaygınlık artmaya devam eder; 29 yaşına kadar kâbuslar kadınlarda erkeklere göre iki kat daha yaygın olabilir. Yetişkinlerin yaklaşık yüzde 85’i yılda en az bir kez kâbus gördüğünü ve yüzde 2 ila 6’sı sık (haftalık) kâbus gördüğünü bildirmektedir. Genel olarak, tüm yetişkinlerin yaklaşık yarısı ara sıra kâbuslar yaşar, yaklaşık yüzde 6’sı ayda en az bir kez kâbus görür, yüzde 1 ila 2’si bunları daha sık yaşar ve yüzde 1’den azı kâbus bozukluğunu karakterize eden, günlük işlevi bozan ve uykudan kaçınmaya çalışmasına neden olan sık kâbuslar yaşayabilir. Kâbus bozukluğu olarak bilinen bir durumu yaşayanlar için, bu rahatsız edici gece deneyimleri her gece olacak kadar sık meydana gelebilir, günlük yaşamlarını ve zihinsel sağlıklarını çeşitli şekillerde bozabilir. Kore’de 50 yaş üstü yetişkinler üzerinde yapılan büyük bir nüfus temelli araştırma, uyanmaların eşlik ettiği şiddetli kâbus görme prevalansının yüzde 2,7 olduğunu göstermiştir. Kâbus sıklığı yaşla birlikte artar ve 70 yaşın üzerindeki yetişkinlerde kâbus görme prevalansında (yüzde 6,3) 50 ila 70 yaş arasındaki yetişkinlere (yüzde 1,8) kıyasla üç kattan fazla artış vardır. İntihar düşüncesi, depresyon ve stres ile de bir ilişki vardı.

Kâbuslar Rahatsız Edici Rüyalardır

Kâbuslar, rahatsız edici, kişiyi derin uykusundan uyandıran çok gerçekçi rüyalardır. Çoğu zaman kalbin korkudan çarpmasına neden olurlar. Kâbuslar sıklıkla REM (hızlı göz hareketi ) uykusunun baskın olduğu gecenin son üçte birinde, sabahın erken saatlerinde yaşanır. N1/N2 ve REM uykusu sırasında eşit derecede olası olan ve hem erken hem de geç uyku döneminde ortaya çıkabilen travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ile ilişkili kabuslar bir istisnadır. Bazı araştırmacılar gerçek hayatta karşılaşılabilecek tehditlere verilen tepkilerin prova edildiği kabus denilen bu rüyalara “tehdit provaları” der; diğer uzmanlar kabusların insanların günlerindeki stresli veya üzücü olaylarla baş etme yollarından biri olduğuna inanır. Genel olarak, kadınlar cinsel taciz veya sevdiklerinin ölümü ya da ortadan kaybolması etrafında dönen daha fazla kâbus bildirirken, erkekler daha çok fiziksel saldırganlık, savaş veya terör içeren kötü rüyalar gördüklerini bildirmektedir. Kâbusların konuları herkeste farklı olabilse de çoğu kişinin yaşadığı yaygın bazı kâbuslar da vardır. Örneğin, yetişkinlerin çoğu bir tehlikeden kaçmak için yeteri kadar hızlı koşamamak ya da çok yüksekten düşmekle ilgili kâbuslar görür. Bir kaza veya saldırı gibi travmatik olay yaşandıysa bu deneyimlerle ilgili tekrarlayıcı kâbuslar yaşanabilir. Rüyalar gibi kâbus içeriği ve sıklığı da kültürel farklılıklar gösterebilir.

Yetişkinlerde Kâbusların NedenleriYetişkinlerde Kâbuslar ve Kâbus Bozukluğu

Kâbuslar yetişkin bireylerde genellikle kendiliğindendir ancak çeşitli faktörlerden ve altta yatan bozukluklardan da kaynaklanabilirler. Yaygın nedenler arasında stres, olumsuz yaşam olayları, travma sonrası stres bozukluğunda (TSSB) olduğu gibi travma deneyimi ve diğer psikiyatrik bozukluklar bulunur. Depresyon, anksiyete ve panik bozuklukları, şizofreni ve sınırda (borderline) kişilik bozukluğu dâhil olmak üzere çok çeşitli psikiyatrik bozukluklarla ilişkili olarak sık ve yoğun kâbuslar ortaya çıkabilir.
Sık görüldüğünde, idiyopatik kâbuslar yüksek oranda psikopatolojiye sahip olabilir. Diğer kâbus nedenleri arasında kişinin uyku programında büyük değişiklikler, uyku yoksunluğu, jet lag, hastalık ve ateş bulunur. Uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu, narkolepsi veya uyku terörü bozukluğu gibi diğer uyku bozuklukları gibi bazı durumlar da kâbuslara neden olabilir. Kâbuslar ayrıca bazı reçeteli ilaçların (örneğin bazı tansiyon ilaçları), kötüye kullanılan ilaçların, sakinleştiricilerin veya uyku haplarının yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir; ayrıca ilacın kesilmesinden de kaynaklanabilirler. Kâbuslarla ilişkilendirilen en yaygın ilaçlar arasında norepinefrin, serotonin, dopamin, asetilkolin veya gama-aminobütirik asit (GABA) sinyalini etkileyenler bulunur. İlaç değişiklikleri sonrası kâbus görme sıklığı değişirse, doktorla konuşulmalıdır. Kâbuslar genellikle GABAerjik ilaçlardan veya alkol, barbitüratlar ve benzodiazepinler gibi maddelerden yoksunluk sırasında ortaya çıkar. Bu genellikle, REM uykusunu baskılayan ilaçlar kesildiğinde ortaya çıkan REM uykusundaki (yani, REM reboundu) telafi edici bir artışın sonucudur. Benzer şekilde, trisiklikler, monoamin oksidaz inhibitörleri, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ve serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI’ler) dâhil olmak üzere antidepresan ilaçların kesilmesi, genellikle, muhtemelen REM geri tepmesi ile ilişkili olarak artan kâbus sıklığı ile ilişkilidir.
Bazı kişiler metabolizmayı hızlandırabilen ve beynin aktifliğinin artması için sinyal verebilen gece atıştırması yaptıktan sonra kâbuslar görürler. Kötü, dengesiz beslenme dışında alkol almak veya yatma öncesi saatlerde kafein veya uyarıcı diğer içecekleri tüketmek de kâbusların nedeni olabilir. Kâbus bozukluğuna sahip olan akrabaları bulunan kişilerin bu duruma sahip olma olasılığı daha yüksek olabilir. Finlandiya’da ülke çapında yapılan bir ikiz kohort çalışmasında, monozigotik (tek yumurta) ikizler, dizigotik(çift yumurta) ikizlere göre daha benzer kâbus oranlarına sahip bulunmuştur, bu da genetik bir eğilim olduğunu göstermektedir.

Kâbus Belirtileri

Kâbuslar tanım gereği patolojik olmasa da, sık görülen veya engelleyici olan, sosyal, mesleki, duygusal ve fiziksel refahı bozan kâbuslar bir bozukluk olarak kabul edilir ve genellikle altta yatan ve tedavi edilebilir psikopatolojinin bir işaretidir. Gece veya gündüz işlevini etkileyecek kadar sıklıkta ve yinelenen kâbuslar, kabus bozukluğu kriterlerini karşılayabilir. Kâbus bozukluğu için DSM-5 (Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan, Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı) tanı kriterleri şunları içerir:
A) Genellikle hayatta kalma, güvenlik veya fiziksel bütünlüğe yönelik tehditlerden kaçınma çabalarını içeren ve genellikle büyük uyku epizodunun ikinci yarısında ortaya çıkan, uzun süreli, aşırı derecede disforik ve iyi hatırlanmış rüyaların tekrarlayan oluşumlarıdır.
B) Disforik rüyalardan uyandığında, birey hızla oryante ve uyanık hale gelir.
C) Uyku bozukluğu, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda veya önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
D) Kâbus semptomları, bir maddenin (örneğin, kötüye kullanılan bir madde veya reçeteli bir ilaç) fizyolojik etkilerine bağlanamaz.
E) Birlikte var olan zihinsel ve tıbbi bozukluklar, disforik rüyaların baskın şikâyetini yeterince açıklamaz.
Kâbus bozukluğunun ayırıcı tanısı disforik rüyaları (“kötü rüyalar”), hızlı göz hareketi (REM) uyku davranış bozukluğu ve uyku terörü gibi diğer parasomnileri ve nokturnal panik atak (gece, uyku sırasında ortaya çıkan panik atak ) gibi psikiyatrik bozuklukları içerir. Kâbusların uykuyla ilgili diğer fenomenlerden ayırt edilmesinde yardımcı olan klinik özellikleri arasında tam uyanıklık ve uyandıktan sonra rüyayı hatırlama, genellikle REM’in daha sık olduğu gecenin ilerleyen saatlerinde ortaya çıkması ve uyurken motor davranışın olmaması yer alır. Sık kâbus gören veya kabus uyku bozukluğu olan kişiler tekrarlayan kabus deneyimlerinden korktukları ve uykudan kaçınmaya çalıştıkları için uykusuzluk gelişebilir. Bu bireyler daha sonra aşırı gündüz uyku hali, zayıf konsantrasyon, depresyon, kaygı veya sinirlilik yaşayabilir.
Kâbuslar ortalama olarak haftada bir vakadan az ise hafif derecelidir. Yıkıcı rüyalar her gece değil, haftada en az bir kez meydana gelirse kâbus bozukluğu orta dereceli ve epizodlar (ataklar) her gece meydana gelirse şiddetli olarak kabul edilir. Kâbuslar, süresi 1 aydan az ise akut,1 aydan fazla, 6 aydan az ise subakut, 6 aydan fazlaysa kalıcıdır.

Yetişkinlerde Kâbusların Sağlığa Etkileri

Kâbuslar refah ve sağlık üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Endişeli veya depresif olanların bu deneyimden dolayı daha çok sıkıntı çekmesi ve daha da fazla psikolojik hastalığa maruz kalması olasıdır. Aralarındaki bağlantı tam anlaşılamamış olsa da kâbuslar ile intiharlar birbiriyle ilişkilendirilmiştir. DSM-5’e göre, sık sık kâbus gören veya kâbus bozukluğu olan bireyler, intihar düşüncesi ve intihar girişimleri için önemli ölçüde daha büyük risk altındadır. Kâbusların neden olabileceği uyku yoksunlukları kalp hastalıkları, obezite ve depresyon gibi tıbbi durumlara neden olabilir. Yetişkinlerde görülen kâbuslar travmalardan kaynaklanan ve tedavisi yapılmamış stres bozukluklarının ya da uyku apnesinin belirtisi ise altta yatan bozuklukların ruhsal ve fiziksel sağlık üzerinde önemli olumsuz etkileri olabilir.

Kâbus Sıklığı ile İlişkili Durumlar

Daha sık görülen kâbuslarla ve daha genel olarak uyku sorunlarıyla ilişkili birkaç tıbbi durum vardır. Kâbusların koroner kalp hastalığı, kanser, Parkinson hastalığı ve kronik ağrı gibi durumlarla komorbid (eştanılı, aynı zamanda, ek olarak bulunması) olduğu veya birlikte meydana geldiği bulunmuştur. Çoğu durumda, kronik hastalığı çevreleyen stres, insanların daha fazla kâbus görmelerinin olası nedenidir. Kâbuslar ayrıca TSSB, uykusuzluk, şizofreni, psikoz ve ruh hali, kaygı, uyum ve kişilik bozuklukları dâhil olmak üzere zihinsel sağlık bozuklukları durumunda daha sık görülür. Yas sırasında da kâbuslar ortaya çıkabilir. Negatif temalı rüyalar, yas ve kayıp dönemleri sırasında veya daha sonrasında ortaya çıkabilirler ve uykuyu bölebilir. Tetikleyici faktör sevilen birinin ölümü veya kaybıdır ve rüyalar genellikle rutin olarak kâbus görmeyen kişi bağlamında ortaya çıkar. Yasla ilişkili disforik rüyalar genellikle kendi kendisini sınırlar ve nadiren özel tedavi gerektirir.

Uyku Terörü ve Kâbus Aynı Şey mi?Yetişkinlerde Kâbuslar ve Kâbus Bozukluğu

Kâbus ve uyku terörü, insanların büyük bir korku içinde uyanmasına sebep olsa da tanımlanabilir şekilde farklı durumlardır. Kâbuslar uyku döngüsünün ilerleyen dönemlerinde, çoğunlukla REM uykusu sırasında ortaya çıkma eğilimindedir. İnsanlar onlardan kolayca ve tamamen uyanırlar ve çoğu zaman rüyada neler olduğunu hatırlayabilirler.
Gece terörü olarak da adlandırılan uyku terörleri (pavor nocturnus), derin uykudan, genellikle bir ağlama veya panik çığlığıyla başlayan, yoğun korkuyla tekrarlanan kısmi uyanmaları içerir; birey yataktan çıkabilir, etrafta dolaşabilir ama bir uyurgezer gibi tamamen bilinçli olmayacaktır. Uyku terörü birkaç dakika ile 30 ila 40 dakika arasında sürer ve hastalar genellikle olaylar için amnestik (hafıza kaybı yaşayan) olur. Uyku ya da gece terörleri (karabasan) REM uykusu sırasında ortaya çıkan kâbusların aksine, REM olmayan (NREM) uykudan uyanma bozukluğudur. Kâbuslardan farklı olarak, gece terörleri tipik olarak gecenin ilk üçte birinde gerçekleşir. Bireyin kafası karışık, şaşırmış ve eğer varsa sadece kısmen tepki verir. Kişi genellikle teröre neden olan görüntülerin deneyimini veya içeriğini hatırlamaz. Uyku terörü en çok çocuklarda görülür ve genellikle iyi huyludur. Yetişkinlerde, eşlik eden travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), anksiyete veya diğer psikiyatrik bozuklukların bir göstergesi olabilirler.

Kâbus Sorununun Yönetimi

Kâbuslar her zaman tedavi gerektirmez. Kâbus bozukluğu kriterlerini karşılayan kişiler bile semptomların belirli bir müdahale olmaksızın zamanla düzeldiğini görebilir. Bununla birlikte, kâbuslar bir bireyin işinde, okulunda ve/veya ev yaşamında işlev bozukluğuna neden olacak kadar sıklaştığında, kişi kâbus bozukluğu (eski adıyla rüya anksiyete bozukluğu) yaşıyor olabilir ve yardım almalıdır.
Kâbusların görülme sıklığını, yaşam üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik doktorla birlikte atabilecek farklı adımlar bulunmaktadır. Haftada bir defadan fazla kâbus gören veya kâbusları iyi bir gece uykusu çekmelerine engel olan kişiler yardım almak için başvurduklarında doktorun uyku hijyeni ve tıbbi öyküyle ilgili sorularına cevap vermelidir. Fizik muayene, nörolojik ve psikolojik değerlendirmeler yapılabilir, kan testleri, EEG, karaciğer ve tiroid fonksiyon testleri istenebilir. Diğer nedenler ekarte edilirse, uyku bozukluklarını teşhis etmek için kullanılan bir test olan polisomnografi uygulayabilen bir uyku uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekli olabilir.
Kâbuslar herhangi bir ilacın sonucuysa, bu yan etkinin ortadan kaldırılması için dozaj veya ilaç değiştirebilir. Kâbusların başlangıcı potansiyel olarak nedensel bir ilaçla geçici olarak bağlantılı olduğunda dozun kesilmesi veya kademeli olarak azaltılması genellikle kâbusların çözülmesiyle sonuçlanacaktır. Kâbuslar ilacın kesilmesiyle düzelmezse, aşağıda tartışılan diğer etiyolojiler ve müdahaleler yapılmalıdır.
Kâbuslara huzursuz bacak sendromu ve uyku apnesi gibi durumlar neden oluyorsa altta yatan bozukluğu tedavi etmek semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir. Madde veya alkol kötüye kullanımı varsa, bu bozukluğun altında yatan birincil neden olabilir ve eğer öyleyse terapi veya bir destek grubu aracılığıyla ele alınmalıdır. Kâbuslar bir hastalık ya da ilaçla ilgili değilse umutsuz olmaya gerek yoktur. Davranışlarda yapılacak bazı değişikliklerinin depresyon, anksiyete ve TSSB’nin neden olduğu kâbus sorununu yaşayan yetişkinlerin %70 kadarında etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Kâbus Odaklı Psikoterapi

Kronik, kalıcı kâbusları olan çoğu hastada altta yatan psikopatolojiyi veya geçmiş travmayı ele almak için psikoterapi önerilmektedir. Kâbus bozukluğuna yönelik psikoterapötik müdahaleler biliş ve davranış çarpıklıklarını değerlendirmek, tanımlamak, değiştirmek ve düzeltmek için uyarlanmış bilişsel ve davranışsal teknikleri kullanarak maruz kalma ve stres yönetimine odaklanır. Kâbus bozukluğu olan hastalar için çeşitli bilişsel ve davranışsal yaklaşımlar incelenmiştir. Bunların arasında, çoğu hastada bilişsel davranışçı terapinin bir biçimi olan imgeleme prova terapisini önerilmektedir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Kabusları etkileyen çarpık veya işlevsiz inançlara, düşüncelere, duygulara ve ilişkili davranışlara odaklanan kısa vadeli, hedefe yönelik özel bir psikoterapötik yaklaşımdır. Bilişsel bileşen, çarpık düşünce, duygular, duygular ve bunların kâbuslar ve uyku bozukluğu üzerindeki ilişkili etkilerine odaklanır. Davranışsal bileşen, yetersiz uykuyu etkileyen ve kâbusları sürdüren uyumsuz davranışları ve eylemleri ele almak için uyarlanmıştır.
İmgelem Prova Terapisi: IRT (Imagery Rehearsal Therapy) şeklinde kısaltılmış olan bu bilişsel davranışçı terapi türü TSSB’nin neden olduğu kabuslar ve tekrarlayıcı kabuslar için umut vericidir. Bu teknikle, kronik hastalar uyanık durumdayken kendi kâbuslarını nasıl geçirmek istiyorlarsa öyle prova ederek ya da canlandırarak değiştirmeye çalışırlar. İmgelem prova terapisi ve maruz kalma (yazılı ve sözlü olarak), gevşeme ve yazma terapisi (ERRT) gibi daha özel kâbus odaklı tedavi varyantları daha iyi sonuçlar verse de, BDT tek başına kâbusların tedavisinde etkilidir.

Farmakolojik Tedaviler

Kâbusa özgü tedavi gerektiren hastalar için davranışsal ve farmakolojik yaklaşımlar desteklenmektedir. İlaçlar TSSB ile ilişkili kâbusları tedavi etmek için terapiyle birlikte kullanılabilir. Psikoterapi ve ilaç tedavisi arasındaki seçim hasta tercihlerine ve bir terapiste erişime göre kişiselleştirilebilir. Kabusların tedavisinde alfa-1 adrenerjik reseptör antagonisti olan prazosin, trazodon , gabapentin , klonidin , topiramat , terazosin ve olanzapin ve risperidon gibi atipik antipsikotikler kullanılabilmektedir. Bu tür reçeteli ilaçlar bazen kâbusların oluşumunu azaltmada etkili olabilir. Yetişkinlerde kronik kalıcı kabusların çoğu bir şekilde altta yatan psikopatoloji veya geçmiş travma ile ilişkilidir ve çoğu hasta prazosin öncesinde veya prazosin ile birlikte psikoterapiye katılmaya teşvik edilmektedir.

Yaşam Tarzı Değişikliği ve İyi Uyku HijyeniYetişkinlerde Kâbuslar ve Kâbus Bozukluğu

Kâbus sıklığının azaltmasına yardımcı olabilecek, kişinin kendi başına atabileceği başka adımlar da vardır. Düzenli egzersiz (uyku zamanından önceki dört saat içinde değil) ve iyileştirilmiş, tutarlı uyku hijyeni çok yardımcı olabilir. Düzenli uyku-uyanıklık programını sağlamak önemlidir. Her gece ve sabah bir rutine ve programa bağlı kalmak, her gece aynı saatte uyumak yardımcı olabilir. Güneşle birlikte uyanmaya çalışmak, alkol ve kafein tüketimini sınırlamak ve sigara içmemek de işe yarayabilir. Fiziksel aktivite genellikle insanların daha hızlı uykuya dalmasını ve daha derin bir dinlenmenin keyfini çıkarmasını sağlar. Yatmadan önce rahatlamak, kas gerginliğini ve kaygıyı azaltmak için gevşeme terapisi de yardımcı olabilir. Yoga ve meditasyonun da faydalı olduğu görülebilir.
İyi, sağlıklı bir uykuya olanak sağlayan rahat bir ortamda (uygun yatak konfigürasyonu, sıcaklık, gürültü seviyeleri, vb.) uyunmalıdır. Uyumadan önce ılık bir duş alınmalı ve mesane (idrar kesesi) boşaltılmalıdır. Yatmadan en az bir saat önce televizyon, bilgisayar ve ekranlardan (akıllı telefon veya tablet gibi) uzak durulmalıdır. Yatak odası daha düşük bir sıcaklıkta tutulmalıdır. Yatak odası uyku ve seks için ayrılmış olan, rahatlatıcı, sakin bir yer haline getirilmelidir. Yatma saatine yakın yağlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Açlık uyku kalitesini etkileyebileceğinden öğün atlanmamalıdır. Ayrıca, vücudun sistemlerinde 12 saatten daha uzun süre kalabilen ve genel olarak uyku düzenini bozan nikotin, kafein ve alkol kullanımı konusunda dikkatli olunmalıdır.
İyi uykuyu teşvik eden yaşam tarzı değişiklikleri, kâbusların sıklığını ve şiddetini azaltmaya ve genel uyku kalitesini artırmaya yardımcı olabilir. Uyku hijyeni, kâbus bozukluğu olan hastalarda kendi başına çalışılmamış olsa da, genellikle diğer tedavileri içeren çalışmaların bir bileşenidir ve düşük maliyetli, düşük riskli bir müdahaledir.

Kaynakça:

https://www.uptodate.com/contents/nightmares-and-nightmare-disorder-in-adults/print
https://www.webmd.com/sleep-disorders/nightmares-in-adults
https://www.psychologytoday.com/us/conditions/nightmares
https://www.medikalakademi.com.tr/ard-arda-kabus-gormek/
https://www.koruhastanesi.com/neden-kabus-ve-ruya-goruruz–2993-5

Yazar: Müşerref Özdaş

Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku