Aşkı anlamlandırmak için bilim insanları hayvanlar dünyası üzerinde değişik incelemeler yapmaya başlamıştır. Hayvanlar âleminde aşk daha çok feromon hormonlarının etkisi anlam kazanmaktadır. Bunlar idrar ya da bedensel olarak salgılanan sıvılarda bulunan kimyasal maddelerdir. Salgıladıkları bu feromon hormonları sayesinde hayvanlar kendi türleri içerisinde bulunan diğer bireyler ile iletişim sağlarlar. Kendine yiyecek bulmak, cinsiyet ve çiftleşme gibi bilgileri bu hormonlar sayesinde yaparlar. Feromonlar ile kokular arasında büyük bir benzerlik bulunmaktadır. Bunların en önemli ortak özelliği hava yolu ile yayılmalarıdır. Fakat feromonlar koku duyusunun algılamayacağı kadar düşük seviyelerde de işe yararlar. Yapılan araştırmalar, insanların bilinçdışı bir şekilde sinyaller aracılığı ile iletişim kurduklarını ortaya çıkardı. Yakın bir tarihte insanların da diğer hayvanlar gibi feromonlar üreterek iletişimlerini sağladığı haberi, kamuoyunda büyük ilgi uyandırmıştır. Fakat insanlar üzerindeki feromon etkisi henüz kesin bir sonuca ulaşamamıştır.
Bu durum üzerinde araştırmalar yürüten Marta McClintock, 30 sene önce, aynı odayı paylaştığı üniversite arkadaşlarının adet dönemleri üzerinde incelemelerde bulunmuştur. Bu araştırma sonucunda zaman içerisinde kızların adet döneminin birbirine yaklaştığı ve yumurtlama döngüsünde etkili olan biyolojik saatin değiştirilebilir olduğu gerçeğini açığa çıkarmıştır. Bu durumun nedeni tartışmalardan öteye gidemese de, bazı bilim adamları bunu insan vücudunda feromonların var olduğu şeklinde yorumlamaktadır. 1998 yılında bu durum üzerinde yapılan bir araştırmada adet döneminde kadınların koltukaltında alınan ter örneklerinin denekler üzerine uygulanmasından sonra denek kadınların döngüsel zamanlamalarının değiştiği ortaya konulmuştur.
Hava yolu ile taşınan bir takım kimyasalların kişilerin partner bulma davranışı üzerinde etki sağladığı açığa çıkmıştır. Bu konuda bir deney çalışması yapan bilim adamı Klaus Wedekind, 44 erkeğe birer tişört vermiş, bu tişörtleri iki gece boyunca giymelerini istemiş. Bu süre zarfında kokusuz kozmetikler ve kokusuz sabunlar kullanan erkek deneklerin kullandıkları tişörtler kutularda saklanarak 49 kadın deneğe koklatılmış, her kadın deneğe 7 kutu koklatılmış, bu kutuların 3’ünde bağışıklık genleri kadınlardakine benzer olan, 3’ünde ise onlarınkinden farklı olan tişörtler bulunmaktadır. 1 tane kokusuz tişörtlerden oluşan kutu ise kontrol grubu olarak koklatılmıştır. Kadınlar, bağışıklık genleri kendi genlerinden farklı olan erkeklerin tişörtlerini seçmişlerdir. Bunun en temel nedeni olarak da, kendi genlerine benzer kokular taşıyan tişörtlerin ebeveynlerini anımsattığını belirtmişlerdir. Benzer olmayan kokular taşıyanların ise erkek arkadaşlarını anımsattığını söylemişlerdir.
Araştırmacılara göre kesin olan bir şey var ise o da kadınlar ile erkekler arasında kimyasal anlamda bir şeylerin geçtiğidir. Bu anlamda feromon araştırmaları gelecek yılların en popüler ve en heyecan verici araştırmalar olacaktır.
Kaynakça:
Weller, Aron. “Human pheromones: Communication through body odour”, Nature, “The science of love” http://whyfiles.org/003love/main1.html
Yazar: Taner Tunç