Bilim, evreni inceleyerek onun sahip olduğu özellikleri anlamak ve bunları teori ya da kural adı verilen düzenlemeler içerisine yerleştirerek birbirleri arasındaki olası farkları açıklamak demektir. Bu nedenle bilim, fiziksel evrendeki nesne ve olayların gözlemlenmesi ile başlamalıdır. Söz konusu olay ve nesneler doğal olarak ortaya çıkabileceği gibi her hangi bir deneyin sonucu olarak da oluşabilir; burada önemli olan şey bunların doğrudan ya da dolaylı olarak gözlemlenmesidir. Bilim, şu ya da bu şekilde gözlenemeyen şeylerle ilgilenmez.
Bilim, evrendeki tüm olayların fiziksel teori ve kurallarla açıklanabileceği ve bizim de bu teori ve kurallara uygulanabilecek verileri elde etmemizin gerekli olduğu felsefesine dayanmaktadır. Bu noktada doğadaki kanunların kesin değil daha ziyade açıklayıcı olduğunu ve olayların nasıl olması gerektiğini değil muhtemelen nasıl olabileceğini izah ettiğini söylemek herhalde gereksizdir. Bilim adamları, insanların algı sınırlarının bilincindedir ve bu nedenle de etrafımızdaki dünyada duyusal yetimizle görebildiklerimiz bilimsel çalışmaların konusunu oluşturur görüşü hakimdir. Buna ek olarak, her hangi bir fenomen ve gözlemci arasında, ne kadar dikkat edilirse edilsin, bazı önyargılar ve fiziksel performanslarından kaynaklanan etkileşimler vardır. Fakat böylesi algı farklılıklarının neden olduğu eksiklikler var diye bilimsel bilgiyi başka kaynaklarda aramak ya da tümden vazgeçmek de yersizdir.
Bilimsel yöntemde ilk adım sorulacak sorunun düzenlenmesidir. Bu iş öyle göründüğü kadar kolay değildir, öncelikle bilim adamı sorduğu sorunun bilimsel bilgiyi arttırıcı değerini hesaplamalı, hangi sorunun önemli hangisinin ise önemsiz olduğunu iyi tespit etmelidir.
İkinci adım söz konusu sorunun cevaplandırılabilmesi için dikkatli gözlemler yapmaktır. Bu noktada da bazı sorunlar karşısına çıkacaktır, bir kere araştırıcı neyi gözlemleyeceğini saptamalı, sonra da, her şeyi gözlemek olanaksız olduğuna göre, neleri ihmal edebileceğini tespit etmelidir. Araştırıcı bundan başka ölçümleri nasıl yapacağını ve verilerini ne şekilde kaydedeceğini bilmelidir. Bu çok önemli bir konudur, küçük bir gözden kaçma ya da yanlış yapma durumunda yıllar süren çalışmalar bir anda mahvolup gidebilir. Gözlemleri değerlendirmek de önemlidir. Verileri bir araya toplayıp koymak yeterli değildir, bunlar analiz edilmeli, tutarlı yaklaşımlar ya da genellemelere uygun olmalıdır. Uygun bir genelleme ya da hipotez bir gözlemler grubunun deneysel sonucunun izahıdır. Düzensiz bir veriler topluluğundan genelleme ve sonuca giden yol eğer bireysel gözlemler tam anlamıyla yapılmışsa ve sonuçlara kesin bir temel oluşturuyorsa anlamlıdır. Tüm veriler çok dikkatli bir şekilde toplansa bile bu, hipotez kesin olarak doğrudur anlamına gelmez. Toplanan veriler çok farklı biçimlerde yorumlanabilir ya da hiç bir anlamı da olmayabilir.
Kaynakça:
Discover Magazin
Yazar: Taner Tunç