Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

İmmün Sistem, Vücudun Nonspesifik ve Spesifik Savunmaları

0 1.330

İmmün ya da bağışıklık sistemi canlıların vücudunda bulunan, hastalık etkenlerinin mevcudiyeti ya da hastalıklara yakalanma durumunda savunmayı sağlayan bir mekanizmadır. Bağışıklık sistemi vücudu mikroplardan ve diğer zararlı etkenlerden korur. Bağışıklık sistemi bir orta çağ kalesine benzetilebilir. Kalenin dışı bir hendek ve yüksek taş duvarlarla korunmuştur. Kalenin içindeki askerler, dış savunmayı geçmeyi başaran istilacılarla savaşmaya hazırdır. Bir orta çağ kalesi gibi, bağışıklık sistemi de bir dizi savunmaya sahiptir. İmmün sistem karmaşıktır, yabancı, zararlı maddeleri, tümör (ur) hücrelerini ve patojenleri tanır, yok etmeye çalışır. İnsan vücudundaki bu savunma kalkanı hücrelerin ve bazı moleküllerin etkileşimiyle çalışır. Vücut için yabancı olan maddeler ya da immünojen maddeler immün ya da bağışık yanıtın başlamasını sağlar. Bağışıklık (immün)sistemi 2 alt bölüme ayrılarak incelenebilir:

1-Nonspesifik İmmün Sistem
2-Spesifik İmmün Sistem

Nonspesifik (Doğuştan Gelen, Özgül Olmayan) İmmün Sistem

Nonspesifik immün sistem vücuda girmeye çalışan istilacı mikroorganizmalara karşı vücudu savunmaya çalışan ilk savunma hattıdır. Spesifik immün sistem ikinci savunma hattını oluşturur. Her iki savunma sisteminin de görevi istilacılara karşı savunma olsa bile kendi aralarında birçok farka sahiptirler. Nonspesifik (doğal) savunma sistemi harekete geçmek için hazırdır, oysa ki spesifik (kazanılmış) savunma sisteminin tepki gösterebilmesi için biraz zaman gerekir. Aslında 3. Bir savunma hattı daha vardır. Sadece her üçünü de geçebilen patojenler zararlı etki gösterebilir.

İmmün Sistem, Vücudun Nonspesifik ve Spesifik Savunmalarıİlk Savunma Hattı

Vücudun ilk savunma hattı, çoğu patojeni ve proteini vücuttan uzak tutan farklı bariyer türlerinden oluşur. Patojenler mantarlar, bakteriler ve virüsler gibi hastalığa neden olan ajanlardır. Patojenin türüne bakılmaksızın, birinci savunma hattı her zaman aynıdır. İlk savunma hattı mekanik, kimyasal ve biyolojik engelleri içerirler.
Mekanik Bariyerler: Mekanik bariyerler (engeller), patojenlerin vücuda girmesini fiziksel olarak engeller. Deri, en önemli mekanik bariyerdir. Aslında, vücudun sahip olduğu en önemli savunmadır. Derinin dış tabakası serttir ve patojenlerin nüfuz etmesi çok zordur. Mukoza zarları, vücut açıklıklarında mekanik bir bariyer sağlar. Ayrıca solunum, sindirim yolu, idrar ve üreme yollarını da kaplar. Mukoza zarları, patojenleri yakalayan sümüksü bir madde olan mukus salgılar. Bu zarlar (membranlar) saç veya kıl benzeri kirpiklere (sillere) sahiptir. Kirpikler, mukusu ve patojenleri vücuttan çıkarılabilecekleri vücut açıklıklarına doğru süpürürler. Bir kişi hapşırdığında veya öksürdüğünde, patojenler burun ve boğazdan uzaklaştırılır. Gözyaşları patojenleri gözlerden yıkar, idrar da patojenleri idrar yolundan dışarı atar.
Kimyasal Bariyerler: Kimyasal bariyerler, vücudun dış yüzeyinde, vücudun açıklıklarında ve vücudun iç astarlarında bulunan patojenleri yok eder. Ter, mukus, tükürük ve gözyaşı, patojenleri öldüren enzimler içerir. İdrar birçok patojen için çok asidiktir ve meni (semen), çoğu patojenin tolere edemediği kadar çinko içerir. Ek olarak, mide asidi sindirim yoluna yiyecek veya suyla giren patojenleri öldürür.
Biyolojik Bariyerler: Biyolojik bariyerler, vücudu korumaya yardımcı olan canlı organizmalardır. İnsan derisinde milyonlarca zararsız bakteri yaşar. Birçok bakteri de sindirim yolunda yaşar. Zararsız bakteriler yiyecekleri tüketir ve alanı işgal eder, böylece zararlı bakteriler büyüyemez.

İkinci Savunma Hattı

İkinci savunma hattı vücuda girmeyi başaran patojenlere saldırır. Spesifik olmayan lökositlerin(akyuvarların) verdiği inflamatuar yanıtı ve fagositozu içerir. Bir kişinin elinde bir kesik varsa, derideki yaralanma, patojenlerin vücuda girmesi için bir yol sağlar. Bakterilerin kesiğe girip yarayı enfekte ettiği varsayılır. Bu bakteriler daha sonra vücudun ikinci savunma hattıyla karşılaşır.
İnflamatuar Yanıt: Eldeki bir kesik kızarabilir, ısınabilir ve şişebilir. Bunlar iltihaplı bir tepkinin belirtileridir. Bu, vücudun doku hasarlarına veya enfeksiyona verdiği ilk tepkidir. Yanıt, doku yaralandığında veya enfekte olduğunda salınan sitokinler ve histaminler adı verilen kimyasallar tarafından tetiklenir. Kimyasallar diğer hücrelerle iletişim kurar ve iltihaplanma tepkisini koordine eder.İmmün Sistem, Vücudun Nonspesifik ve Spesifik Savunmaları
Lökositler: İnflamatuar bir yanıtı tetikleyen kimyasallar, lökositleri (akyuvarları ya da beyaz kan hücrelerini) yaralanma veya enfeksiyon bölgesine çeker. Rolleri enfeksiyonlarla savaşmak ve kalıntılardan kurtulmaktır. Lökositler, spesifik olmayan veya spesifik bir savunmayla yanıt verebilir. Spesifik olmayan savunmanın bir örneği fagositozdur. Bu, lökositlerin patojenleri ve döküntüleri yutup parçaladığı süreçtir.
Spesifik olmayan savunma, ne tür bir patojen söz konusu olursa olsun aynıdır. Spesifik bir savunma ise belirli bir patojene göre uyarlanır. İlgili patojen ne olursa olsun vücudun birinci ve ikinci savunma hatları aynıdır. Vücudun üçüncü savunma hattı farklıdır. Yanıtı spesifik patojene uyarlar.

Spesifik (Edinilmiş, Doğal Olmayan, Özgül) İmmün Sistem

Diğer omurgalıların bağışıklık sistemleri gibi, insan bağışıklık sistemi de adaptiftir. Patojenler vücudun ilk iki savunma hattını aşmayı başarırsa, üçüncü savunma hattı devreye girer. Üçüncü savunma hattı, bağışıklık tepkisi olarak adlandırılır. Bu savunma, belirli bir hastalık etkenine ya da patojene özgüdür ve enfeksiyon bittikten sonra bağışıklık sisteminin patojeni hatırlamasını sağlar. Patojen vücudu tekrar istila etmeye çalışırsa ona karşı bağışıklık tepkisi çok daha güçlü ve hızlı olacaktır.

Lenfatik Sistem

Bağışıklık tepkisi esas olarak lenfatik sistemi içerir. Lenfatik sistem, bağışıklık sistemi açısından önemlidir. Lenfosit adı verilen lökositler üretir. Lenfositler, bağışıklık tepkisinde yer alan anahtar hücrelerdir. Vücut sıvılarında ve hücrelerinde bulunan belirli patojenleri tanır ve hastalık yapmalarını engellemeye yardımcı olurlar. Ayrıca bazı kanser hücrelerinin de yok edilmesinde etkilidirler.

Lenfatik Sistemin Yapıları

lenfatik sistemin yapısında organlar, lenf damarları, lenf ve lenf düğümleri bulunur.
Lenfoid organlar: Lenfatik sistemin organları kemik iliği, timus, dalak ve bademciklerdir.
-Kemik iliği birçok kemiğin içinde bulunur. Lenfositler üretir.
-Timus, göğüs kemiğinin arkasında üst göğüste bulunur. Lenfositleri depolar ve olgunlaştırır.
-Dalak üst karın bölgesindedir. Patojenleri ve yıpranmış alyuvarları (kırmızı kan hücrelerini) kandan filtreler ve ardından dalaktaki lenfositler onları yok eder.
-Bademcikler, boğazdaki farinksin (yutağın) her iki yanında bulunur. Bademciklerdeki lenfositler tarafından yok edilen patojenleri yakalarlar.
Lenfatik Damarlar ve Lenf: Lenfatik damarlar vücut çapında ayrı bir dolaşım sistemini oluştururlar. İçlerinde dolaşan sıvı lenftir. Lenf ya da akkan kılcal damarlardan hücreler arasındaki boşluklara sızan bir sıvıdır. Lenf sıvısı hücrelerin arasında biriktikçe küçük lenfatik damarlara yayılır ve daha sonra lenfatik sistemde küçük damarlardan daha büyük damarlara doğru hareket eder. Sonunda göğüste kan dolaşımına geri akar. Lenf, lenfatik damarlardan geçerken, patojenler lenf düğümleri adı verilen küçük yapılarda filtrelenir. Filtrelenen patojenler, lenfositler tarafından yok edilir.
Lenfositler: İnsan vücudunda iki trilyon kadar lenfosit bulunur ve lenfositler tüm lökositlerin yaklaşık % 25’ini oluşturur. Lenfositlerin çoğunluğu lenfatik sistemde, gerisi kanda bulunur. B hücreleri ve T hücreleri olarak adlandırılan iki ana lenfosit türü vardır. Bu hücreler isimlerini olgunlaştıkları organlardan alırlar. B hücreleri kemik iliğinde (Bone marrow) olgunlaşır ve T hücreleri timusta olgunlaşır. Hem B hem de T hücreleri belirli patojenleri tanır ve bunlara yanıt verir.
İmmün Sistem, Vücudun Nonspesifik ve Spesifik SavunmalarıAntijen Tanıma: B ve T hücreleri aslında patojenler üzerindeki antijenleri tanırlar ve bunlara yanıt verirler. Antijenler, bağışıklık sisteminin vücuda yabancı olarak tanıdığı moleküllerdir. Antijenler ayrıca kanser hücrelerinde ve nakledilen organların hücrelerinde bulunur. Bağışıklık sistemini onları taşıyan hücrelere karşı tepki vermeye teşvik ederler. Bu nedenle nakledilen bir organı, alıcının bağışıklık sistemi reddedilebilir. B ve T lenfosit hücrelerinin yüzeylerinde yalnızca belirli antijenlerle bağlanan reseptör moleküller vardır. Bir antijen ile eşleşen bir reseptör molekülü arasındaki uyum, bir kilitteki anahtar gibidir.

Humoral Bağışıklık Tepkisi

Aslında hümoral (sıvısal) ve hücre aracılı olmak üzere iki tür bağışıklık tepkisi vardır. Humoral bağışıklık tepkisi esasen B hücrelerini içerir, kanda ve lenfte gerçekleşir.
B Hücresi Aktivasyonu: Patojenlerle savaşmadan önce B hücreleri bir antijen tarafından aktive edilmelidir. İlk olarak, bir B hücresi eşleşen antijeniyle karşılaşır ve onu yutar. B hücresi daha sonra antijenin parçalarını yüzeyinde gösterir. Bu, yardımcı bir T hücresini çeker. Yardımcı T hücreleri, antijen bölgesindeki B hücresine bağlanır ve B hücresinin bir plazma hücresine dönüşmesini “emreden” sitokinleri serbest bırakır.
Plazma Hücreleri ve Antikor Üretimi: Plazma hücreleri, antikor salgılayabilen aktive edilmiş B hücreleridir. Antikorlar, antijenleri tanıyan ve bunlara bağlanan büyük, Y-şekilli proteinlerdir. Plazma hücreleri, tek bir antikor türünün birçok kopyasını üreten antikor fabrikaları gibidir. Antikorlar vücutta kan ve lenf içinde dolaşır. Her antikor, sadece bir tür antijene bağlanır. Bu olduğunda anahtar-kilit ilişkisine benzer şekilde bir antijen-antikor kompleksini oluşturur. Kompleks, antijen taşıyan hücreyi fagositozla yok etmek üzere işaretler.
Hafıza (Bellek) Hücreleri: Çoğu plazma hücresi sadece 1-2 gün ancak bazıları çok daha uzun yaşarlar, hatta bireyin yaşamı boyunca hayatta kalabilirler. Uzun ömürlü plazma hücrelerine hafıza hücreleri denir. Bir enfeksiyon bittikten uzun süre sonra belirli bir patojenin hafızasını korurlar. Gelecekte vücudu tekrar istila ederse, patojene karşı hızlı bir tepki başlatmaya yardımcı olurlar.

Hücre Aracılı Bağışıklık Tepkisi

Diğer immün yanıt türü olan hücre aracılı immün yanıt, esasen T hücrelerini içerir. Bu, virüslerle enfekte olmuş hücrelerin tahrip olmasına yol açar. Bazı kanser hücreleri de bu şekilde yok edilir. Yardımcı, sitotoksik ve düzenleyici T lenfosit hücreleri de dahil hücre aracılı bir bağışıklık tepkisinde yer alan birkaç farklı T hücresi türü vardır.
T Hücre Aktivasyonu: Her üç tip T hücresi de bir enfeksiyon veya kanserle savaşmadan önce bir antijen tarafından aktive edilmelidir. Bu, bir B hücresi veya spesifik olmayan bir lökosit, bir virüsü yutup antijenlerini gösterdiğinde başlar. T hücresi, bir lökosit üzerinde eşleşen antijenle karşılaştığında, aktive olur. Bundan sonra ne olacağı, ne tür bir T hücresi olduğuna bağlıdır.
Yardımcı T Hücreleri: Yardımcı T hücreleri, bağışıklık yanıtının yöneticileri gibidir. Diğer lenfositleri aktive eden veya kontrol eden sitokinler salgılarlar. Çoğu yardımcı T hücresi, bir patojen vücuttan temizlendikten sonra ölür ancak bazıları hafıza hücreleri olarak kalır. Bu bellek (hafıza) hücreleri, gelecekte aynı antijene maruz kalırsa, kendileri gibi çok sayıda antijene özgü yardımcı T hücresi üretmeye hazırdır.
Sitotoksik T Hücreleri: Sitotoksik T hücreleri virüs bulaşmış hücreleri ve bazı kanser hücrelerini yok eder. Bir defa aktive edildiğinde bir sitotoksik T hücresi hızla bölünür ve kendisiyle özdeş olan bir ordu üretir. Bu hücreler yok etmek için daha fazla hücre aramak amacıyla vücudun her yerinde dolaşır. T hücresi, enfekte olmuş hücrenin zarında gözenekler oluşturan toksinleri serbest bırakır. Bu, hücrenin patlamasına, hem hücrenin hem de İmmün Sistem, Vücudun Nonspesifik ve Spesifik Savunmalarıiçindeki virüslerin yok olmasına neden olur. Bir enfeksiyon kontrol altına alındıktan sonra sitotoksik T hücrelerinin çoğu ölür ancak birkaçı hafıza hücreleri olarak kalır. Aynı patojen vücuda tekrar girerse, hafıza hücreleri hızlı bir bağışıklık tepkisi oluşturur. Bu patojenin antijenine özgü birçok sitotoksik T hücresi kopyasını hızla üretirler.
Düzenleyici T Hücreleri: Düzenleyici T hücreleri, bir enfeksiyon durdurulduktan sonra hücre aracılı bağışıklık tepkisini sona ermesinden sorumludur. Ayrıca kendi antijenlerine yanlışlıkla tepki veren T hücrelerini de baskılar.
Bellek B ve T hücreleri, vücudun geçmişte vücudu enfekte eden patojenler tarafından yeniden enfeksiyondan korunmasına yardımcı olur. Bir patojene bu şekilde direnebilmeye bağışıklık denir. Bağışıklık aktif veya pasif olabilir.

Kaynakça:
https://www.ck12.org/book/ck-12-biology/section/24.1/
https://bagisiklik.com/bagisiklik/bagisiklik-ve-bagisiklik-sistemi/
https://www.drozdogan.com/immun-sistem-bagisiklik-sistemi-nedir-nasil-calisir/
https://www.microbiologybook.org/Turkish-immunol/immunolchapter1turk.htm

Yazar: Müşerref Özdaş

Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku