Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Antibakteriyel ve Antimikrobiyal Nedir, Aralarındaki Temel Farklar Nelerdir?

0 152

Antimikrobiyal ve antibakteriyel kavramları sıklıkla birbirinin yerine kullanılır, oysa gerçekte her iki terim de çok farklı anlamlar taşımaktadır. Bakteri, protozoan, küf, mantar ve virüs gibi farklı organizma türleri insanlarda ve hayvanlarda enfeksiyon ve hastalıklara neden olabilir. Mikroorganizmaların patojenitesini önlemek için kullanılan antibiyotikler, antiseptikler ve dezenfektanlar gibi maddelere antimikrobiyal madde denir. Antimikrobiyal geniş bir terimdir, antibakteriyel ise spesifik bir antimikrobiyal türüdür. Antimikrobiyal ve antibakteriyel tedaviler arasındaki temel fark, etki ettikleri mikroorganizmanın türü ve etkisinin gücüdür. Bir antibakteriyel madde çok çeşitli bakterileri öldürür, büyümelerini aktif olarak önler. Bir antimikrobiyal madde ise hepsi bir arada antibakteriyel (bakterilerin patojenik aktivitesini engeller), antibiyotik, antifungal (konakçıdaki mantar aktivitesini önler), antiparazitik (patojenik parazitlerin büyümesini önler) ve antiviral (bir virüsün patojenik etkisini durdurur) madde gibi davranarak çok daha geniş bir koruma kapsamı sunar. Antimikrobiyal maddeler yüzeylerdeki mikropların büyümesini çok uzun süre, sürekli olarak engelleyerek antibakteriyellerin sunabileceğinin ötesinde daha yüksek düzeyde ürün koruması sağlar. Evlerde, iş yerlerinde, temizliğin kritik olduğu ticari mutfaklarda, okullarda veya hastanelerde bakteriler, protozoalar, mayalar, mantarlar, virüsler, bazı algler ve hatta bazı solucanlar da dahil olmak üzere, potansiyel olarak zararlı mikroskobik organizmalara karşı antimikrobiyal ürünler bulunabilir.

Antimikrobiyal Ürünlerin Yasal Düzenlenmesi

Antimikrobiyal temizleyiciler, ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından pestisitler olarak, ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından ise ilaç/antiseptik olarak sınıflandırılmakta ve düzenlenmektedir. Pestisitler (böcek, haşere veya tarım ilaçları) kelimesi kulağa korkutucu gelebilir, ancak antimikrobiyaller organizmaları öldürdükleri için bu şekilde düzenlenmiştir. Yani aslında göründüğü kadar endişe verici değildir.
Pestisit olarak antimikrobiyal ürünler tezgahlar, oyuncaklar, market arabaları ve hastane ekipmanları gibi nesneler üzerinde kullanılmaktadır. Bir ürünün etiketinin herhangi bir yerinde “EPA” yazıyorsa, bunun bir pestisit olduğu ve vücutta kullanıma yönelik olmadığı anlaşılmalıdır. Bir ürün etiketi, bir zararlıyı öldürdüğünü, kontrol ettiğini, uzaklaştırdığını, hafiflettiğini veya azalttığını iddia ediyorsa bu, ABD EPA tarafından düzenlenen bir pestisittir. Üreticiler etikette bu tür bir iddiada bulunduklarında etiket, zararlıyı öldürmede veya kontrol etmede etkili olan uygulama talimatlarını ve kazara maruz kalma durumunda ilk yardım talimatlarını da içermelidir.
Antiseptikler yaralı dokulara, kesiklere ve enfekte cilt yüzeylerine uygulanır. Antiseptiklerin ağız yoluyla alınması önerilmemektedir. Antiseptik örneklerinden biri olan Dettol, kloroksilenol ve terpineolün bir karışımıdır, yaralara sürmek için kullanılır. İyot tentürü (Tentürdiyot) ve iyodoform çok iyi antiseptik özelliklere sahiptir. Borik asit, gözler için antiseptik ajan olarak kullanılır.

Halk Sağlığına Yönelik Antimikrobiyaller

ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA), halk sağlığına yönelik antimikrobiyalleri, mikroorganizmaları yok etmede ne kadar etkili olduklarına bağlı olarak bakteriyostatlar, sanitizerler, dezenfektanlar ve sterilizatörler olarak sınıflandırır.
*Bakteriyostatlar, cansız ortamlarda bakteri üremesini engeller.
*Sanitizerler, belirli bir zaman aralığında mikroorganizmaların belirli bir yüzdesini öldüren maddelerdir. Sanitizerler en zayıf halk sağlığı antimikrobiyalleridir. Genel olarak sert yüzeylerin temizliğinde kullanılırlar. Bazı sanitizerler tezgahlar, kesme tahtaları veya çocukların mama sandalyeleri gibi gıdayla temas eden yüzeylerde, bazıları ise yalnızca klozet ve halı gibi gıdayla temas etmeyen yüzeyler veya hava için kullanılabilir. Etiket, bir sanitizerin nasıl kullanılabileceğini gösterecektir. Etki göstermeleri için gereken süre 30 saniye ila 5 dakikadır. Etkileri sınırlı mikrobisitlerdir. Spreyler, sıvılar, jeller, granüller gibi formülasyonlara sahip olabilirler.
*Dezenfektanlar, bakteri ve mantarları öldürür veya büyümesini engeller ancak sporları yok etmezler. Bazı dezenfektanlar belirli virüsleri hedef alır. Mikropları öldüren dezenfektanlara mikrobisitler denir, ancak mikrobu öldürmeden yalnızca mikrobiyal büyümeyi durdururlarsa mikrobistatlar olarak adlandırılırlar. Dezenfektanlar, tıbbi ortamlarda genel yüzeyler için tercih edilen halk sağlığı antimikrobiyalleridir. Dezenfektanlar aynı zamanda konut ortamlarında da kullanılmaktadır. Farklı ürünler yüzme havuzlarını arındırır, nevresim, tuvalet ve küvet gibi evdeki yüzeyleri dezenfekte eder. Dezenfektanların sanitizerlerden daha fazla patojeni öldürmelerinin nedeni daha yoğun olmalarıdır. Dezenfektanlar tıbbi veya konut ortamlarında ya da başka yerlerde kullanılsa da gıdayla temas eden yüzeylerde kullanılamaz. Etki göstermeleri için gereken süre genellikle 10 dakikadır. Spreyler, sıvılar, jeller, granüller gibi formülasyonlara sahip olabilirler.
*Sterilizatörler, en güçlü halk sağlığı antimikrobiyal ürünleridir. Bakteriler, algler ve mantarların yanı sıra öldürülmesi zor sporları da kontrol ederler. Mikrobisit olarak etki gösterirler. Sterilizatörlerin çoğu sınırlı kullanımlı pestisitlerdir. Bunlar uygulayıcı eğitim ve sertifikasyon gerektirir. Sterilizatörler, mikropların varlığının mümkün olduğu kadar önlenmesi gereken tıbbi ve araştırma ortamlarında, tıbbi aletler ve araştırma malzemeleri için kullanılır. Malzemelerin sterilizasyonunda kimyasal sterilizatörlerin yanı sıra yüksek basınçlı buhar ve fırınlar da kullanılmaktadır. Etki göstermeleri için gereken süre değişkendir. Sıvı ve gaz gibi formülasyonlara sahip olabilirler.

Antimikrobiyal Teknolojiler

Antimikrobiyal bir ürün, kullanılacağı ortama ve ihtiyaca göre antibakteriyel, antifungal veya her ikisini birden bulunacak şekilde üretilebilir. Çeşitli sektörlerdeki ürünlerin daha temiz, daha taze ve daha uzun süre dayanıklı kalmasına yardımcı olmak için yerleşik antimikrobiyal teknolojiler kullanılır. Antimikrobiyal teknolojiler tekstil, yapı (inşaat) malzemeleri, sağlık bakım ürünleri, ticari yüzeyler, yiyecek ve içecek servis ürünleri, tüketici ürünleri, nakliye malzemeleri, eğitim ortamları gibi çok çeşitli sektörlerdeki ürünlere yerleştirilebilirler. Antimikrobiyal ürünler kullanılırken her zaman etiket talimatları izlenmelidir. Kullanım talimatları spesifiktir ve bunlara uyulmazsa ürün işe yaramayabilir. Farklı antimikrobiyal ürünler asla karıştırılmamalıdır. Çoğu antimikrobiyal ürünün etki göstermesi zaman alır. Ürünün sanitize edilmesi, dezenfekte edilmesi veya sterilize edilmesi için yüzeyle ne kadar süre temas halinde kalması gerektiğini öğrenmek için etiket okunmalıdır. Kir, yiyecek, çamur ve diğer parçacıklar antimikrobiyal ürünlerin etkinliğini azaltabilir. Antimikrobiyal pestisitlere maruz kalma oranını azaltmak için gerekli adımlar atılmalıdır. Bazı ürünler dokunulduğunda veya solunduğunda zararlı olabilir.

Antimikrobiyallerin Ekolojik Etkileri

İster doğal ister insan yapımı olsun antimikrobiyaller, farklı ekosistemler üzerinde güçlü bir etkiye sahip olan mikro kirleticilerdir. Her yıl birkaç bin ton antimikrobiyal madde ve bunların yan ürünleri çevreye, özellikle de su ortamına salınmaktadır. Ek olarak, bazı antimikrobiyaller çevrede özellikle kalıcıdır ve bu da onların farklı kısımlarda yayılmasını ve birikmesini kolaylaştırır. Bu tür ksenobiyotiklerin (organizmalar için yabancı, gereksiz kimyasal bileşikler) doğal ortamda ekolojik sonuçları olduğu gibi aynı zamanda atık su arıtma tesisleri ve metan fermantasyon kanalizasyon çamuru arıtma tesisleri gibi teknolojik ortamlarda da sonuçları vardır. Mikrobiyal toplulukların yalnızca yüksek konsantrasyonlara değil aynı zamanda alt inhibitör konsantrasyonlara da sürekli maruz kalması, su ortamlarında ve toprakta antibiyotik direncinin gelişmesinde anahtar bir unsurdur. Ekolojik etkilerini anlamak ve nasıl kontrol edileceğini öğrenmek için çalışmalara ihtiyaç vardır. Antimikrobiyallerin geleceği biyolojik kaynaklı veya biyo-ilhamlı (biyolojiden esinlenen) moleküllerin geliştirilmesinde yatmaktadır. Canlı organizmalar arasındaki etkileşimlerin gözlemlenmesi ve deşifre edilmesi bu gelişimin anahtarıdır.

Antibakteriyel ve Antimikrobiyal Nedir, Aralarındaki Temel Farklar Nelerdir?

Antibakteriyel Maddeler

Louis Pasteur bakterilerin birçok enfeksiyona neden olan ajanlar olduğunu gösterdiğinde insanlar hastalıkların nasıl başlayıp yayıldığını daha iyi anlayabilmişlerdir. Ancak ironik bir şekilde, Pasteur’ün bulguları bulaşıcı hastalıkların gizemini çözse de aynı zamanda mikrop bulaşması korkusuna da yol açmıştır. Bu korku, antibiyotiklerin keşfedilip klinik olarak kullanıldığı yirminci yüzyılın son yarısına kadar azalmamıştır. Antibiyotikler ilk ortaya çıktıklarında mucize ilaç olarak görülmüşlerdir. Birçok kişi bakterilerin neden olduğu hastalıkların yenildiğini ve yakında ortadan kalkacağını düşünmüştür. Ancak ne yazık ki antibiyotikler “mucize ilaçlar” olarak benimsendiği için sıklıkla gelişigüzel ve uygunsuz şekillerde kullanılmış, dirençli bakteri türleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Günümüzde, antibiyotiklerin ortaya çıkışından uzun yıllar sonra, antibiyotik direnci ciddi bir sorun haline gelmiştir ve antibiyotikler etkinliğini yitirmektedir. Sağlık tesislerinde antibiyotiğe dirençli enfeksiyon salgınları, sağlıkları zaten tehlikede olan kişiler için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Tüberküloz gibi bir kez kontrol altına alındığı düşünülen hastalıklar çoğu zaman birçok antibiyotiğe dirençli olur ve çoğu zaman tedaviye yanıt vermez
Hastalığa neden olan organizmaları vücuda girmeden önce dış yüzeylerden uzaklaştırmak için tasarlanmış çeşitli antibakteriyel maddelerin halk arasında daha fazla kullanılması, mikropların enfeksiyona yol açma korkularına verilen bir yanıttır. İlk olarak sabunlara, deterjanlara ve diğer temizlik ve sağlık bakım ürünlerine katılmış olsa da, günümüzde antibakteriyeller süngerlere, kesme tahtalarına, halılara, döşemelere ve hatta çocuk oyuncaklarına da emdirilebilmektedir. Birçok organizmayı vücuda girmeden önce yok etmek için antibakteriyel ajanların kullanılması, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını durdurmanın her zaman en iyi yolu olmayabilir. Bunun nedeni, “kötü” bakterileri kontrol etmek ve onlarla rekabet etmek için “iyi” bakterilere ihtiyaç duyulmasıdır. Hastalığa neden olan ya da “kötü” organizmalarla sık sık karşılaşılır ve onlara dokunulur (örneğin burna, ağza, açık bir yaraya ya da dışkıya dokunulduğunda olduğu gibi) , hepsi de enfeksiyon kaynağıdır. Ancak bu bakterilerin vücutta taşınan ve çevrede karşılaşılan “iyi” bakteri çeşitleriyle yer kapmak için rekabet etmesi gerekir. Bu, bakterilerle olan her temasın, hatta “kötü” bakterilerin bile hastalıkla sonuçlanmadığı anlamına gelir. Bir yüzeydeki tüm bakterileri yok edilirse, her iki türü de, “kötü” bakterilerle birlikte “iyi” bakteriler de yok edilmiş olur. Kimyasal maddeler “iyi” ve “kötü” bakteriler arasında ayrım yapmaz ve tüm bakterileri yok edebilir fakat bakteriler hayatta kalırsa kimyasalların etkilerine karşı dirençli olabilirler.
Belirli ortamlarda, antibakteriyeller enfeksiyonla mücadele için gereklidir. Bununla birlikte, çok sık ve gelişigüzel kullanıldığında, kimyasal kalıntı bırakan ve bakterilerin yaşam döngüsündeki belirli süreçleri hedef alan antibiyotikler gibi bazı antibakteriyel maddeler dirençli türleri seçebilir. Bu kimyasalların ihtiyaç duyulduğunda etkili olmaya devam etmesini sağlamak için bu antibakteriyelleri içeren ürünler yalnızca enfeksiyonla mücadelede gerekli olduklarında kullanılmalıdır. Diğer durumlarda, daha fazla bilgi mevcut olmadığında, dirençli bakteri türlerini seçme olasılığı düşük olan ajanlarla dezenfekte etmek daha akıllıca olacaktır. Genel olarak “kötü” bakterileri ortadan kaldırmanın en iyi yolu, bakterisidal olmayan bir sabun ve su kullanarak iyi bir el yıkama uygulamasıdır. Doğru el yıkama, bakterilerin %99,9’unu ortadan kaldıracaktır ve normalde çok az sayıda başka kontrol önlemine ihtiyaç duyulacaktır. Hassas popülasyonların “kötü” bakterilere maruz kalma olasılığı yüksek olduğunda, daha etkili başka kontrol önlemleri gerekebilir. Küçük çocuklar, yaşlılar veya AIDS enfeksiyonu, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanımı, hastanede yatmayı gerektiren hastalıklar veya kemoterapi nedeniyle sağlığı tehlikede olan kişiler gibi hassas popülasyonları içeren ortamlar ek dezenfeksiyon önlemleri gerektirir. Antibakteriyel ajanlar bu ortamlar için ayrılmalıdır.

Antibakteriyellerin Sınıflandırılması

Antibakteriyeller bakterileri öldüren (bakterisidal) veya büyümelerini durduran (bakteriostatik) bir ilaç, kimyasal veya başka maddelerdir. Antibiyotikler ve antibakteriyellerin her ikisi de bakterilere saldırırken, bu terimler yıllar içinde iki farklı anlama gelecek şekilde gelişmiştir. Antibakteriyeller artık en yaygın olarak yüzeyleri dezenfekte etmek ve potansiyel olarak zararlı bakterileri ortadan kaldırmak için kullanılan maddeler olarak tanımlanmaktadır. Antibiyotiklerden farklı olarak insanlar veya hayvanlar için ilaç olarak kullanılmazlar; sabun, deterjan, sağlık ve cilt bakım ürünleri ve ev temizleyicileri gibi ürünlerde bulunurlar.
Antibakteriyeller etki hızlarına ve kalıntı üretimlerine göre iki gruba ayrılabilir.
Birinci grup, bakterileri yok etmek için hızlı etki gösteren, ancak hızla yok olan (buharlaşma veya parçalanma yoluyla) ve geride hiçbir aktif kalıntı bırakmayan (veya kalıntı üretmeyen) maddeleri içerir. Bu türün örnekleri alkoller, klor, peroksitler ve aldehitlerdir.
İkinci grup çoğunlukla dezenfekte edilecek yüzeyde uzun süre etkili kalıntılar bırakan ve dolayısıyla uzun süreli bir etkiye sahip olan (kalıntı üreten) daha yeni bileşiklerden oluşur. Bu grubun yaygın örnekleri triklosan, triklokarban ve benzalkonyum klorürdür.
Bir zamanlar neredeyse yalnızca sağlık kurumlarında kullanılan kalıntı üreten antibakteriyel maddeler, son yirmi yılda başta sabun ve temizlik maddeleri olmak üzere giderek artan sayıda ev ürününe eklenmiştir. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, ABD’deki 10 eyaletteki sıvı sabunların %76’sının triklosan içerdiğini ve kalıp sabunların yaklaşık %30’unun triklokarban içerdiğini bildirmiştir. Birçok temizlik bileşiği kuaterner amonyum bileşikleri içerir. Bu bileşikler çok uzun kimyasal isimlere sahip olduğundan, genellikle ambalaj etiketlerinde antibakteriyel maddeler olarak kolayca tanınmazlar. Son zamanlarda triklosan, plastik mutfak aletleri, kesme tahtaları, mama sandalyeleri, oyuncaklar, yatak takımları ve diğer kumaşlar gibi insanların temas ettiği birçok farklı ürünün yüzeyine bağlanmaktadır.

Antibakteriyeller Ne Kadar Faydalıdır?

Antibakteriyeller bakterileri öldürmede kesinlikle etkilidir ancak sağlık yararları konusunda ciddi tartışmalar vardır. Kalıntı oluşturmayan maddeler uzun yıllardan beri kullanılmaktadır ve çok çeşitli sağlık kuruluşlarında, ev ortamlarında hastalıklı organizmaların kontrol edilmesinde etkili ürünler olmaya devam etmektedir. Kalıntı üreten maddelerin, sıkı uygulama kuralları altında kullanıldığında, enfeksiyon riskinin yüksek olabileceği hastaneler, bakım evleri, yenidoğan bakımevleri ve diğer sağlık tesisleri gibi klinik ortamlarda bakteriyel ve mantar enfeksiyonunu kontrol etmede etkili olduğu kanıtlanmıştır. Diş macunu, deodorant, şampuan gibi belirli birkaç tüketici ürününün belirli durumlar için etkili olduğu kanıtlanmıştır. Antibakteriyel diş macunları periodontal (diş eti) hastalığını kontrol etmeye yardımcı olur. Antibakteriyel deodorantlar kokuya neden olan bakterileri bastırır. Kepek önleyici şampuanlar kepek kontrolüne yardımcı olur. Bununla birlikte, bugüne kadar antibakteriyellerin genel tüketici tarafından kullanıldığında ek sağlık yararları sağladığına dair iddiaları destekleyen herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.

Antibakteriyeller Güvenli Mi?

Dış yüzeyler için belirtildiği şekilde kullanıldığında, antibakteriyel maddelerin nispeten toksik olmadığı kabul edilir. Ancak bazıları ciltte ve gözde tahrişe neden olabilir ve uygun şekilde saklanmadığı veya kullanılmadığı takdirde hepsi zarar verme potansiyeline sahiptir. Ayrıca, risk değerlendirmeleri tek ürüne dayanmaktadır ve çoklu kullanımların veya çoklu bileşiklerin etkilerini dikkate almamaktadır. FDA, reçetesiz satın alınabilen antibakteriyel sabunların ve vücut yıkama ürünlerindeki triklosanın normal sabun ve suyla yıkamaya göre herhangi bir fayda sağladığına dair kanıt olmadığını söylemektedir. Ancak bu antibakteriyel bileşenler herhangi bir fayda sağlamıyor gibi görünse de bazı sağlık riskleri taşımaktadır. Triklosan yüzey sularında, kanalizasyon arıtma tesislerinde, balık safrasında ve anne sütünde rapor edilmiştir, ancak bu bulguların önemi şu anda bilinmemektedir.
Bugün hala antibakteriyel sabunlarda serbestçe kullanılabilen benzalkonyum klorür alerji ve immünotoksisite açısından üst sıralarda yer alır; bu da onun bilinen bir toksin/alerjen olduğu anlamına gelir. Benzalkonyum klorür gibi sert kimyasal toksinler aynı zamanda kızarıklık ve egzama gibi sinir bozucu, rahatsız edici cilt koşullarını da tetikleyebilen bileşenlerdir. Ayrıca, bu antibakteriyel sabunların antibiyotik direncine katkıda bulunduğuna dair endişeler de vardır.

Antibakteriyel ve Antimikrobiyal Nedir, Aralarındaki Temel Farklar Nelerdir?

Antibiyotikler

Antibiyotikler bir mikroorganizmadan, başka bir mikroorganizmayı öldürmek için elde edilen maddelerdir. Bakterilerden başka mantar ve parazit enfeksiyonlarına karşı etkilidir, patojenleri öldürebilir ya da büyümelerini engelleyebilir. Ancak, antibiyotikler viral enfeksiyonlara karşı yararlı değildir. Kimyasal sentezin gelişimi, patojenik bakterilere karşı antimikrobiyal bir ajan olarak hareket eden sentetik bileşenlerin üretilmesine yardımcı olmuştur. Bu sentetik bileşenler antibiyotik olarak da adlandırılmaktadır. Patojenik bakteriler düşük konsantrasyonlarda sentetik bileşenler (örneğin, ampisilin ve amoksisilin) tarafından öldürülebilir.
Yaygın olarak iki tip antibiyotik mevcuttur. Bunlar aşağıdaki gibidir:
Bakterisidal antibiyotikler: Bu antibiyotiklerin bakteriler üzerinde öldürücü etkileri vardı. Penisilin, aminoglikozitler ve ofloksasin, bu tip antibiyotiklere örnek verilebilir.
Bakteriyostatik antibiyotikler: Bu antibiyotikler bakteriler üzerinde inhibitör etkiye sahiptir. Eritromisin, tetrasiklin ve kloramfenikol, bu tip antibiyotiklere örnektir.

Etki spektrumuna bağlı olarak, antibiyotikler ayrıca üç tipte sınıflandırılır.
1-Geniş spektrumlu antibiyotikler: Bu antibiyotikler, Gram-pozitif ve Gram-negatif bakterileri öldürmek veya inhibe etmek için yaygın olarak kullanılır. Kloramfenikol, geniş spektrumlu antibiyotiklere bir örnektir.
2-Dar spektrumlu antibiyotikler: Bu antibiyotikler belirli bakteri gruplarına karşı oldukça etkilidir. Penisilin G, dar spektrumlu antibiyotiklerin bir örneğidir.
3-Sınırlı spektrumlu antibiyotikler: Bu antibiyotikler tek bir organizmaya veya tek bir hastalığa karşı etkilidir. Disidazirin, sınırlı spektrumlu bir antibiyotiklere bir örnektir.

Antibakteriyeller Dirençli Bakteriler Yaratır Mı?

Hızlı öldürme etkileri nedeniyle, kalıntı üretmeyen antibakteriyel ajanların dirençli bakteriler oluşturduğuna inanılmamaktadır. Direnç, tüketiciler triklosan ve triklokarban gibi kalıntı üreten ajanları kullandığında ortaya çıkan bir durum olan düşük seviyeli konsantrasyonlarda uzun süreli kullanımdan kaynaklanmaktadır. Yakın zamana kadar, bu maddelerin bakterilerde belirli bir süreci etkilemediği kabul edilmiştir ve bu nedenle dirençli bakterilerin ortaya çıkması olası değildir. Bununla birlikte, son laboratuvar kanıtları triklosanın hücre duvarı yapısında yer alan bakteri lipitlerinin oluşumundaki belirli bir adımı engellediğini göstermektedir. Ek deneyler, bazı bakterilerin triklosan ve diğer biyositlerle, antibiyotik de pompalayabilen dışa aktarma sistemleriyle mücadele edebildiğini ortaya koymuştur. Triklosana dirençli bu mutantların, özellikle kloramfenikol, ampisilin, tetrasiklin ve siprofloksasin olmak üzere çeşitli antibiyotiklere de dirençli olduğu gösterilmiştir. Antibakteriyellere karşı direnç, bu maddelerin sürekli kullanıldığı yerlerde (hastane ve gıda endüstrisinde olduğu gibi) bulunmuştur; ancak şu anda dirençteki bu mütevazı artış henüz klinik bir sorun yaratmamıştır.

Antibakteriyellerin Kullanımıyla İlgili Diğer Endişeler

Uzmanlar bu maddelerin kullanımının yanlış bir güvenlik hissi yaratarak bireylerin hijyen alışkanlıklarında gevşek davranmalarına neden olabileceğine inanmaktadır. Antibakteriyel kullanımı, normal hijyen uygulamalarının mümkün olmadığı durumlar dışında, normal hijyene bir alternatif olarak düşünülmemelidir. Çoğu bakterinin zararsız ve hatta birçok durumda faydalı olduğu her zaman hatırlanmalıdır. Çok az sayıda bakteri gerçekten hastalığa neden olur. Antibakteriyeller ayrımcı değildir ve genel olarak bakterilere karşı topyekün bir saldırı haksızdır. Dezenfekte edici maddelerin sürekli kullanımı, istilacı patojenlere karşı bariyer görevi gören normal bakterileri bozma eğilimindedir. Bu durum bakteri popülasyonlarında değişimlere neden olabilir ve hastalığa neden olan bakterilerin girip enfeksiyon oluşturması için bir alan yaratabilir. Buna ek olarak, bazı bilim insanları erken çocukluk döneminde aşırı hijyenik evlerin yaşamın ilerleyen dönemlerinde alerjilerin ortaya çıkmasıyla bağlantılı olabileceğini gösteren kanıtlar toplamıştır. Bu “hijyen hipotezinde” alerjiler, bağışıklık sistemini uyarıcı bakterilerle temas eksikliği nedeniyle çocukluk bağışıklık sisteminin düzgün bir şekilde olgunlaşamaması nedeniyle gelişmektedir. Bu hipotez halen tartışmalıdır ve doğrulanması için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Antibakteriyeller Ne Zaman Faydalıdır?

Antibakteriyellerin rutin kullanımının sağlık açısından fayda sağladığına dair bir kanıt bulunmamakla birlikte, sanitasyon seviyesinin kritik olduğu ve hastalığın yayılmasını önlemek için ek önlemlerin alınması gereken durumlarda faydalıdırlar. Bu nedenle, hastanelerde, gündüz bakım merkezlerinde ve sağlık tesislerinde ve bulaşıcı bakterilerin yüksek konsantrasyonlarda bulunduğu diğer ortamlarda önemlidirler. Ev ortamında, belirli enfeksiyonları olan hasta bireylerin veya kronik hastalık, kemoterapi, organ nakli gibi durumlar nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerin hemşirelik bakımı için bunlara ihtiyaç duyulabilir. Bu koşullar altında antibakteriyellerin protokole uygun olarak, tercihen bir sağlık uzmanının rehberliğinde kullanılması gerekir.

Antimikrobiyaller Antibakteriyellerden Daha Mı İyi?

Antibakteriyel ve antimikrobiyal maddeler arasındaki temel fark her ikisinin de farklı mikroorganizma türlerine etki etmesidir. Bir antimikrobiyal geniş bir yelpazedeki mikroplara karşı etkilidir, buna bakteriler, küf, mantarlar ve hatta virüsler dahildir. Antibakteriyel ise yalnızca bakterilere karşı etkilidir. Antimikrobiyaller, yüzeylerdeki mikrobiyal büyümeyi çok uzun bir süre boyunca sürekli olarak engelleyerek daha yüksek düzeyde koruma sağlar. Hem antibakteriyel hem de antimikrobiyal ürünler olarak mevcut olan temizleme mendilleri örnek verilebilir. Antibakteriyel el mendilleri bakterileri yok ederken, antimikrobiyal mendiller ise hastalığa neden olabilecek bakteri ve diğer mikroorganizmaları öldürür. Hem antibakteriyel hem de antimikrobiyal mendiller etkili el hijyeninin bileşenleri olabilir. Ancak antibakteriyelin sınırlamaları, sektör uzmanlarının neredeyse evrensel olarak alkol bazlı el dezenfektanları gibi antimikrobiyal ürünlere üstünlük vermesine neden olmaktadır. Antibakteriyel sabun ve deterjan gibi antibakteriyel ürünler bakterilerin gelişimini engellerken, alkol bazlı el dezenfektanları gibi antimikrobiyal maddeler de bakteri, mantar, parazit ve bazı virüslerin yayılmasını önler. Bu, antimikrobiyal ürünlere, antibakteriyel ürünlerde mevcut olan savunmadan daha geniş koruma özelliği sağlar. Temelde antimikrobiyaller hem antibakteriyel hem de antiparaziter görevi görebilir.

Günlük Temizlikte Ne Kullanılır?

Antimikrobiyal ürünlerin mikrop ve virüs bulaşmış ortamlarda idareli bir şekilde kullanılabileceğine inanılsa da, alkol bazlı temizleyiciler günlük ev yaşamında düzenli olarak kullanılmamalıdır. Hastaneler tamamen farklı bir durumdur. Sabun ve akan suyun olmadığı durumlarda antimikrobiyal el antiseptikleri kullanmak mantıklıdır. Ayrıca hastaneye gitmeden önce ve sonra el dezenfektanı kullanılması da tavsiye edilmektedir. Ancak el hijyenini düzenli olarak korumak için yapılabilecek en iyi şey yumuşak bir sabun ve ılık suyla yıkamaktır. El yıkamanın anahtarı, cildin mikrobiyomunun bütünlüğünü korurken mikropları öldürmek için mümkün olduğunca yumuşak, çok güçlü olmayan malzemeler kullanmaktır.

Kaynakça:

https://apua.org/antibacterial-agents
http://npic.orst.edu/factsheets/antimicrobials.html
https://farkinedir.com/antibiyotik-ve-antibakteriyel-arasindaki-farklar-nelerdir/
https://www.biocote.com/tr/what-is-an-antimicrobial/
https://www.das.org.tr/kitaplar/kitap2003/29.htm
http://bilheal.bilkent.edu.tr/aykonu/ay2010/nisan10/dezenfektan.htm

Yazar: Müşerref ÖZDAŞ

Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku