Astrobiyoloji, (egzobiyoloji de denir.)astroloji, biyoloji ve jeoloji gibi bilimleri birleştiren, yaşamın nasıl ortaya çıktığını, dünyanın ve ve diğer canlıların nasıl oluştuğunu ve bunlara etki eden nedenleri araştıran ve çalışmalar yapan bir bilim dalıdır. Astrobiyoloji, yaşamın nasıl doğduğunu, dağılımını ve evrimini araştırır. Araştırmalar bizleri, güneş sistemimizin (Dünya’nın)dışında yaşam bulmak için aramaya yöneltti. Mars, bir zamanlar yüzeyini suların örttüğünü gösteren kanıtlar elde edildiği için odak noktası olmuştur.
Mars
Dünyanın dışında herhangi bir yerde yaşam olduğu kanıtlanmadı, ancak iki nokta insanoğluna umut veriyor. Mars’tan olduğuna inanılan meteoritlerin Mars ortamında mikrofosilleri içerebileceği ve metanın spektral noktasının (mikrobik aktivitenin olası bir yan ürünü) kısa yarılanma ömrü ile tespit edildiği belirtiliyor ve inceleniyor.
Satürn’ün uydusu, Mars ve Jüpiter’in uydusu için yeni görevler planlandı. Araştırmalar, gezegenlerin yaygın olduğunu ancak Güneş olmayan yerlere yönelik önyargıların varlığı nedeniyle güneş sistemleri hakkında belirsizlik bulunduğunu tespit etti.
Yıldız sistemleri
Yıldız sistemleri, gezegenlerin oluşumunu gösterebilecek toz ve asteroitler araştırmalar ile açığa çıkarılmıştır. Uydudan çekilen resimler ayrıca gezegenleri de içermektedir. Hayatın kaynağına katkıda bulunabilecek, yıldızların etrafındaki kimyasallar açıkça belirlenmiştir.
Astrobiyolojiyi basitleştirmek için üç temel varsayım yapılmıştır. Birincisi, tüm yaşam biçimleri karbon temelli yaşam biçimleridir. İkincisi, su hayat için gereklidir. Üçüncü varsayım, 100 ışık yılı içinde var olan güneş ve benzeri yıldızlara odaklanma ve araştırılması olayıdır.
Ekstrenometre algılaması
Gökbilimle ilgili araştırma çoğunlukla ekstrakran tespitidir. Bununla ilgili hipotez üreterek üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Hipotezleri şudur; Dünya üzerindeki hayatın benzerinin diğer gezegenlerde de ortaya çıkabileceğidir. ‘Dünya benzeri’ dış gezegenleri tespit etme, bunları görüntüleme ve atmosfer ve yüzey bileşimini belirleme araçları geliştirilmektedir. Bilgisayar üzerinde modelleme yapılarak sanal gezegenler oluşturmak için kullanılır.
Yabancı yaşamı olan gezegenlerin sayısının tahminleri Drake denkleminden hesaplanır, ancak denklemin kabul edilebilir hata sınırları dahilinde olması muhtemel değildir. İlişkili olan Fermi paradoksudur, eğer evrende yaşamın ortak noktası olursa açık işaretler olmalıdır. Başka bir yaşam mevcut ise güneş sistemi de olmalıdır. Çünkü güneş sisteminin benzersizliği başka yaşamın olasılığını arttırmıştır. Ekstromofiller (aşırı ortamlarda hayatta kalan organizmalar) astrobiyologlar için çok önemlidir. Ekstremofilleri anlamak, hayatın nasıl geliştiğini anlamak için çok önemlidir.
Hayat tartışmasının kökeni
Yaşamın kökeni, yaşamın evrimine karşı da tartışmalıdır. İlk olarak, dünyadaki inorganik bileşiklerden kaynaklanan organik bileşenlerin oluşumu ve ikincisi, ilk elementlerin farklı bir gezegende oluşması ve daha sonra da Dünya’ya taşınması olmak üzere iki teori bulunmaktadır.
Tanınma problemleri
Astrobiyoloji saygınlık için mücadele eder. Soruların ana disiplinlerden farklı olup olmadığı ve dünya koşullarının yeryüzü dışındaki ortamlara harici eklenmesi, dünyanın benzeri olmayan yaşamının en olası şablonunu sunduğu varsayımına göre bilimsel değildir. Bu isteksiz kabul, mevcut olan uzmanlıklarla, ancak astrobiyolojide bir derece bulunmasının mümkün olmadığı düşüncesi ile yansıtılır. Bununla birlikte, yakın zamanda bir lisans programı getirildi ve uzmanlık dalı olarak bir bölüme kavuştu.
Xenobiology
Xenobiyoloji birçok astrobiolojiden ayrı olarak değerlendirilmektedir. Astrobiolojiyi, güneş sistemimizin dışındaki toprak benzeri yaşam arayışı olarak tanımlıyorlar. Xenobiyologlar ise yaşamın ön koşullarını ortaya koyduktan sonra hayatın karbon temelli veya oksijen-nefes almak gereksinimi ihtimaliyle ilgilenerek bu yönde yaşamsal faaliyetleri inceliyorlar.
Neticede, bu yönde yapılan araştırmalar insanlık adına önemli gelişmelere ve buluşlara hizmet etmiştir. Bilim adamlarının daha çok araştırmaları adına gerekli desteğin arttırılarak verilmesi gerektiğini belirtmek lazım. Akademik yönden de eğitime ağırlık verilmelidir.
Yazar: Osman Uçar
Yoruma kapalı.