Bilgiustam
Bilgiyi ustasından öğrenin

Bal, Kandaki Şeker, Kolesterol ve Trigliserit Seviyelerini İyileştirebilir

0 227

Lezzetli ve sağlıklı bir gıda olan bal, serbest ya da ilave şeker (gıdaların işlenmesi sırasında eklenen şekerler) olarak içecek ve yiyeceklere eklenebilir. Toronto Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmada, özellikle ham ve tek bir çiçek kaynağından gelen balın kandaki şeker, kolesterol ve trigliserit seviyeleri ile beraber kardiyometabolik sağlığı (kalp sağlığı) iyileştirdiği ortaya çıkarılmıştır. Spesifik olarak, araştırmacılar, bal yemenin, şeker hastalığını teşhis etmek için kullanılan kandaki şekerin bir ölçüsü olan düşük açlık kan şekeri ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Bal Yemek Bazı Belirteçleri Etkiler

Bal, Kandaki Şeker, Kolesterol ve Trigliserit Seviyelerini İyileştirebilir

Nutrition Review dergisinde (beslenme alanıyla ilgili inceleme makalelerinin yayınlandığı hakemli, aylık bir dergi ) yayınlanan meta analiz çalışmasında balın etkileri incelenmiştir. Denemeler ortalama sekiz hafta sürmüş, günlük olarak ortalama olarak 40 gram bal kullanılmıştır. Analizler günlük olarak aşırı miktarda şeker tüketmeyen sağlıklı hastalar üzerinde yapılmıştır. Çalışmada, kontrollü 18 deneme ve 1.105 katılımcının verileri sentezlenmiş, bal tüketiminin adipozite, glisemik kontrol, lipidler, kan basıncı, ürik asit, inflamatuar belirteçler ve alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı belirteçlerini nasıl etkilediğini belirlenmiştir. Önceki çalışmalar, balın özellikle in vitro ve hayvan çalışmalarında kardiyometabolik sağlıkla bir bağlantısı olduğunu göstermiştir. Mevcut çalışma klinik deneylerin bugüne kadarki en kapsamlı derlemesidir, ayrıca işleme ve çiçek kaynağına ilişkin ayrıntılı verileri içerir. Klinik çalışmalarda katılımcıların yediği bal nedeniyle açlık kan şekerlerinde, kötü kolesterolde (LDL), toplam kolesterolde, trigliserit seviyelerinde düşme, iyi kolesterol (HDL) seviyelerinde yükselme olduğu gösterilmiş, iltihaplanma belirteçlerinde artış yaşandığı bulunmuştur. Aşırı iltihaplanma, çeşitli hastalık ve durumlarla giderek daha fazla ilişkilidir, bu nedenle oral yolla bal tüketiminin iltihaplanma belirteçleri olan IL-6 ve TNF-alfa’yı yükseltmesi bazı endişelere yol açabilir. Bu belirteçlerdeki artışın aslında ek faydalara (lipit ve gkiloz metabolizmasını iyileştirme, glikoz kontrolünde rol alma gibi) işaret edebileceği öne sürülmektedir. TNF-alfa, doğuştan gelen bağışıklık tepkisin belirtecidir. Bu yüzden bal alımı artırıldığında bağışıklığın da arttığı söylenebilir.
Not: İstatistiksel bir analiz olan meta analizde birden fazla çalışmaya ait sonuçlar birleştirilir.

Balın Büyük Kısmı Şekerdir

Alınan sonuçlar araştırmacıları şaşırtmıştır çünkü balın yapısında yaklaşık yüzde 80 oranında şeker bulunur. Balın tat verme gücü sadece glikoz ve fruktoz şekerlerinden kaynaklanmaz. Bal arılarının bal yapma şekli, şekerlerini farklı kılan ilginç bir değişiklik katar. Bal, bal arılarının çiçeklerden elde edilen nektarı (esas olarak sükrozdan oluşur) enzimleriyle yoğun bir şekilde işlediği ek bir adıma sahiptir, bu da balda çok çeşitli nadir şekerlerin üretilmesine neden olur. Bu nadir şekerler (örneğin, izomaltuloz, kojibiyoz, trehaloz, melezitoz, vb.) baldaki şekerlerinin diğer doğal şekerlere göre sağladığı faydaların (glikoz yanıtını iyileştirmek, insülin direncini azaltmak ve sağlıklı bir bağırsakla ilişkili bakterilerin büyümesini teşvik etmek) anahtarıdır. Balda ayrıca organik asitler, enzimler, proteinler, amino asitler, mineraller, vitaminler ve biyoaktif bileşikler bulunur. Balın sağlık yararları o kadar güçlüdür ki ek bir diyet şekeri olarak statüsü belki de yeniden değerlendirilmelidir.

Ham ve Monofloral Bal Daha İyidir

Bal, Kandaki Şeker, Kolesterol ve Trigliserit Seviyelerini İyileştirebilir

Balların çoğu polifloraldır, yani onu üreten arılar kovanlarından 3- 6 km uzaktaki bitkilerden nektar toplarlar. Monofloral ballar, sadece bir tek bitki türünden hatta bir tek bitkiden arının nektar toplamasıyla elde edilir. İyi bilinen monofloral ballar arasında yonca balı, Robinia balı, Fransız lavanta balı ve çoğunlukla ABD’nin Georgia ve Florida eyaletlerinin uzak sulak alanlarında, sıklıkla sular altında kalan bataklıkların, nehirlerin, göletlerin etrafında dağılan Nyssa ogeche (beyaz ogeeche veya ogecche tulepo) adlı ağaçların çiçeklerinden toplanan nektarlardan elde edilen Tupelo balı bulunur. Toronto Üniversitesi’nde yapılan çalışmada katılımcılara her gün ortalama olarak 40 gram (iki çorba kaşığı kadar) bal verilmiştir. Balın sağladığı faydaların büyük kısmının balın ham ve monofloral olmasından (özellikle yonca ve Robinia, diğer adıyla Yalancı akasya’dan elde edilen ballardan) kaynaklandığı, işlenmiş balın vücuda fayda sağlama konusunda çok etkili olmadığı kaydedilmiştir. Buna dayanarak balın halihazırda tüketilmekte olan şekerlerin yerine kullanılabilecek daha sağlık dolu bir alternatif olabileceği öne sürülmüştür. Araştırmacılara göre, gelecekteki çalışmaların işlenmemiş bala ve tek bir çiçek kaynağından elde edilen bala odaklanması gerekmektedir. Amaç, daha kaliteli kanıtlar ve balda sağlık için harikalar yaratabilecek birçok bileşiğin daha iyi anlaşılmasıdır.

Pastörizasyon İşlemi Balın Faydalarını Zayıflatabilir

Bal ürünleri sıklıkla pastörize edilir fakat ham bal işlemden geçmez. Ham bal, filtrelenemeyecek kadar küçük petek kalıntıları nedeniyle normal baldan doğal olarak daha bulanıktır, herhangi bir işleme yöntemine tabi tutulmamış olduğundan işlenmiş ballardan daha çok antioksidan ve besin bulundurur. Pastörizasyonun sert etkilerine maruz kalmayan ham balın sağlığa faydaları, en azından kısmen bu üründe laktobasil gibi probiyotik bakterilerin varlığına bağlanabilir. Önceki çalışmalarda, laktobasillerin bağışıklık sisteminin düzenlenmesini iyileştirdiği, serum lipid düzeylerini düşürdüğü, antioksidan etkiler gösterdiği ve bağırsaklarda kısa zincirli yağ asidi düzeylerini koruduğu gösterilmiştir. İşlenmiş bal sağlık üzerindeki etkilerinin çoğunu pastörizasyondan (genel olarak 65 santigrat derecede en az 10 dakika) sonra açıkça kaybetmesine rağmen, sıcak bir içeceğin ham bal üzerindeki etkisinin birkaç faktöre bağlı olduğu ve muhtemelen balın tüm faydalı özelliklerini yok etmeyeceği belirtilmektedir.

Günlük Önerilen Bal Miktarı


Diyetisyenlere göre bal, kalp sağlığını iyileştirici antioksidanlar bakımından çok zengindir. Balın içeriğinde bulunan fenolik bileşikler hücrelerin oksidatif stresten korunmasını sağlayarak kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır. Flavonoidler ise kanın pıhtılaşmasını önleyen anti inflamatuar (iltihap önleyici) antioksidanlardır. Bu bileşikler nedeniyle bal yiyenlerde açlık kan şeker seviyesi ve kolesterol seviyelerinde düzelmeler görülür. Eski çağlardan beri tıbbi anlamda kullanılan balın faydası sadece kalp sağlığına yönelik değildir, anti mikrobiyal özelliği nedeniyle yara iyileştirici, kaşıntılı öksürüğü sakinleştirici olarak da kullanılmaktadır. Balın özelliklerinden yararlanmak ve içeriğindeki besinleri alabilmek için 1 ya da 2 yemek kaşığı işlem görmemiş bal yemek yeterlidir. Beslenme yönergeleri, ilave şekerin günlük kalorilerin %10’undan daha azını oluşturmasını önermektedir. Kişilere her ne kadar tükettikleri şekeri bal ile değiştirmeleri önerilse de aslında bal günlük tüketim için ideal değildir, minimum lif, vitamin veya protein içeren bir yemek ya da çorba kaşığı başına 64 kalorilik kalorik etkiye sahiptir. Şeker alımı olmadan da örneğin, Akdeniz diyeti ile kardiyovasküler ve metabolik risklerde benzer faydalar görülebilir.

Kaynakça:

https://www.eatthis.com/honey-blood-sugar-cholesterol/

https://www.medicalnewstoday.com/articles/raw-honey-could-help-reduce-blood-sugar-and-cholesterol-levels-study-finds

https://yavuzmental.com/bal-enflamasyonu-azaltabilir-ve-kalp-sagligini-iyilestirebilir/

https://www.sagligimicinhersey.com/arastirma-ham-bal-kan-sekerini-ve-kolesterolu-iyilestiriyor


YAZAR: Müşerref Özdaş

Bunları da beğenebilirsin
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku